Engelli yakınına bakanlara ödenen evde bakım parası 1.657 TL’ye yükseldi. Şubattan itibaren zamlı tutarlar ödenmeye başlandı. Bakım parası almak için ne gerekiyor, birlikte inceleyelim...
Ağır engelli yakınına bakan kişilere evde bakım parası ödeniyor. Bunun için gelir sınırı şartı söz konusu. Diğer yandan fiili olarak bakım yapılması ve kan bağı da şart.
Gelir sınırı konusunda bayram ikramiyesi kafaları karıştırıyordu. Geçen sene yapılan düzenleme ile bayram ikramiyesi nedeniyle evde bakım parasının kesilmesinin önüne geçildi. Ocak ayından itibaren evde bakım parası enflasyon oranında zamlandı ve 1.657 TL oldu. Memur maaş katsayısına endeksli olan evde bakım aylığı ocak ayından itibaren bu tutardan ödeniyor.
Zamlı evde bakım paraları bu aydan itibaren ödenmeye başlandı. Evde bakım paraları bir ay geriden ödendiği için şubat ayından itibaren zamlı tutarlar ödenmeye başlandı. Bakım parası almak için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı il veya ilçe müdürlüklerine başvuruluyor.
Salgının, aşılamanın etkisiyle, yavaş yavaş hayatımızdan çıkması herkesin tek dileği. Ne var ki zamana yayılan bir geçiş dönemi yaşanacak gibi duruyor. Bu geçiş sürecinde yazı dizimizde anlattığımız kısa çalışma, ücretsiz izin ve fesih yasakları ne yönde değişecek? Ne zamana kadar devam edecek? Sorularına cevap vermeye çalışacağız, işçi temsilcilerinin görüşüne yer vereceğiz.
Normale geçişin bir zaman dilimine yayılacak olması alınan tedbirlerinde zamanla devam etmesi sonucunu doğuruyor. Kısa çalışma uygulaması bu ay sonu itibariyle bitiyor. Ancak yeni bir uzatma kuvvetle muhtemel. İlk gelen bilgilere göre mart sonuna kadar uzatmanın olacağı söyleniyor. Çalışma yaşamının tarafları da böyle bir uzatmaya olumlu bakıyorlar.
Mart sonuna kadar devam edecek bir uzatma işletmelerimiz açısından son derece önemli olur. Yeni normale geçiş sürecinde işletmelerimizin buna şiddetle ihtiyacı var. Ücretsiz izin uygulaması ve fesih yasakları da kısa çalışma uygulamasıyla senkronize uygulamalar. Dolayısıyla bu düzenlemelerin yine devam etmesi
Kovid-19 salgınının çalışma hayatı ve çalışanlar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilmek adına kısa çalışma ve fesih yasağı ile hayata geçen bir uygulama da ücretsiz izin ve nakdi ücret desteği. Bu uygulamayı ayrıntılarıyla inceleyelim..Salgın döneminde işverene tek taraflı olarak işçiyi ücretsiz izne çıkarma hakkı tanıyan uygulama, dün kaleme aldığım yazıya konu olan fesih yasağı.
4857 sayılı İş Kanunu’na eklenen geçici 10.madde ile getirilen fesih yasağına bağlı olarak işverene tek taraflı olarak işçiyi ücretsiz izne gönderme hakkı tanınıyor.
Bununla birlikte, 4447 sayılı Kanuna yapılan ekleme ile söz konusu şekilde ücretsiz izne gönderilen işçilere nakdi ücret desteği ödenmesine ilişkin düzenleme 17 Nisan 2020’de yürürlüğe girmişti.
Salgın sürecinin devam etmesine bağlı olarak Cumhurbaşkanlığı Kararları ile fesih yasağı ve dolayısıyla ücretsiz izin uygulaması 17 Mart 2021 tarihine kadar uzatılmış durumda. Halihazırda yaklaşık bir yıldır uygulamada olan işverene tanınan tek taraflı ücretsiz izne
Salgın nedeniyle işverenlerin işçinin sözleşmesini feshi yasaklandı. Fesih yasağı 17 Mart 2021’e kadar uzatıldı. Ancak birtakım istisnalar getirildi ve fesih yasağının kapsamı bir ölçüde daraltıldı. İşveren ancak ahlak ve iyi niyet kurallarına uyulmaması durumunda fesih yapabiliyor.
Salgınla birlikte yürürlüğe konulan temel uygulamalardan biri de işverenler tarafından iş sözleşmelerinin feshinin yasaklanması ve bu yasakla bağlantılı tek taraflı ücretsiz izin uygulama hakkı oldu. Fesih yasağı işverenin kanunda sayılan durumlar dışında işçilerin iş sözleşmelerini feshetmesini engellemek amacıyla yürürlüğe konuldu.
17 MART’A UZATILDI
4857 sayılı İş Kanunu’na geçici madde 10 ile eklenen fesih yasağı, bu yasağa bağlı olarak işverene tanınan tek taraflı ücretsiz izne gönderme hakkı ve 4447 sayılı kanuna yapılan ekleme ile bu şekilde ücretsiz izne gönderilen işçilere ödenen nakdi ücret desteği 17 Nisan 2020’de yürürlüğe girdi. Kanunda yapılan değişiklik ve kanunda verilen yetkiye dayanılarak çıkarılan Cumhurbaşkanlığı
Pandemi tüm dünyada ekonomiyi derinden etkiledi. Bütün olumsuzluklara karşın devletimiz elindeki imkanlarla çalışma yaşamını ayakta tutabilmek için var gücüyle uğraşıyor. Bu yazı dizisinde, Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının görüldüğü geçen yılın mart ayından bu yana, salgının çalışma hayatına yönelik etkilerini değerlendireceğim. Bundan sonra ne olacak? Bu yeni uygulamalar devam edecek mi? Edecekse muhtemel etkileri neler olacak. Dört günlük yazı dizimizde bu soruların cevabını da arayacağız
Koronavirüs salgınında bir yıl geride kaldı. Virüs bütün dünyada etkisini sürdürmeye devam ediyor. Virüsün etkileri çalışma hayatına da damga vurdu. 2020 yılı bütün dünyada çalışma biçimlerinin değiştiği, çalışma ortamlarının farklılaştığı, ücret geliri elde edemeyenlerin sosyal korumasına ilişkin mekanizmaların hayata geçirildiği bir yıl oldu.
Bu dönemde birçok kanuni düzenleme ve uygulama birbirini takip etti. Kanun yapıcılar açısından zor bir dönem
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından koronavirüs salgınının başından bu yana düzenli olarak yayınlanan ‘ILO Gözlem: Kovid-19 ve Çalışma Yaşamı’ raporuna göre, insan odaklı toparlanma politikalarıyla desteklenen erken iyileştirmeler olmazsa, 2021 yılında toparlanma yavaş, dengesiz ve belirsiz olacakUluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından koronavirüs salgınının başından bu yana düzenli olarak yayınlanan ‘ILO Gözlem: Kovid-19 ve Çalışma Yaşamı’ başlıklı küresel işgücü piyasasını izleme raporunun yedinci baskısına göre, 2020’de salgın nedeniyle 255 milyon tam zamanlı iş eşdeğeri (küresel çalışma süresinin yüzde 8.8’i) kaybedilmiş durumda. Bu bakımdan, işgücü piyasasının bugüne kadar benzeri görülmemiş düzeyde kayba uğradığını söylemek yanlış olmayacaktır. Peki, küresel işgücü piyasası ne zaman toparlanacak? ILO’ya göre, insan odaklı toparlanma politikalarıyla desteklenen erken iyileştirmeler olmazsa, 2021 yılında toparlanma yavaş, dengesiz ve
İşveren, iş yoğunluğu çok artınca, doğum izni kullanan ya da askere giden çalışanın yerine geçici iş ilişkisi kurulabiliyor. Gelin, pandemide yaygınlaşan bu ‘meslek edinilmiş geçici iş ilişkisi’ni inceleyelim.
Günümüzde, özellikle pandemi süreciyle birlikte ‘meslek edinilmiş geçici iş ilişkisi’ kurulması yaygınlaştı. Bu, ücretli olarak işçi vermeyi meslek edinmiş bir işverenin, yani yetkili özel istihdam bürosunun, sadece başkasına ödünç verilmek üzere işe aldığı işçiyi, geçici işçi sağlama sözleşmesi kapsamında diğer bir işverenin işyerinde görevlendirmesiyle kurulan ilişkidir.
Meslek edinilmiş geçici ilişkisi İş Kanunu’nun 7. maddesinde düzenlenmiştir. Kurulan ilişki işverenlere iş yoğunluğunun arttığı dönemlerde ortaya çıkan geçici işgücü ihtiyacını karşılama imkânı sunar, işçilerin istihdamı için gerekli bürokratik işlem yükünü kaldırdığı için süreci hızlandırır ve maliyetleri azaltır. Bu şekilde çalışan işçiye
1 Şubat itibarıyla SGK prim borçlarının yapılandırması için başvuru sona erdi. Yapılandırma sonrası borç ödenirse borçsuz, ödenmezse borç bulunsa bile sağlık hizmetinden yararlanılır
Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) olan prim borçları için yapılandırma başvuruları 1 Şubat’ta sona erdi.
Genel sağlık sigortası prim borcu olan kişilerin borçları SGK tarafından otomatik yapılandırıldı. Yapılandırılmış borçların ödenmesi sonrası sağlık hizmetinden borçsuz yararlanmak mümkün.
Kim GSS’ye dahil?
Ancak geçen ay Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı kararı sonrası yıl sonuna kadar genel sağlık sigortası prim borcu bulunsa bile sağlık hizmetlerinden yararlanılabilecek. Yapılandırma sonrası borçlar ödenirse borçsuz olarak, ödenmezse borç bulunsa bile sağlık hizmetlerinden yararlanma söz konusu olacak.
Genel sağlık sigortası (GSS) prim borcu bulunanların borçları SGK tarafından otomatik olarak yapılandırıldı. Bu kişiler E - Devlet üzerinden borçlarının ödeme günlerini