Emeklilik her çalışanın hayalidir. Bütün çalışanlar bir gün emekli olup torunlarına, çocuklarına daha çok zaman ayırmanın planlarını yapar. Emeklilik için kurulan hayalleri öne çekmek isteyen kişiler daha erken emekli olabilmenin yollarını ararlar. Askerlik borçlanması erkek sigortalılar için emekliliği öne çekmenin yöntemi olabilir.
Emeklilik nasıl hesaplanır?
Bir kişinin emekli olabilmesi için üç şartı bir arada yerine getirmesi gerekir. Bu şartlardan ilki sigortalılık süresidir. Sigortalılık süresi ilk kez çalışılmaya başlanan tarihte işlemeye başlar ve kişi çalışmaya devam etse de, etmese de devam eder. Dolayısıyla, ilk kez 1 Ocak 1990’da sigortalı çalışmaya başlayan bir kişi, 1 Ocak 2000 tarihinde 10 yıl sigortalılık süresini tamamlamış olur. Emeklilik için gerekli ikinci şart ise prim ödeme gün sayısıdır. Prim ödeme gün sayısı ise kişinin çalıştığı, adına prim ödenen günleri ifade eder. Kişi çalışmaz veya borçlanma yapmaz ise prim ödeme gün sayısı artmaz. Emeklilikte üçüncü şart ise yaş şartıdır. Kişinin ilk kez sigortalı olduğu tarihe göre belirlenen bu üç koşulu birlikte sağladığı gün, emeklilik hakkı kazanması söz konusu olur.
Bir günün bile önemi var
Bir kişinin hangi
Küresel Yetenek Rekabeti Endeksi 2017 yılı raporu ‘Yetenek ve Teknoloji’ başlığı ile küresel eğilimleri ve yetenek açığı konusundaki endişeleri değerlendiriyor. Raporun mesajı son derece net: Değişiklikleri hızlı ve etkin bir şekilde yönetin.
Küresel Yetenek Rekabeti Endeksi, 2013 ve 2014 yılı raporlarında teknolojik değişimin işgücü piyasasının yeni alanlarını etkileyeceğine, ihtiyaç duyulan işgücü profilinin ve istihdam edilebilirlik becerilerinin değişiklik göstereceğine işaret edilmişti.
Bu anlamda, 2017 yılı raporundaki temanın Yetenek ve Teknoloji olarak belirlenmesi aslında sürpriz değil. Teknolojik değişimin işgücü piyasasında pek çok işi insanların elinden aldığı, bu değişim nedeniyle gelecekte de pek çok kişinin mesleğinin ortadan kaybolacağı gibi “işsiz bir gelecek” gibi iç karartıcı tahminlerin aksine, raporda yeni bir gelecek yaratmak için en önemli unsurlardan birinin yeni beceriler ve yetenekler olduğunun altı çiziliyor.
Teknoloji işi değiştirdi
Raporda yer alan değerlendirmelere göre, rutin işler ve tehlikeli görevler çok yakın bir gelecekte tamamen makinelere ve robotlara devredilecek. Buna karşılık, eğitim sisteminin ve insanların kariyer değişikliklerine ve değişen
İşverenler işçileri çıkarırken ya da işçi istifa ederken boş kâğıda “Bütün alacaklarımı aldım” ifadesini yazarak imza atmasını talep ediyor. İşçiler de boş kâğıda imza atmak istemiyor. İşçiler istemeseler de bu tip ifadelerin altına imza atmak durumunda kalıyor. Fakat bu ibranamelerin pek çoğu hukuken geçerli değil. İşverenler bunu işçilerin gözünü korkutmak için imzalatıyor. İbraname, işçi ve işveren arasında imzalanan bir sözleşmedir. Geçerli olabilmesi için bazı şartların varlığı söz konusudur.
Yazılı olmalı
Yazılı olmayan ibraname geçerli değildir. Yani işçinin sözel olarak “bütün alacaklarımı aldım” demesi işverenin işçisine hak ettiği bütün tazminatları ödediği anlamına gelmez. Kesinlikle yazılı olması gerekir ve işçi tarafından imzalanması şarttır. İşçinin imzalamadığı bir ibranamenin geçerli olması söz konusu değildir. Başkası tarafından imzalanmış ibranamelerle, işten çıkış tarihinde imzalanmış ibranameler, imzanın kime ait olduğu ve imza tarihi açısından inceleniyor ve gerçek ortaya çıkıyor.
İbranamenin geçerli olması için iş sözleşmesinin feshedildiği tarihten en az bir ay sonra imzalanması gerekir. Yani kanun iş sözleşmesinin sona erdirildiği tarihten itibaren bir ay
Otuz yılın üzerinde hizmeti olmasına rağmen emekli ikramiyesini otuz yıl üzerinden alan memur emeklileri için düzenleme yapılmış ve ikramiye farklarının ödenmesine başlanmıştı.
Ancak SGK’ya başvurmayan kişilere ikramiye farkı ödenmiyor. Başvuru için de 29 Ocak son tarih. Bu tarihten sonra başvuru yapılsa bile ikramiye farkı ödenmeyecek. Dolayısıyla 29 Ocak’a kadar başvuru yapılması şart.
7 Ocak 2015 tarihinden önce emekli olmuş ve emekli olduğunda 30 yılın üzerinde hizmeti olmasına rağmen emekli ikramiyesini 30 yıl üzerinden almış kişiler, SGK’ya başvurarak ikramiye farkı talep edebiliyorlar.
Mirasçı da alabilir
Diğer yandan, 30 yılın üzerinde çalışması olmasına rağmen 30 yıl üzerinden emekli ikramiyesi almış kişiler eğer hayatlarını kaybetmişlerse geride kalan mirasçıları da başvuru yaparak ikramiye farklarını alabilecekler.
İkramiye farklarının ödenmesi için SGK’ya başvuru yapılması gerekiyor. Başvuru yapılmadan SGK bu durumdaki kişileri tespit ederek otomatik olarak ödeme yapmıyor. Dolayısıyla, bu durumda olan kişiler veya bu kişilerin yakınları mutlaka SGK’ya başvuru yapmalılar. Yalnızca daha önce ikramiye farkı için dava açmış ve davası sonuçlanmamış kişilerin SGK’ya başvuru
Ülkeler arasındaki gelişmişlik farkını karşılaştırmak için kullanılan çok sayıda yöntem var. Ancak gelişmişlik karşılaştırması denildiğinde, genellikle akla ekonomik göstergelerin kıyaslanması geliyor. Bu açıdan da en sık kullanılan yöntem ülkelerin gayri safi yurt içi hasılalarının karşılaştırılmasıdır. Diğer taraftan, son birkaç yıldır ülkeler arasındaki farklılıkların sosyal gelişmişlik düzeylerine göre belirlenmesini sağlayan alternatif bir ölçüm yöntemi daha kullanılıyor. Üstelik söz konusu yöntemin büyük ölçüde takip edildiğini söylemek mümkün. İşte o yöntem Sosyal Gelişme İndeksi. Ben de köşemde, yayımlanmaya başladığı yıldan bu yana her yıl düzenli olarak bu endeksi izliyor ve sizlere “dünyanın sosyal gelişme karnesini” aktarmaya çalışıyorum. Geçtiğimiz haftalarda 2017 yılı sonuçları açıklandı.
2013’ten bu yana izleniyor
Sosyal Gelişme İndeksi (SGİ) kullanılarak ilk kez 2013 yılında Oxford Üniversitesi’nde Scoll Vakfı tarafından düzenlenen bir forum sırasında, ülkeler sosyal gelişme düzeyleri açısından küresel düzeyde sıralanmıştı. SGİ’de 3 soruya cevap aranıyor. Bu sorular şöyle:
- Bir ülke, vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu?
- Bireylerin ve toplumun
İş sözleşmesinin işçi nezdinde doğurduğu temel borçlardan birisi sadakat borcudur. Sadakat borcu, işçinin işverenin ve işyerinin çıkarlarını koruması, işverene zarar verebilecek her türlü davranıştan kaçınmasıdır.
İşçi işverene ekonomik, ticari veya mesleki yönden zarar verebilecek her türlü davranıştan kaçınmalıdır. Bu bağlamda işçi, çalışırken edindiği üretim ve iş sırlarını korumalı, başkalarına açıklamamalı ve kendi lehinde dahi olsa kullanmamalıdır.
Aynı şekilde işçi işverenle rekabet edecek davranışlara girmemeli, rekabet oluşturacak şekilde üçüncü kişilere hizmet vermemelidir.
Borçlar Kanunu işçi açısından hem çalışırken işverenle rekabet etmemeyi hem de işverenin sırlarını açıklamamayı emredici olarak düzenlemiştir.
Ayrılsanız bile...
Buna göre; işçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığı üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez.
İşverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlü.
Kuraldan da anlaşılacağı üzere, sır saklama yükümlülüğü işten ayrıldıktan sonra da devam ederken rekabet etmeme yükümlülüğü ku
30 Ağustos Zafer Bayramı ile Kurban Bayramı aynı tarihlere rastlayınca 10 günlük izin süresi söz konusu oldu. Bu uzun tatil için vatandaşlar programlarını yaptılar. Birçok vatandaş bayramda şehir dışında olacak, tatil yapacak, bir bölüm insanımız da aile ziyaretleri ve dinlenmeyle iki bayramı geçirecek, iş ortamından uzaklaşmış olacaklar. Ancak herkes bu kadar şanslı değil, bir kısım insanımız ise bayram günlerinde bile çalışacak.
Bayramlarda yapılan çalışmalar için İş Kanunu önemli düzenlemeler getirmiştir. Bayram günlerinde çalışanlara arife günü ve bayramdaki çalışmalarının ücreti zamlı olarak ödenecektir. Ayrıca işveren, “Bayram sonrasında izin kullanabilirsin” dese bile, bayramda yapılan çalışma zamlı olacaktır. Yani, sonradan verilecek izin herhangi bir anlam ifade etmemektedir. Bayramda çalışana ücreti zamlı ödenir, işveren isterse daha sonra o çalışmanın karşılığı olarak ayrıca izin verebilir. Bu işverenin yetkisinde olan bir şeydir.
İki kat zamlı ödenir
Fazla çalışma, Türkiye işgücü piyasasında sıkça başvurulan bir durum. OECD verilerine göre; OECD ülkeleri içinde haftalık olarak 50 saat ve üzerinde, yani çok uzun saatler çalışanların oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye.
OECD verilerine göre, 2016 yılı itibarıyla Türkiye’de haftalık 50 saat ve üzerinde çalışanların oranı yaklaşık yüzde 39. Söz konusu gösterge itibarıyla OECD ortalaması ise yüzde 13.
Fazla mesailer gerek iş hukuku, gerekse sosyal güvenlik mevzuatı açısından son derece önemli bir konu. Bu açıdan, 25 Ağustos 2017 tarihinde yayınlanan Resmi Gazete’de fazla çalışmalar ile ilgili önemli bir değişikliğe gidildi.
İş Kanunu’na İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik ile işyerinde fazla mesai yaptırmak isteyen işverenin çalışanlarından artık her yıl onay alması gerekmiyor. Yeni düzenleme ile iş sözleşmesinin yapıldığı sırada veya fazla çalışma ihtiyacının ortaya çıktığı anda alınan onayla işçilere fazla çalışma yaptırılması sağlanmış oldu.
2 sınırlama var
İş Kanunumuz gereğince, ülkemizde haftalık çalışma süresi 45 saattir. Bunun üzerindeki çalışmalar da fazla çalışma ya da fazla mesai olarak değerlendirilir. Ancak burada bazı