Çalışanların ölümü halinde geride kalanların hangi haklara sahip oldukları çok fazla bilinmiyor. Sürekli değişen yasalar nedeniyle hak takibi zorlaşıyor
Ekim 2008’de yürürlüğe giren sosyal güvenlik yasasıyla, sigortalılar açısından norm ve standart birliği sağlanması amaçlandı ve bu bir ölçüde de başarıldı. Ancak daha önceki sosyal sigorta yasalarında tüm çalışanlar için ortak ve eşit hak ve yükümlülükler bulunmamaktaydı. İşte bu sebepten dolayı, şu anda, dul/yetim kadınların, hangi şartlara tabi olarak aylık alabilecekleri konusunda tereddütler yaşanıyor.
Çünkü ölen sigortalının geride kalanlarına ölüm aylığı bağlanması için aranan koşullar, ölümün gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan sosyal sigorta kanunu/kanunlarına göre belirleniyor. Çalışılan dönemdeki yasaların geçerliliğini sürdürmesi kafa karıştırıyor.
Sigortalının ölümü halinde belirli koşullar sağlanırsa geride kalanlara aylık bağlanabiliyor. Bu koşullardan ilki, sigortalının sağlığında belirli süre prim ödemesi. Ölen kişinin yeterli primi bulunmaması halinde geride kalanlara ölüm aylığı bağlanmıyor. Bu koşul sağlanmışsa, diğer koşullara bakılıyor.
Aşağıdaki tabloda, çalışanların sağlıklarında ne kadar
Soru: Emekli olduktan sonra işyeri açtım, 3 yıl işlettim, SGK’ya da destek primi ödedim. Şimdi işyerimi kapatıyorum. Bu kesinti ne zaman bitecek?
CEVAP: Emekli olduktan sonra çalışanlar Sosyal Güvenlik Destek Primi adı altında bir primi SGK’ya ödüyorlar. Ödemiş oldukları prim miktarı da emekli aylıklarının yüzde 15’i oranında. Bu oran temmuz ayından itibaren yüzde 10’a düşecek. Aslında birçok emeklimiz bu ayrıntıyı bilmediği için SGK adlarına önemli miktarlarda borç da çıkardı. Neyse ki bu borçların yapılandırılmasıyla beraber, bu durumda olan emeklilerimiz bir nebze olsun rahat nefes aldılar. Diğer yandan, bu prim kesintisinin farkında olan, primini ödeyen emeklilerimiz de ticari faaliyetlerini sonlandırdıklarında söz konusu kesintiden kurtulmuş oluyor. SGK kimin ticari faaliyetini sonlandırdığını anında tespit edemediği için, bu kesintinin sona erdirilmesi için yapması gereken bürokratik işlemler var.
Emeklilerimiz ticari faaliyetlerini sonlandırıp, vergi mükellefiyetlerini kapattıkları tarihten itibaren 15 gün içinde, bulundukları yerdeki sosyal güvenlik il veya merkez müdürlüğüne yazılı olarak müracaat ederek ticari faaliyetlerine son verdiklerini bildirmeli ve bu
Asgari ücret, son dönemde seçim vaatleri kapsamında gündemde olan konulardan biri. Türkiye’de yaklaşık olarak çalışan iki kişiden biri asgari ücretli. Asgari ücretler sadece Türkiye açısından tartışmalı bir sosyal politika aracı değil. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) son raporu, kriz sonrasında ülkeler arasındaki asgari ücret düzeylerini ve asgari ücretler üzerindeki vergi yüklerini inceliyor.
2015 itibariyle 34 OECD üyesi ülke içinde asgari ücretin yasal bir zorunluluk olarak uygulanmadığı 8 ülke var. Bunlar, İskandinav ülkeleri, Avusturya, İtalya ve İsviçre. Ancak bu ülkelerde taban ücretler toplu iş sözleşmeleriyle belirleniyor.
Rapora göre, kriz öncesi dönemde de zaten var olan düşük ücret düzeyleri ve çalışan yoksulluğu gibi sosyal politikanın odaklandığı temel sorun alanları, krizle birlikte daha da kötüleşmiş durumda. Bununla birlikte, pek çok ülkede ekonomik çıktının 2007 yılı seviyesinin altında olduğu, önemli düzeyde istihdam kayıpları yaşandığı ve özellikle dezavantajlı gruplar (kadınlar, gençler, engelliler, uzun dönemli işsizler) açısından ücret farklılıklarının devam ettiği ortaya konuyor.
Ücretler düşük kaldı
Rapordaki ilk önemli husus, brüt asgari
Dünya Ekono-mik Forumu tarafından yayınlanan Beşeri Sermaye Endeksi, ülkelerin beşeri sermayelerini zaman içinde nasıl geliştirdiklerini ortaya koyuyor.
Söz konusu çalışma, eğitim, istihdam, işsizlik, işgücü piyasasına yeni girenler ve aktif olmayan (inaktif) nüfusun nitelik düzeyi gibi göstergeleri kullanarak her ülkenin yetenek stokunu gözler önüne seriyor.
Bir ülkenin beşeri sermaye birikimi, uzun vadeli ekonomik başarı açısından pek çok başka kaynaktan daha büyük bir belirleyicidir. Çünkü söz konusu birikim, hem tek tek bireyler için değerlidir, hem de ekonominin bütünü için üretken kapasitenin artırılması anlamına gelir.
Küresel veriler, dünya çapında 200 milyondan insanın çalışmak istediği halde bir işe sahip olamadığını gösteriyor. Üstelik ne yazık ki, söz konusu işsizlerin büyük bir bölümü gençlerden oluşuyor. Genç işsizliği problemi o kadar yaygın hale gelmiş durumda ki, işsizlik tehdidi altında bir nesilden bahsediliyor.
Finlandiya en önde
Endeks Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 124 ülkeyi esas olarak “eğitim” ve “istihdam” arasındaki ilişkiyi temsil eden bileşenler üzerinden sıralıyor. Beşeri sermaye endeksi, eğitim düzeyleri ve eğitimin kalitesine
Soru: 1964 doğumluyum. Tekstil atölyesinde çalışıyorum. İlk kez işe 1989’da girdim. İlk girişimde sigortam yatırıldı. Şimdi ise yaklaşık 7000 gün prim toplamışım. Emekli olma şartlarımı sağladım, ancak şimdi emekli olmam avantaj mı? Yoksa biraz daha prim günüm artsın mı?
CEVAP: Sigortalı olarak ilk işe giriş tarihiniz emeklilik tarihinizi belirler. Bu nedenle 1989 yılında sigortalandığınız için, 25 yıl sigortalılık, 5450 gün prim ve 51 yaş şartlarını yerine getirdiğiniz için hemen emekli olmanız mümkün. Ne var ki, emekli aylığınızın seviyesini belirleyen, toplam prim günü sayısından ziyade, SGK’ya bildirilen, üstünden prim ödenen kazanç tutarınızın kaç TL olduğudur. Çalışma yaşamı süresince SGK’ya yatırılan prime esas kazançların seviyesi her yıl için ayrı bir öneme sahiptir. İlk yıl yatırılan primin de, son yıl yatırılan primin de miktarı önemlidir.
Son yıl avantajı az
Emekli aylığını, üstünden prim ödenen kazanç tutarı ile prim ödeme gün sayısı belirler. Özet olarak, üstünden prim ödenen kazanç tutarı emekli olunan tarihe kadar enflasyon oranında güncellenerek, emekli aylığı hesabına esas ortalama yıllık kazanç tutarı ortaya çıkarır. Prim ödeme gün sayısına göre de
Çalışanların banka kredisi çekerken işverenden aldığı bordroyu bankaya vermesi bir zorunluluk. Nitekim başka geliri olmayan çalışanın gelirini bankaya ispat edebileceği tek belge bordrosu. Ancak, bazı çalışanlar daha fazla kredi kullanmak için şişirilmiş bordroları işverenden isteyebiliyor. Bu isteğe olumlu yanıt veren işverenler de bankaları yanıltmış oluyor.
Bir diğer konu ise son dönemde sahteciliğin hızla artması. Bankalar arasında rekabetin artması, kredilerin kolay verilmesine neden oldu. 5 - 10 bin TL seviyelerinde kullandırılan kredilerde, çalışanın TC kimlik numarası ve işyerinden aldığı bordro banka için yeterli olabiliyor. Ancak bu durum sahte bordrolar düzenlenmesini beraberinde getirdi. Bankacılık kaynaklarına göre, düşük miktarlı kredi işlemlerinde dolandırıcılık, sahtecilik hızla arttı.
17 Nisan’da sona erdi
Aslında 1 Ağustos 2014’ten bu yana uygulanan SGK tebliğine göre, ticari kredi niteliği taşımayan kredi talepleri ile kredi kartı talebinde bulunanların sigortalılık ve ücret bilgisi ile maaş ödemesi bankadan yapılan çalışanların ücret bilgileri SGK’ya gönderiliyor.
Yani bir anlamda SGK kayıtdışıyla mücadelede kendisi için önemli verileri bankalardan
İş kazalarında tazminat alınabilmesi için olayın gerçekten iş kazası olup olmadığının büyük önemi var. Örneğin, işyerinde kalp krizi geçiren bir kişinin yakınları acaba işverenden tazminat talep edebilir mi? Bunun cevabı, rahatsızlığın yasalar çerçevesinde ‘iş kazası’ sayılıp sayılmayacağıyla ilgili. SGK’ya göre iş kazası sayılan durumlar şöyle:
- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen kazalar.
- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle meydana gelen kazalar.
- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen kazalar.
- Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda meydana gelen kazalar.
- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır.
İŞKUR, işgücü piyasasının en önemli kurumlarından. İşsizlere iş bulmak, işverenlerle işsizleri eşleştirmek, ihtiyaçları saptayarak, işsizleri mesleki eğitime tabi tutmak gibi önemli fonksiyonları olan kurum, çalışmalarına hız verdi. İŞKUR, başarılı çalışmaları sonucu, “Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği”nin (WAPES) başkanlığına seçildi. Güney Kore ile yarışan İŞKUR, 41 oyla, 15 oy alan rakibini geçti ve 3 yıl boyunca dünyadaki kamu istihdam kurumlarının temsilcisi olma hakkını elde etti. Kurum, bu sayede deneyimlerini artıracak ve yeni bazı uygulamaları da ülkemize getirecektir.
Sayılar artıyor
İŞKUR, zamanında “5 yıl sonra işsizlere iş bulduğunu mektupla bildiren” bir kurum olarak hizmet veriyordu. Fakat bu yapı son dönemde hızla değişti. Özellikle son 20 yıldır İŞKUR çok önemli işlere imza attı.
Önce, kuruma kayıtlı işsiz sayısı artırıldı. Ayrıca, sadece vasıf düzeyi düşük kişilerin iş bulmak için başvurduğu bir kurum olmaktan çıktı. 2014’te İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı 2 milyon 375 bine ulaştı. Kurum, geçen yıl 701 bin kişiyi işe yerleştirirken, bu rakam, İŞKUR’un son yıllarda yakaladığı en yüksek işe istihdam sayısı oldu.
Mesleki eğitim farkı
İşe yerleştirme