Geçtiğimiz hafta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen İklim Zirvesi’nde genç aktivist Greta Thunberg’in yaptığı konuşma çok dikkat çekmişti. Bu genç insanın yaptığı çağrılar küresel düzeyde etkili oldu. Birçok ülkede çevreye daha duyarlı yaklaşımların konu edildiği platformlar düzenlendi.
Çevre ve iklim konularında liderler de geçtiğimiz hafta önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmasında, iklim değişikliğinin, sonuçları itibarıyla sınır tanımayan küresel bir sorun olduğuna işaret ederek, küresel sorunların çözümünde gerek bölgesel gerek uluslararası düzeyde işbirliğinin tesis edilmesinin şart olduğunu söyledi.
Tam destek
İklim değişikliği ve çevre sorunlarına yönelik eylemlere küresel ve yerel düzeylerde sendikalar da katılmaya başladılar. Nitekim İklim Zirvesi’nden hemen önce, Greta Thunberg’in öncülüğü ile başlayan iklim grevinin
Bugün küresel anlamda en büyük işsizlik riskiyle karşı karşıya olan gruplardan biri gençler. Türkiye’de de ne yazık ki genç işsizliği rakamları genel işsizlik oranlarının iki katı düzeyinde seyrediyor. Bu durumun, yani gençlerin daha yüksek işsizlik riski taşımasının çok sayıda nedeni var. Bu nedenlerden biri de gençlerin iş tecrübelerinin yetersiz olması. Genç işsizlerin büyük bir bölümü ilk kez iş arayanlardan oluşuyor. Dolayısıyla, deneyimsiz gençlerin kendilerine uygun bir iş bulması için gereken süre uzun olabiliyor.
Öte yandan, iş tecrübesi eksikliği genç işgücünün işe alınmasının firma için maliyetli olarak görülmesine de neden oluyor. Çok sayıda işveren yeni mezun gençlerin firmaya katkı sağlamaya başlamasının yoğun bir eğitim süreci sonucunda olabileceğini düşünüyorlar. Ancak bu da kendileri için bir maliyet yaratacağından gençleri işe almak noktasında gönülsüz davranabiliyorlar. Bu bakımdan, öğrencilerin okul döneminde
Emekli aylığı almaya hak kazanan emeklilerin önemli bir kısmı çalışmayı sürdürüyor. Peki, emekli olduktan sonra çalışmaya devam edenler kıdem tazminatı alabilirler mi? İşte kıdem tazminatıyla ilgili merak edilenler...
25 - 30 yıl çalışıp emekli aylığı almaya hak kazanan emeklilerin önemli bölümü çalışmaya devam ediyor.
Aylık bağlama oranlarındaki düşüş nedeniyle azalan emekli aylıkları yüzünden emeklilik sonrası çalışma artmaya başladı.
Çocukların eğitim hayatlarının devam etmesi nedeniyle evin geçimi de emeklilerimize kalıyor. Peki, emekli olduktan sonra çalışmaya devam edenler işten ayrılınca kıdem tazminatı alabilir mi ve çalışan emeklinin emekli aylığı artar mı?
Emekli olan nasıl çalışabilir?
Emekli olduktan sonra 4/a’lı olarak, yani eski adıyla SSK’lı olarak çalışmaya devam etmek isteyenler için belirleyici olan bu kişilerin ilk kez ne zaman sigortalı oldukları...
İki seçenek var
1 Ekim 2008’den önce çalışmaya başlamış veya emekli olmuş kişiler, emekli olduktan sonra 4/a’lı, yani bir işverene bağlı &
İşçilerin sağlık sorunlarından dolayı işten çıkarılması kanunen 4 şarta bağlı. Ayrıca, sağlık nedeniyle işten çıkarmada kıdem tazminatı mutlaka ödenmek zorunda.
Kişilerin yaşadıkları sağlık sorunları iş sözleşmelerinin sona erdirilmesine sebep olabiliyor. Bu durumda çalışan hastalığının yanında işsizlikle de mücadele etmek zorunda kalıyor. Her ne kadar çalışan, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan gelir ile aylık alsa da toplam gelirinde yine de kayıp yaşıyor. Bu nedenle iş hukukumuz işçilerin sağlık sorunlarından dolayı işten çıkarılmalarını sıkı şartlara bağlamış durumda. İşveren dört halde sağlık gerekçesiyle iş sözleşmesini feshedebiliyor. Bununla birlikte, sağlık nedeniyle yapılan tüm fesihlerde, işçi bir yıldan uzun süreyle çalıştıysa kıdem tazminatına hak kazanıyor.
Hastalığın sebebi
İş Kanunu’na göre işçinin sağlığının bozulması eğer işçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşantısından yahut içkiye düşkünlüğünden ise, bu durumda işveren iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. Böyle bir fesih
TİSK, çalışma hayatının tüm sorunlarını ele alacak ve sendikalar arası sinerji yaratacak bir forum düzenliyor. Hedef, forumu Davos gibi geleneksel kılmak
Sosyal diyalog, çalışma hayatının en önemli kavramlarından. Sosyal diyalog, bütün dünyada hükümet, işçi ve işveren taraflarının gerek sosyal politika gerekse ekonomi alanında önemli başlıkları ve zorlukları ele alırken kullandıkları bir araç.
Çalışma hayatının tarafları, sosyal diyalog mekanizması sayesinde bir araya gelerek mevcut ve olası sorunların üstesinden gelmenin yolları üzerinde anlaşma açısından ortak bir anlayış geliştirebiliyorlar. Dolayısıyla, çalışma hayatının tarafları da sosyal diyaloğun politika oluşturma ve uygulamadaki öneminin farkında olmaları gerekiyor.
Sosyal diyaloğun gerçekleşmesi için gerekli koşullardan biri tarafların sosyal diyaloga yönelik kararlılık ve sahiplenme içinde olmaları. Bu anlamda, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından düzenlenecek olan “Ortak Paylaşım Forumu” başlıklı bir etkinlik oldukça dikkat
Emeklilik çalışanların en büyük hayali. Fakat bazen iş ortamındaki zorluklar, amirlerin olumsuz tutumları, iş arkadaşları gibi sebeplerle çalışmak işkence haline gelebilir. İsteğe bağlı sigortalılık çalışmadan emekli olmak isteyen kişiler için önemli bir fırsattır
Emeklilik çalışanların en büyük hayalidir. Emeklilik günlerine ilişkin planlar çalışanların önemli gündem maddesidir. Fakat bazen iş ortamındaki zorluklar, amirlerin olumsuz tutumları, iş arkadaşlarıyla ilişkiler gibi sebeplerle çalışmak işkence haline gelebilir. Bu gibi durumlarda çalışmadan emekli olmanın yolları aranır. İsteğe bağlı sigortalılık çalışmadan emekli olma imkânı sunar ve bu durumdaki kişiler için önemli bir fırsattır.
Kimler isteğe bağlı sigortalı olabilir?
Çalışmayan ve emekli veya malullük aylığı almayan kişiler isteğe bağlı sigortalı olabilirler.
İsteğe bağlı sigortalılar kendi primlerini kendileri öderler ve bu şekilde emekli olabilirler. Dolayısıyla, isteğe bağlı sigortalının emekli olması için işe gitmesi gerekmez. İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için
Çalışanların işyeri değişikliklerinin hız kazandığı bir dönemde bulunuyoruz. İşyeri değişikliği kimi zaman işin niteliği ve işverenin ihtiyaçlarından kaynaklanırken, kimi zaman da işçinin ihtiyaçlarından kaynaklanıyor. İşverenin faaliyet gösterdiği coğrafi alanın genişliğine göre değişiklik imkanı da farklılaşıyor.
Talep işçiden gelirse ne olur?
Kural olarak işverenin çalışanın işyeri değişikliği talebini yerine getirme zorunluluğu bulunmuyor.
İşveren işinin gerekleri doğrultusunda çalışanın işyeri değişikliği talebini kabul edebileceği gibi gerekçe göstermeksizin reddetme imkanı da bulunuyor. İşverenin işyeri değişiklikleri ise bu değişikliğin esaslı değişiklik oluşturup oluşturmamasına göre farklılaşıyor.
İş Kanunu çalışma koşullarında yapılacak değişiklikleri ikiye ayırmış durumda, esaslı değişiklik olarak ifade ettiği, işçinin aleyhine ağır sonuçlar doğuran değişiklikleri ancak işçinin yazılı onayına bağlamış, esaslı değişiklik oluşturmayan değişiklikleri de işverenin tek taraflı olarak değiştirebileceğini ifade etmiştir. İşyeri değişikliği işçinin aleyhine ağır
Dünya Bankası tarafından açıklanan ‘Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk’ raporuna göre, iş hayatında kadınlara verilen ortalama küresel puan 74.71’dir. Bu, tipik bir ekonomide erkeklere sağlanan hakların sadece dörtte üçünün kadınlara verildiğini gösteriyor
Birçok kadın 20’li yaşlarının ortalarında kariyerlerine yeni başlıyor. Bu dönemde aldıkları kararlar ekonomik güçlerini, kariyer gelişimlerini ve iş-yaşam dengesini etkiliyor. Söz konusu zorlu dönem, çalışma mevzuatının bir kadının çalışma kararını desteklemediği ekonomilerde daha da zorlaşıyor. Örneğin, bir kadın kariyeri boyunca ücret eşitsizliğiyle karşı karşıya kalıyor ve kariyerinin sonunda da bir erkekten daha düşük emekli maaşı alıyorsa, çalışma mevzuatının koruma alanının yeniden sorgulanması gerekiyor demektir.
İş hayatında fırsat eşitliği sınırlı
Dünya Bankası tarafından her yıl yayımlanan “Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk” Raporu, 2019 yılında “On Yıllık Reform” başlığı altında, son on yılda 187 ekonomide cinsiyet ayrımcılığını ortaya