İkramiyelerle ilgili en önemli sorun, çalışanın ikramiye döneminde işten ayrılmış olması halinde kendisine ikramiye ödenip ödenmeyeceğidir. Mahkeme kararı, “İkramiye çalıştığı dönem kadar işçiye ödenir” diyor.
Çalışanların hayatlarını sürdürebilmek için en önemli geçim kaynağı ücretleridir. Ücretin ödenmediği veya eksik ödendiği durumlarda çalışanlar çevresine veya bankalara borçlanmakta, hayatları aşırı güçleşmekte. Bu nedenle kanun ücretin korunmasına yönelik olarak birçok düzenleme getirmiş durumda. Yargı ise verdiği kararlarla düzenlemelerle kurulan koruma sistemini destekliyor. Ne var ki çalışanın ücretinin korunmasına yönelik düzenlemeler yetersiz kalabilmekte, çalışan yine de işten ayrılmak zorunda bırakılabilmekte. Bu nokta da ise çalışana kıdem tazminatı hakkı tanınıyor.
20 gün ücret ödenmezse
Ücreti ödenmeyen işçiye çalışmaktan kaçınma hakkı tanınmıştır. Ücreti ödenmeyen çalışan iş yerine gelip mutat işlerini yapmama hakkına sahiptir. Fakat ücretin ödenmediği ilk gün çalışmayı bırakmanın kötü niyetli bir davranış olacağı düşünülerek buna bir sınırlama getirilmiştir. İşçiler ancak 20 gün boyunca ücretleri ödenmezse, 20. günün sonunda çalışmaktan kaçınma hakkına
Emeklilik çalışanların statülerine göre, yani SSK’lı (4-a), Bağ-Kur’lu (4-b) veya devlet memuru (4-c) olmalarına göre farklılık gösterir. Her bir statü içerisinde bulunanların belirli koşulları yerine getirmesi beklenir. Ayrıca, kadın çalışanla erkek çalışan arasında da emeklilik koşullarının tamamlanması bakımından farklılıklar vardır. Bugünkü yazımızda sigortalı, yani 4-a’lı çalışanlar bakımından emeklilik koşullarını inceleyeceğiz.
Emeklilik için 3 şart
Genel olarak bir veya birden fazla işverene bağlı olarak hizmet sözleşmesiyle çalışanlar için 4-a, yani eski adıyla SSK koşulları geçerlidir. Bu sigortalılar için emeklilikte üç koşulun bir arada yerine getirilmesi şarttır. Hem emeklilik için gerekli yaşı tamamlayacaksınız, hem prim ödemeniz dolmuş olacak hem de başlangıçta erkek ve kadın için farklı olan sigortalılık süreniz tamamlanacak. İşte bu üç koşul tamamlanınca emekli aylığına hak kazanırsınız.
SSK’lılar için emekli olma şartlarını sigorta başlangıç tarihi belirliyor. Sigortaya giriş tarihinize göre emeklilik yaşınız ve ne kadar prim ödeyeceğiniz ortaya çıkıyor. Sigortalıların emeklilik koşullarında zaman içerisinde yapılan yasal değişiklikler ise farklı emeklilik
Okullar kapandı, yaz geldi, şimdi izin kullanma zamanı. Şu sıralar çalışanlar ne zaman ve kaç gün izne çıkacaklarını düşünüyorlar. Bir kısım çalışan ise çoktan yıllık ücretli izne çıktı bile.
Yıllık ücretli izin çalışanlar için vazgeçilemez önemli bir hak. Ayrıca bu hak Anayasal bir hak. Çalışanlar bu haktan kendi istekleriyle bile vazgeçemezler. Yıllık izin alan işçi izin süresince başka bir işte de çalışamaz. Eğer çalışmaya ihtiyacı olsa bile bu dönemde sigortalı veya sigortasız (kayıtdışı) başka bir işverende başka bir işyerinde çalışan işçi asıl işvereni bu durumu fark ettiğinde, hem işinden olabilir hem de işvereni ona ödediği izin ücretini geri isteyebilir.
İşyerlerinin büyük bir bölümünde yıllık izinlerin biriktiği görülüyor. Çalışanlar biriken izinlerini kullanıp kullanamayacaklarını, kullanacaklarsa ne kadarını kullanabileceklerini merak ediyorlar. Hemen ifade edelim; izinlerin yanması gibi bir durum söz konusu değil. İşçi hak ettiği yıllık izinleri kullanmamışsa, bunları ilerleyen dönemde kullanabilir. Diğer yandan, uygun olan aslında yıllık izinlerin hak edildiği dönemden sonraki yıl içerisinde tamamen kullandırılmasıdır.
Bazen çalışanlar, “İzin kullanmayayım işveren bana
İstihdam üzerindeki yükler, hem bireylerin istihdam kararlarını ve seçeneklerini hem de firmaların işe alım kararlarını, yani kaç kişiyi istihdam edeceklerini etkiliyor. Türkiye’de yıllardır yüksek işçilik maliyetleri nedeniyle firmaların yeterince istihdam yaratamadıkları ya da kayıt dışı istihdama yöneldikleri tartışılıyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından yeni yayımlanan bir raporda, işte istihdam üzerindeki söz konusu yükler ele alınıyor. Bugünkü yazımda raporda ön plana çıkan konuları sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Vergi takozu nedir?
İstihdam üzerindeki yükler, ücretlilerden alınan gelir vergisi ile sosyal güvenlik primi katkı payları (işçi ve işveren hisseleri) açısından ele alınıyor. OECD Raporunda ücretler üzerindeki vergi ve prim yükleri, başka bir ifadeyle “vergi takozu (kaması)” (tax wedge) toplam işgücü maliyetinin yüzdesi olarak hesaplanıyor. Vergi takozu, çalışanın işverene toplam maliyeti ile çalışanın eline geçen net ücret arasındaki farkı ifade ediyor. Vergi ve benzeri yükümlülüklerin işverene getirdiği mali yükler olarak tanımlanabilen vergi takozunun yüksek olması durumunda, kayıt dışı istihdamın da arttığı görülüyor.
Ücretlerin dörtte
Seçime sayılı günler kaldı. Partiler seçim meydanlarında, mitinglerde sosyal politiklara dair söylemlerini artırdı. Seçim yaklaştıkça seçim beyannamelerinde yer alan vaatlerin de üzerine çıkıldığı görülüyor.
Sosyal politika alanı; çalışma yaşamında yer alan haklardan sosyal güvenliğe, sosyal yardımlara, engellilere, yaşlılara, korunmaya muhtaç gruplara, hatta çevre problemlerine kadar geniş bir yelpazede ortaya çıkan bir alandır. Bu kadar geniş bir konu alanına sahip sosyal politikaya ilişkin vaatler de doğal olarak oldukça çeşitli olabiliyor.
Çalışanlara ek gösterge verilmesi, emeklilere dini bayramlarda ikramiye verilmesi, asgari ücretin artırılması, gençlere - kadınlara - yaşlılara yönelik korumacı politikaların geliştirilmesi gibi vaatler hemen hemen tüm partilerin ortak söylemleri.
Vaatler geniş yelpazede
Bu çokça ifade edilen söylemler dışında dikkat çekici vaatler de bulunmakta. Ak Parti son yıllarda sürdürdüğü istihdamı teşvik politikalarını devam ettireceğini söylüyor. Gençleri ve kadınları istihdam edenlerin sigorta prim teşviklerinden yararlanacağını, böylece istihdamın en kırılgan kesimlerinin korunacağının sinyalini veriyor. Yine önemli bir alana değinerek iş sağlığı ve
Geçtiğimiz haftalarda iş sağlığı ve güvenliği alanında önemli düzenlemelerin yer aldığı iki yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bunlardan ilki, Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve diğeri de İşyerlerinde İşveren veya İşveren Vekili Tarafından Yürütülecek İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik. Her iki yönetmeliğin adından da anlaşılacağı üzere, mevcut yönetmeliklerde değişiklik yapılması ve yeni düzenlemelere gidilmesi söz konusu. Bugünkü yazımda, bu değişiklikler üzerinde durmaya çalışacağım.
Uzaktan eğitim yapılabilecek
Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile yapılan değişiklerin en önemli etkisi, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin uzaktan verilebilmesiyle ilgili şartların değişmiş olması. Bu açıdan, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri uzaktan eğitim yöntemiyle gerçekleştiriliyorsa, eğitimlerin yönetmeliğe uygun olup olmadığının işverenler tarafından mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor. Aksi halde, idari para
Ayrımcılık hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatında da sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. İş Kanununun 5 inci maddesinin ilk fıkrasında, dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım yasağını düzenlenmiştir. Kanunun 5 inci maddesinin devamında tam süreli - kısmî süreli işçi ile belirli süreli - belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiştir.
Kanunda belirtilen ayrım yasakları bu şekilde sayılmakla birlikte bu nedenlere dayalı olmasa da aynı durumda olan iki çalışan arasında farklı işlem yapmak da eşitliğe aykırı olarak kabul edilmektedir. Kanunda sayılan nedenlere dayalı olarak ayrım yapılması halinde ayrımcılık tazminatı talep edilebilirken, bu nedenlerin dışındaki başka nedenlere dayalı olarak eşitliğe aykırı uygulamalar yapılması halinde uygulama nedeniyle mahrum kalınan haklar talep edilebilmektedir. Mahrum kalınan hakların başında da eşitliğe aykırı olarak uygulanan ücret zamları gelmektedir. Bugünkü yazımda çalışanlara eşitliğe aykırı şekilde uygulanan ücret zamlarına değineceğim.
Benzer durum şart
İşverenler, işyerinde çalışan
İşsizlik sigortası fonu işsiz kalan kişilerin cam simidi konumundadır. İşsizlik sigortasının kapsamının genişletilmesine yönelik yaklaşımlar bu açıdan çok önemli. Daha fazla işsizin işsizlik sigortasından yararlanmasının sağlanması ve tutarın artırılması fonun etkinliğini artırır.
Bu fondan 4/a’lılar yani eski adıyla SSK’lılar, 506 sayılı kanuna tabi olarak kurulan sandıklara tabi çalışan kişiler, işsizlik sigortasına prim ödemek şartıyla kısmi süreli çalışanlar, taksi dolmuş ve şehir içi toplu taşıma araçlarında ay içerisinde 10 günden az çalışanlar ve isteğe bağlı sigortalılar yararlanabilir. Bu kişiler işsizlik sigortasına prim öderler ve kapsamdadırlar. İşsizlik sigortasından faydalanabilmek için kapsamda olmak yetmez. Hem prim ödeme koşullarını hem de işten çıkış biçimi şartlarını yerine getirmek gerekir.
İşsizlik sigortası için kaç gün prim ödemiş olmak gerekiyor?
İşsizlik sigortasından yararlanmak için kapsamdaki kişilerin işten ayrılmadan önceki son üç yıl içerisinde, son 120 günü kesintisiz olmak üzere en az 600 gün prim ödemiş olması gerekir. Son üç yıl içerisinde en az 600 gün prim ödememiş kişiler işsizlik parası alamaz. Diğer yandan son 120 gün kesintisiz prim ödemiş