Değerli okurlarım, başarılarının yanında içtenliği ve mütevazi kişiliği ile saygı duyduğum; Woman Tv'de Kadının Gündemi Programı'nın Sunucusu Sayın Ebru Güngör'ün başarı öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim. Başarmak isteyenlere yararlı olması dileklerimle...
İşte sorularım ve cevapları:
Ebru hanım öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? Nerede doğdunuz, aileniz ve mezun olduğunuz okullar...
İstanbul'da doğdum.Ama aslen Edirneliyiz.Çekirdek aileyiz, annem, babam ve ben... 6 yıldır evliyim... İletişim mezunuyum.
Başarılı olmak için neler yaptınız? Nasıl çalıştınız?
-Başarı göreceli bir kavramdır. Ama hangi işi yaparsanız yapın başarılı olmak için çok çalışmak gerekiyor. Üniversiteye başladığım yıl televizyonda da çalışmaya başlamıştım. Hem okul hem iş hayatını aynı anda devam ettirdim...
Bence de başarılı olmanızda hem çalışıp hem okumanızın büyük katkısı olmuştur.
Canımız yanıyor duyduklarımızdan; bir yanda ilk eşin nafakasını ödemeye çalışan ikinci eşler, diğer yanda babası cezaevine girmesin diye cep harçlığını babasına veren çocuklar ve 500 TL nafaka için hapis yatanlar...
Ne yazık ki yanlış anlaşılmalar da devam ediyor. Biz derdimizi anlatacak mecra bulmakta zorlanıyoruz. Ama mağduriyet varsa, pes etmek yok. Tek başımıza da kalsak, mağdurların yanında olmaya inatla devam edeceğiz. Biz televizyonlardaki süresiz nafaka ile ilgili iddialara buradan yanıt vereceğiz.
***
*Yasalar hep aynı mı kalır?
Yasalar da zamana ve koşullara göre değişebilir. Süresiz nafakanın kabul edildiği 1988 yılından bu yana 31 yıl geçti.
Geçenlerde kadın hakları savunucusu bir arkadaşımla program çıkışı sohbet ettik.
İşte aramızdaki konuşmalar:
"Süresiz nafakaya karşı çıkarak risk alıyorsun.
"Neden?"
"Kadın haklarına karşı olduğunu düşünecekler."
"Nasıl?"
"Çünkü nafaka bir kadın hakkıdır."
"O halde bana bunun nasıl bir kadın hakkı olduğunu anlatır mısın? Nafaka, ödül müdür? Ceza mıdır? Cezaysa nafaka ödeyen açısından nasıl bir suçun cezasıdır? Bir insan neden olmadığı bir sonuçtan neden sorumlu olur? Evliliğin ödülü ise diğer eş neden bu ödülün cezalısı olsun?
Öyle acımasız eleştirilerle karşılaşıyorum ki ne diyeceğimi bilmiyorum.
İşte bazı eleştiriler:
*Süresiz nafakaya karşı çıkıyorsun, ne çıkarın var?
*Nafakayı ödemezse elbette hapis yatacak. Sana ne hapse girenden.
*Sen kadının tazminat hakkına da karşı mısın?
*Kadının yasalardaki haklarına da karşı mısın?
Böyle devam edip gidiyor.
Kimi yargılıyor kimi aklımı okuyor. Bazıları da asla aklımdan geçmeyecek senaryolar yazıyor. Beni tanıyanlar, insan hakları, kadın hakları ve çocuk hakları konusunda duyarlılığımı bilir.
Mağduriyetleri anlamak farkındalık, kendimizi onların yerine koymak öz farkındalıktır.
Ben nafaka mağdurlarının durumunu düşündüğümde çok üzülüyorum, uykularım kaçıyor.
Siz değerli okurlarımdan da nafaka mağdurların durumunu anlamanızı rica ediyorum.
Bir an için kendinizi onların yerine koyun ve gerçekten benim gibi düşünüyorsanız destek verin.
Başarı öykülerini yazan kadınları çok takdir ediyorum. Başarılı kadınlarımız geleceğe daha umutla bakmamızı sağlıyor. İşte size harika bir örnek.
Dilek Eskioğlu'nun yaşam öyküsünü onun kaleminden öğrenelim.
"Ben Dilek Eskioğlu. 09 Ocak 1984 yılında Bolu da doğdum. Üç kardeşten en küçüğü benim. Babam fabrika işçisi annem ev hanımıdır. Bolu’nun merkezine yakın çok güzel bir köyümüz vardı ve tatillerimizin çoğu orda geçerdi. Lise dönemine geldiğimde Bolu da yaşadığımız deprem eğitimimi olumsuz etkiledi. Okullar hasar gördüğü için eğitimi bir süre ara verildi. Lise döneminde iyi bir eğitim alamadığım için üniversite okuyamadım.
Lise yıllarında aynı köyde yaşadığımız bir arkadaşım vardı. Yıllar geçtikçe arkadaşlığımız sevgiye dönüştü. Hayalimiz okullarımızı bitirip evlenmekti. Nitekim öylede oldu. Eşim liseyi bitirdikten sonra askeri okula girdi. Ben okumadım ama eşim mezun olana kadar bekledik.
2006 yılında evlendik ve evlendiğimizde 22 yaşındaydım. Sonrasında ikişer yıl arayla iki kızım oldu. Çalışmayı o süreçte hiç düşünmedim. Maddi durumumuz kötü değildi. Ama bir meslek sahibi olamamanın hüznünü içimde hep yaşadım. Küçük kızım 1,5 yaşına geldiğinde çocuk gelişimi
Hayatım boyunca öğrendiğim en önemli ders durmasını bilmektir. Bunu bilmemenin çok ağır sonuçları var. Yaşanan birçok olayın nedeni budur. Sadece durmasını bilmediği için tüm hayatı altüst olan, tükenen insanlar tanıdım.
Peki ne zaman durmasını bilmeliyiz? Özellikle aşağıda sıraladığım durumlarda durmasını bilmek yaşamı kolaylaştırır:
*Araba kullanırken,
*Yemek yerken,
*Harcama yaparken,
Süresiz nafaka ile ilgili olarak, sosyal medya üzerinden tarafıma yapılan eleştirileri çok değerli buluyorum ve dikkatle okuyorum.
Ancak görüşlerime yönelik eleştirilere yine sosyal medya üzerinden kişisel yanıtlar vererek polemik oluşturmanın hiçbir yararı olmadığı kanısındayım.
Ayrıca, birçok konuda aynı dünya görüşünü paylaştığım arkadaşlarımdan bazılarının, (Hem de telefon açarak düşüncelerimi öğrenebileceklerken) sözlerimden birkaç kelime seçerek onun üzerinden değerlendirme yapmalarının beni çok üzdüğünü ifade etmek isterim. Ben hayat boyu kimseyi kırmaktansa üzülmeyi tercih ederim. Olsun, bunu da saygıyla karşılıyorum.
İçtenlikli her görüş benim için çok değerlidir. Hepimizin her şeyin daha iyi olması için çalıştığına olan inancım tamdır ve tartışmalar güzeldir.
***
Öncelikle belirtmeliyim ki; iddiaların aksine, ben nafaka mağduru değilim. Sadece bir hukukçu olarak yasaya ve mağduriyetlere mümkün olduğu kadar objektif bakmaya çalışıyorum. Çünkü çaresizliği yaşadığım için bilirim. Her insan çaresizliği bilir ama deneyimlemekle bilmek aynı şey değildir. Yanılabilirim de bunun fark edersem özür dilerim.
***
O halde neden süreli nafakanın süreli hale gelmesi ger