Cengiz Hortoğlu

“27 bir kadınım. Eşimle 2006 yılında evlendik. Şiddet ve hakaretlerine yıllarca tahammül ettim. Yaşama sevincimi tamamen yitirmiştim. Buna rağmen ben boşanma davası açmadım.

O ‘Başkasını seviyorum’ diyerek bana boşama davası açtı. Artık dayamadığım için eşim tarafından açılan boşanma davasını kabul ettim.

Dava bundan 10 ay önce sonuçlandı. Ancak dava sırasında ne nafaka ne de tazminat talep etmedim. Şimdi hem nafaka hem de tazminat davası açabilir miyim?”

***

Değerli okurum, boşanma davası sırasında nafaka ve tazminat haklarınızdan açıkça vazgeçtiyseniz artık nafaka ve tazminat talebiyle dava açamayacağınız kanaatindeyim.

Ancak böyle bir vazgeçme yoksa kabul ettiğiniz boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren bu davaları 1 yıl içinde açmanız gerekiyor.

Sizin de boşanma davanız 10 ay önce sonuçlandığına göre süre dolmadan hem nafaka hem de tazminat talepli olarak davanızı açabilirsiniz.

Ayrıca evlendiğinizden itibaren boşanma davası açılan tarihe kadar geçen süre içinde edinilmiş mallar için mal rejiminin tasfiyesi davası açma hakkınız da vardır.

“32 yaşında genç bir kadınım. Eşimle 10 yıl önce evlendik. 8 yaşında bir kızım var. Eşimin benimle olan evliliği ikinci evliliği...

Evliliğimizin ilk birkaç yılı çok güzel geçti. Ancak son yıllarda ‘Böyle evlilik olur mu?’ diye sorgulamaya başladım.

Eşimin evdeki bütün hayatı bilgisayarda oyun oynayarak veya internette dolaşarak geçiyor. Akşamları koltukta sızarak uyuyor. Odalarımız ayrı…

Birlikte tiyatroya veya sinemaya gitmiyoruz.

Öyle ki bir akşam olsun birlikte televizyon izleyemiyoruz veya konuşamıyoruz.

Kızımla da ilgilenmiyor. Bunları konuşmaya çalıştığımda ‘Daha ne istiyorsun, istediğin her şeyi alıyorsun’ diyor.

Dışardan bakıldığında çok güzel bir evliliğimiz varmış gibi görünüyor. Ama ben çok mutsuzum. Sizce evlilik bu mudur?

Ailemle konuşmaya çalıştım. Onlara da derdimi dinletemedim. Artık boşanmayı düşünüyorum. Bana bir yol gösterin.”

Bazı insanlar bulutlu ve yağmurlu havalarda daha karamsar olurlar. Oysa ben yağmurlu ve bulutlu havaları üretmek için fırsat olarak görürüm.

Şiirlerimi veya aşk romanlarımı çoğunlukla bu havalarda yazmışımdır.

Bugün de soğuk havaya rağmen uzun bir yürüyüş yaptım. Hava gerçekten çok soğuktu.

Ancak, üşümek ısınmayı, yorulmak dinlenmeyi daha anlamlı kılıyor. Ayrıca kasveti yaratanın hava değil, hareketsizlik olduğuna inanıyorum.

İnsanın ürettiği sürece mutsuz olması çok zordur.

Öyleyse;

***

ŞİMDİ TAM ZAMANI

1)24 saat mutluluk arayanın bulacağı mutsuzluktur.

2)Evliliğinizde tartışma yoksa sorun var demektir.

3)Sevgi sözcüklerinden oluşan bir el yazısı mektup bir evliliği kurtarabilir.

4)Özensiz kelimelerin insan ruhunda açtığı yara bedensel bir yaradan daha zor kapanır.

5)İlişkinizde yaşadığınız bir sorunu çözmenin yolu sorunu yaratan nedeni ortadan kaldırmaktır.

6)Sevmek, anlayış beklemekten çok anlamaya çalışmaktır.

7)Gülümseyerek kasvetli bir gecenin yıldızı olabilirsiniz.

8)Kendinizi ve eşinizi tanımlarken aslında geleceğinizi tanımladığınızı unutmayın.

“32 yaşında bir kadınım. Eşimle 8 yıldan bu yana evliyiz.

Eşim son bir yıldan bu yana sabah akşam bilgisayarın başında cinsel içerikli siteler arasında dolaşıp duruyor. Bu sitelerden bir türlü kopamıyor.

Bu nedenle beni de işini de ihmal etmeye başladı.

Kendisiyle bu konuyu defalarca konuşmaya çalıştım. Ama her defasında bana bağırıp çağırdı.

Bundan 10 gün kadar önce yine tartıştık. Bana karşı hakaretler yağdırdı. Bu da yetmiyormuş gibi bir de şiddet kullandı. Ben şu anda annemlerde kalıyorum.

Boşanmayı düşünüyorum. Lütfen bana yol gösterin.”

***

Değerli okurum, elbette ne yapacağınıza siz karar vereceksiniz.

“37 yaşında bir iş kadınıyım, sahip olmak istediğim her şeye sahibim, Çok iyi bir eşim ve çok başarılı çocuklarım var.

Her şeyim olduğu halde ben bir türlü mutlu olamıyorum. Hayattan keyif alamıyorum. Zaman zaman oturup ağladığım bile oluyor.

Bir zamanlar büyük maddi zorluklar içindeyken iyi bir ev ve arabamız olursa çok mutlu olacağımı sanıyordum.

Gece yarılarına kadar çalıştım, şimdi her istediğime sahibim, ama huzursuzum.

En küçük bir şeye sinirleniyorum, ya eşime ya çocuklara bağırıyorum. Sonra da çok pişmanlık duyuyorum. Çünkü onlar benim canlarım. Sizce ne yapmalıyım?”

***

Değerli okurum, sizin çok yoğun bir hayatınız olduğu açık. Ayrıca fedakar bir eş ve annesiniz. Mutlu olmayı fazlasıyla hak ediyorsunuz.

Sizin neden mutlu olamadığınızı bilemiyorum. Ama belki de mutluluk size düşündüğünüz kadar uzak değil.

“27 yaşında genç bir kadınım. Bundan 6 ay kadar önce bir sosyal paylaşım sitesi üzerinden bir adamla tanıştım.

Bir süre sonra buluşmaya başladık. Beni çok sevdiğini söylüyordu. Ben de ona çok bağlandım.

Bir akşam benim evimde buluştuk. Bana hediye olarak bir duvar saati getirmişti. Kendi eliyle yatak odama astı.

Bunun bir gizli kamera olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.

Aradan bir hafta kadar zaman geçti. Sevgilim olacak olacak adam tamamen değişmişti.

Sürekli para istemeye başladı. O akşam da bana karşı kaba davrandığı için evimden kovdum.

Ertesi gün bana ondan bir mail geldi. Mailde, birlikteliğimizi kameraya çektiğini kendisi istemeden ondan ayrılırsam görüntüleri internete yayınlayacağını yazmıştı.

Bir arkadaşım sayesinde bana hediye ettiği saatin aslında bir gizli kamera olduğunu öğrendim.

1)Sürekli yakınmak ve her şeyden şikayetçi olmak,

2)Hesapsız harcama yaparak aile bütçesini zora sokmak,

3)Yapıcı eleştiri yerine ağır sözler söylemek,

4)Devamlı somurtmak,

5)Eşinin ailesine gereken ilgili ve saygıyı göstermemek,

6)Çocukların olumlu taraflarını kendine, olumsuz taraflarını eşine benzetmek,

7)Sözünde durmamak,

8)Yalan söylemek,