Cumhuriyetçiler, İttihatçılardan uzantılı demode ve aşırı bir hamasetçilikle; sanal bir görünüm, bir "imaj" yaratmaya abanarak, "çağdaşlaştığımız" propagandalarını temel bir politika olarak benimsemişlerdi.Sanal bir "imaj"ın övgüsünü yapma kervanına katılmak yerine; realist bir edebiyata yönelenler de, "hain" sayılmıştı; toplumsal boyutlu ekonomik analizlere yönelenler de; oligarşik bir despotizme karşı, "hukuk devleti" kavramını savunmaya yönelenler de...***Şimdi Türkiye artık saydamlaşma sürecine giriyor...Örneğin bizim dünkü Milliyetin manşetine bir bakın:"Beş general kayıp - Savcı, Ekeni övdükleri için soruşturma açtığı beş emekli paşaya 6 aydır ulaşamıyor. Zamanaşımına 10 gün kaldı"***Daha önceki yıllarda böyle bir manşet çekilebilir miydi?Özellikle Türk Ceza Kanunu, sadece yönetilenler için gibiydi. Hazineden geçinmeli bürokrat takım; 1910lu yıllarda 6 ay için çıkarılmış ve ancak bir ay önce kaldırılmış bulunan "Memurin Muhakemat Kanunu"na tabiydi.Vazgeçtik "yasalar"ın, "çağdaş hukuk matematiği"ne uyup uymadığını; bir "devlet"i oluşturan yasama, yürütme ve yargı erkinden; yargı erki, her zaman kötürüm bırakılmış, - örneğin bütçeden Adalet Bakanlığına ayrılan pay, binde 8 oranlarında bırakılmış - ve hiçbir zaman "tevhid - i kaza"ya, yani "yargı birliği"ne gidilememişti.Bakanlık görevlilerinin yargılanma biçimleri değişik; yönetilen kitlelerin yargılanma biçimleri değişikti. Değişik türdeki mahkemelerin, yapılanma biçimleri de değişikti.Kısacası Türkiye, hiçbir zaman çağdaş bir hukuk devleti olmamış; olmaya özenmemişti de...Yoksa yakın tarihimizde; bir ortaçağ despotunun hukuk dışı üslubuyla, "asmayalım da, besleyelim mi" türü demeçler veren, darbeci siyasetçiler çıkabilir miydi?***Türkiyenin harika bir sürece girdiği kesin...Belki de bu sürecin önemli bir dönüm noktası; Sezen Aksunun 30 Ağustosta Efes Antik Tiyatroda Türkçe türküler yanında, Kürtçe, Arapça, Ermenice ve Rumca türkülerle de; eski bir imparatorluktan armağan, etnik zenginliklerle süslü, hümanist bir konser buketi sunması...Hürriyet, dünkü manşet üstü yan karesinde, şu başlığı atmıştı:"Sezen Aksuya destek yağdı"Haber şöyle başlıyordu:"Sezen Aksunun Türkçe, Kürtçe, Arapça, Ermenice ve Rumca parçaların da seslendirildiği konserine tepki gösteren Ege Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolona sadece MHPden destek geldi.ANAP, CHP ve AKP ise Sezen Aksuyu destekledi. Mesut Yılmaz: Bunları aşmamız gerekir. Bizim hanım da sırf bu konseri izleyebilmek için Antalyaya gitti. Sezeni dinledi..."***Can Dündarın ve başka yazar arkadaşların bu konuda yazdıkları; beylik şoven ve oligarşik kalıplar dışı, üst düzey yazılar; Türkiyenin, artık angutolojik bir sarmalın dışına taşmaya başladığını gösteriyor.Hakkı Devrim de dünkü Radikalde şöyle diyordu:"Sezen Kızın hep hatırlanacak konseri hadisesini edebiyatçı üslubuyla Can Dündar da yazdı (Milliyet, 1 Eylül); ama gazeteci kaleminden çıkmış en tam ve etkileyici haber Murat Çelikkanınkiydi: Hepimiz ucundan tutcez! (Radikal, 1 Eylül). Son zamanlarda bir başka haberi, böylesine duyarak, anlayarak ve içime sindirerek okumamıştım. Eline sağlık Çelikkan!"***Hakkı Devrim, ayrıca yazısının giriş bölümüne de, parantez içinde şu notu koymuştu:"Bu arada, 30 Ağustos nöbet değişimi ertesi daha üst göreve gelen komutanlarımız arasında az konuşmayı tercih edenler sayısının azaldığı izlenimini de söylemeden geçmeyeceğim."***Herhalde Hakkı da; artık militerlerimizin, gerek sanat, gerek siyaset, gerek bilim alanlarında, hemen trafik işareti olmaya kalkma tutkusundan arınmalarını özlüyordu...Şimdiye dek, biraz da militerlerimizin vesayeti nedeniyle; çağdaşlık merdivenlerinde hangi basamaklara düştüğümüz ortadaydı.Ekonomik saydamlığı sütreleyen bir hamaset, çok daha başka aksaklıklara neden oluyor ve militerlerimiz de, bizzat yakınmaya başlıyorlardı yolsuzluklardan...Derken Milliyet de şu manşeti atıyordu:"Beş general kayıp"***Ne evrensel değişim engellenebilir, ne evrensel değişimin Türkiyeye de yansıması...Eski beylik kalıplardan ve "statüko"culuktan medet umanların eski yıldızları, gitgide sönmeye başlayacak...Bundan hiç kuşkunuz olmasın ve Türkiye de artık harika bir sürece giriyor. Enseyi karartmayın... c.altan@prizma.net.tr Türkiye harika bir sürece giriyor. Gitgide daha saydamlaşıyor ve şimdiye dek, binbir baskı, zulüm ve tek hoparlörlü oligarşik resmi bir hipnoz morfiniyle; göz ardı edilmiş ve asla gündeme taşınmamış öz gerçeklerini su üstüne çıkarmaya başlıyor.