Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları

Ali Baba yoksul bir oduncu. “Açlık” sınırının altında değilse de, “yoksulluk” sınırının içinde yaşamakta.
* * *
Ali Baba, odun kesmek için gittiği ormanda bir gün; aklın, hayalin alamayacağı; anayasaların, ceza yasalarının, resmi tarihçilerin, hamasi nutukçuların ve tüm cart curtçuların algılamayacağı gizli bir mağara görür.
* * *

O mağara “Kırk Haramiler”in, tüm ülkeden çaldıklarını sakladıkları bir mağaradır ve kapısı da:
- Açıl susam açıl, dendiğinde açılmaktadır.
* * *
Yoksul bir oduncu olan Ali Baba, “Kırk Harami”lerin gizli mi gizli mağarasını görüp, kapısını açan tılsımlı sözü de öğrenince...
* * *
Ne yapsın Ali Baba?
Vatanı, milleti, devleti, atalarının kanıyla sulanmış toprakları, iç düşmanları, dış düşmanları düşünecek hali mi var?
Hazır “Kırk Haramiler”in gizli mağarasını ve kapısını açan tılsımlı sözü keşfetmişken...
* * *
Açıl susam açıl...
“Binbir Gece Masalları”nın, en unutulmaz bölümü “Ali Baba ve Kırk Haramiler” efsanesinde gizli mağaranın kapısı açılır.
* * *
Aynı tılsımlı sözü, Hazine’den geçinmeli bir “mevki sahibi” olabilmek için tekrar edip duranlar da çok oldu.
* * *
Açıl susam açıl!
Açılmaz.
Anahtarı nerde?
Suya düştü.
Su nerde?
İnek içti.
İnek nerde?
Dağa kaçtı.
Dağ nerde?
Yandı bitti kül oldu.
Vay benim köse sakalım...
* * *
Öyle bir tekerleme, yerel seçimlerden sonra en çok kimlere yakışacak acaba?
Kestirmek kolay değil.
* * *
Son günlerde olup bitenleri izlerken; “Kırk Haramiler” çetesinin gizli mağarasına benzeyen cephaneliklerde çeşit çeşit bombaların, uzun namlulu silahların, bir yığın cellat avadanlığının bulunduğunu öğrendikçe, kendi kendime:
- Yahu, diyorum; biz meğer nerde yaşıyormuşuz?
* * *
Hiç değilse cumartesilerin tadını kaçırmamak için, kendimce bulduğum bir oyun epeyce eğlenceli.
O sırada 70 milyon insanın hiç düşünmediği bir konu, yahut bir soru bulmak...
* * *
Örneğin, Osmanlı tahtında 4 yıl kalmış, 21. Padişah II. Ahmet’in ayak tırnaklarını kim keserdi; kendisi mi, haremden bir cariye mi, yoksa bir iç oğlanı mı?
Gibi...
* * *
II. Ahmet’in ayak tırnaklarını kimin kestiği çok mu önemli yani?
* * *
Şu açıdan önemlidir, insanlar özgür ve eşit doğarlar. Okullarda öğrencilere, “kutsal büyükler” olarak tanıtılan kişiler de sanıldığı kadar tapılası değildir.
Onların da ayak tırnakları uzar, onların da çişi gelir, onların da uykusu kaçar, onlar da sonunda toprak olurlar.
* * *
Ola ki 70 milyon insandan hiç kimsenin aklına gelmeyen bir soru; “itaatkâr” olmaları için, kasıtlı olarak “beyinleri dondurulmuş” yığınlara, yeni bir çağın kapısını aralar.
* * *
Hangi paşanın nerelere kaçıp, kimlik değiştirdikten sonra hangi hastanede yakalandığını öğrenince, neden şaşırıyoruz?
* * *
Neden:
- Çok mu önemli yani, demiyoruz.
* * *
Bendeniz için eğlenceli bir oyun, kimsenin aklına gelmeyen konular ve sorularla zıpzıp oynamak.
* * *
“Devlet çete olmasın” diye, bir uyarıda bulunup da, ağır ceza mahkemelerine düşmekten, daha eğlenceli.
* * *
Örneğin erkek bir eşekle, dişi bir atın, yani kısrağın çiftleşmesinden doğar katır.
Ve birine “katır” demek bir küfürdür.
* * *
Dişi bir eşekle bir aygırın çiftleşmesinden de, yine bir katır doğar ama, ona da “ester” denir.
Acaba Hazine’den geçinmeli bir mevki sahibine, “ester” diye küfrettiği için, mahkûm olmuş hiç kimse var mıdır Türkiye’de?
* * *
“Ali Baba ve Kırk Haramiler” masalında, Haramiler’in de, kendi gizli hazinelerini soymaya kalkanları yakaladıklarında, ceza açısından onlara sordukları bir soru vardı:
- Kırk katır mı istersin, kırk satır mı?
* * *
Yerel seçimler yaklaşırken büsbütün keskinleşen siyasal kutuplaşmalarda; ağız dalaşını iyice setleştiren liderler de, sanki birbirlerine aynı soruyu soruyorlarmış gibi.
- Kırk katır mı istersin, kırk satır mı?
* * *
Bendenize gelince...

Haberin Devamı

Gönül ne kahve ister, ne kahvehane;
Gönül sohbet ister, kahve bahane.