Bir resim öğretmeni arkadaş, öğrencilerine ödev diye mutluluk konusunu vermiş: - Mutluluğu çizin, demiş.
On - on beş yaş arasındaki çocuklar cıvıl cıvıl renklerle harika şeyler yapmışlar mutluluğu anlatan...
Örneğin bir tanesi, mavi göğün altında sapsarı buğdayların hasadı olarak simgelemiş mutluluğu...
Bir başkası, başları bulutlar içinde öpüşen upuzun iki zürafa çizmiş...
Bir başkası, birbirine gülümseyen bir kızla bir erkek...
Ve bir başkası, kocaman sıpsıcak bir somun ekmek.
Sonunda öğretmen de coşup öğrencilerine katılmış, o da mutluluğu soba üstünde fıkır fıkır kaynayan bir çaydanlık olarak yapmış.
***
Acaba siz olsanız mutluluğu nasıl çizerdiniz, hiç düşündünüz mü?
İsterseniz gelin birlikte azıcık araştırmaya çalışalım.
Kara mizaha meraklıysanız, mutluluğu insanoğlunun ana rahmine düşmesini önleyen bir doğum kontrol hapı olarak düşünebilirsiniz. Böylece karamsar eski bir Roma ozanının görüşünü de onaylamış olusunuz.
En büyük mutluluk doğmamaktır.
***
Sofokles ise:
- Ölmeden önce hiç kimse mutlu olamaz, der.
Demek ki, bu büyük Yunan sanatçısı, mutluluğu çizmeye kalksa, ya bir tabut, ya bir mezar resmi yapacaktı.
Önüne gelenin itip kaktığı çelimsiz biri için mutluluk, belki de kimsenin dokunmaya cesaret edemeyeceği güçlü bir boksör olmaktır. O da sanırız mutluluğu, birden çıkardığı bir direkt, yahut bir kroşe olarak düşünecektir.
Ülserseniz, mutluluk, ya sucuk kızartması, ya turşu suyudur.
Gazoz fabrikaları içinse mutluluk, kendi gazozlarının içilmesidir.
***
Chateaubriand için gerçek mutluluk hiç de pahalı değildir. Pahalı olanlar uydurma mutluluklardır, çünkü...
Yani doğal saçlara oranla, takma peruklar gibi...
Napoleon acaba nasıl çizerdi mutluluğu? Çünkü o da:
- İnsan her şeyi icat edebilir, mutlu olma sanatını asla, diyor.
Belki de ağlayan, iri kıyım madalyaların, gözyaşlarını silen bir Jozefin’di onun için mutluluk...
Gorki Rusça’da acı demekmiş. Kendine "acı"yı takma ad olarak alan yazar, insan için mutluluğu temel bir hak olarak görüyor. "Kuşlar nasıl uçmak için yaratılmışlarsa, insanlar da mutlu olmak için yaratılmıştır" sözü onun.
***
Gorki’nin sözünü daha gerçekçi bir tabana oturtalım:
Devekuşları nasıl uçmak için değil de, koşmak için yaratılmışsa; insanoğlu da mutluluğu bulmak için değil, peşinde koşmak için yaratılmıştır.
Bu benzetişe göre mutluluğu uçan bir devekuşu olarak çizmek yerinde olur.
Ucuzundan bir siyasal şakada mutluluk, bir tüpgaz, yahut bir teneke benzindir.
Mutluluğu kasalar dolusu para olarak düşünmek de, şiirsel değilse bile; milyonlarca kişiye göre en gerçekçi yaklaşımdır...
Ama ben yine de, mutluluk deyince, başları bulutlarda öpüşen iki uzun zürafayı yeğlerim.
***
Deniz kıyısında bir kadeh rakıyla bir dilim beyaz peynir mutluluk olamaz mı?
Edip Hakkı ufacık bir tablo yapmış böyle... Bir kadeh rakı, bir dilim beyaz peynir. Deniz kıyısı bile koymamış...
Bir annenin doğan çocuğunu kucağına alması hiç de fena değil ama, mutluluğun en bilinen, en somut biçimidir o. Çocuk Esirgeme Kurumu, yahut hemşire okulu için reklam siparişi alan grafikerlerin akıllarına, ilk olarak hep o gelir.
***
Kanuni Sultan Süleyman:
- Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi, diyor...
Mutluluk sağlıklı alınan bir nefesse, mutluluğu başka yerlerde aramanın anlamı yoktur. Rahat nefes almamız yeter. İsterseniz buna hava almak da diyebilirsiniz.
Hava almanın resmini, avuç yalama olarak düşünebilir miyiz acaba?
- Avcunu yalamak da, mutluluğun simgesi olur mu canım, demeyin.
Şunun bunun orasını burasını yalamaktan, oturup avcunu yalamak; mutluluğun gururu değilse bile, gururun mutluluğudur.
***
Mutluluğu nanik olarak da düşünebilir insan...
Tükürüklü budalalıklara, sinsi alçaklıklara, sünepe salaklıklara, rendelenmemiş görgüsüzlüklere, duygusuz hoyratlıklara ve uydurma böbürlenmelere karşı nanik...
Yaramaz bir çocuk naniği...
Şimdi bütün bunları gerçekten çizip yan yana assak ve altına;
- Mutluluklar, diye yazsak...
En azından birkaç dakika gülerdik...
Gülmek ise mutluluğun ta kendisidir.
Not: 21 yıl önce yazılmış bir yazı, "Hürriyetöten...