Deniz Bayramoğlu

Deniz Bayramoğlu

deniz.bayramoglu@kanald.com.tr

Tüm Yazıları

Bir ay bile değil, sadece 28 gün sonra seçimler için sandıklara gideceğiz. Uzunca bir süre devam eden milletvekili listelerinin düzenlenmesi mesaisinin tamamlanmasının ardından siyasiler açısından da propaganda süreci başlamış oldu. 

Seçim takvimine göre bu hafta geçici milletvekili listeleriyle ilgili süreç tamamlanacak. 19 Nisan’a kadar geçici listelerdeki isimlerden eksiği olanların eksiklerinin tamamlanması ya da çeşitli nedenlerle listedeki isimlerin değişmesi ile ilgili süreç işleyecek ve Çarşamba günü milletvekili listeleri kesinleşecek. 

Haberin Devamı

Perşembe gününden itibaren YSK seçim araç ve malzemelerini yurt içi ve yurt dışı seçim merkezlerine göndermeye başlayacak. 

Cuma günü cumhurbaşkanı adayları ve partiler için ticari reklam yerleri belirlenecek. 

Cumartesi günü kamu görevlileri arasından ihtiyacın iki katı nispetinde olacak şekilde kura yöntemiyle sandık kurulu başkanları belirlenecek. 

Pazar günü ise oyları taşıyacak olanlardan sandık kurulu üyelerine kadar süreçte yer alacak görevlilerin eğitim günü olacak. 

24 Nisan Pazartesi günü partiler ve adaylar reklam verecekleri yerleri YSK’ya bildirecek. Bu arada kurul üyeleri kesinleşip sisteme girilecek. 

Salı günü reklam yerleri için çok sayıda talep varsa onlar için kura çekilerek reklam yerleri belirlenecek. 

YSK’nın seçim takvimi uzayıp gidiyor böyle. 

Gurur duymalıyız 

Daha seçimlere kadar geçecek süreçle alakalı her bir günü ilgilendiren öylesine çok ayrıntı var ki anlatamam. Tavsiye ederim, seçim takvimini şöyle bir inceleyin. Özgür, adil ve şeffaf bir seçimin yapılabilmesi için uğraşılması gereken konuların çokluğu ve ayrıntısı gerçekten dikkat çekici. Ülkemiz, hele de daha iki ay önce korkunç bir felaketle sarsılmış olmasına rağmen bunu başaracak güçte bir ülke. Bu nedenle öncelikle kendimizle gurur duymalıyız. Fakat bizim de üzerimize düşen bir sorumluluk var; oy vermek. Hani derler ya, “iki elimiz kanda bile olsa” 14 Mayıs günü sandığa gidip oy vermeliyiz. 

Geride bıraktığımız hafta başında Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim bildirgesini açıkladı. Ayrıntısına girmeyeceğim ama daha çok toplumsal taleplere ve depremin yaralarının sarılması konusuna odaklanmış bir bildirge gördük. Cumhurbaşkanı hafta boyunca da çıktığı TV yayınlarında da benzer mesajlar vermeye devam etti. Stratejisini iki temele oturtmuş gibi görünen Cumhurbaşkanı, “Bildiğiniz, tanıdığınız işi bitirici adaya oy verin ve maceraya atılmayın” ana fikri etrafında örülen propaganda stratejisinde de iki temel taktiği kullanıyor. Birincisi, yukarıda da vurguladığımız ve Türkiye’de sağ siyasetin temel argümanı olan “eser ve icraat” siyasetini öne çıkarmak, ikincisi ise muhalefeti iş bilmezlik ve terörle iş birliği içinde olmakla suçlamak. Sosyolojik bir araştırma ya da istatistiğe değil daha çok kendi gözlemlerime bakarak söylemeliyim ki her iki argümanın da toplumda bir karşılığı var ve boyutuyla ilgili yine net bir şey söyleyemesem de bir etkisinin olduğu muhakkak. Bu arada, kadın haklarıyla ilgili söylediklerini, özellikle de kadına yönelik şiddetin engellenmesi konusunda mevcut kazanımlardan vazgeçilmeyeceği mesajının her şeyden çok karşılık bulduğunu da vurgulamak gerekir. 

Haberin Devamı

Bayrak ve vatan 

Haberin Devamı

O nedenledir ki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bu hafta gerçekleştirdiği halk buluşmalarında konuyu mütemadiyen “bayrak ve vatan” kelimeleriyle özetlenebilecek noktaya getirdi ve milliyetçilik dozu yüksek çok net mesajlar verdi. Bunların yanı sıra toplumsal talepleri yansıtan vaatleri de bir hayli ciddi bir etki alanına ulaşıyor gibi görünüyor. 

Bunların yanında geçen hafta boyunca Kılıçdaroğlu’nun başını ağrıtan iki mesele oldu. Birincisi ortak liste uygulamasının doğal sonucu olarak bazı sağ-muhafazakâr siyasetçilerin CHP listesinde yer almasına yönelik CHP seçmeninin tepkisi, diğeri ise Muharrem İnce’nin açıklamalarıyla devam eden süreçti. 

Çalışma yapılmadı 

Listeler konusunda her iki taraf açısından da seçmenin “duygusunun” dikkate alınması gerektiğini geçen hafta vurgulamıştık. Daha hafif bir biçimde olsa da Hüda Par’ın Ak Parti listelerinden seçime girecek olması da benzer bir etki yarattı. Fakat CHP bu konuda seçmen tabanının karakterinden de kaynaklanan sebeplerden ötürü daha çok etkilendi. Seçmenin bu duygusunu yönetebilmek için çok daha fazla sayıda ve mecrada ikna edici çalışma yapılmalıydı ama yapılmadı. 

İnce konusunda ise CHP doğru olanı yapmaya -susmaya- başladı. CHP açısından Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinin ardından Muharrem İnce ile girilen her polemik her diyalog CHP’ye zarar verirken İnce’nin hanesine artı puan olarak yazılıyordu. Elbette bunun oranının ya da etkisinin çok büyük olduğu söylenemez ama 1 oyun bile önemli olduğu bu sistemde vereceği zarar seçimlere mal olabilir. Dolayısıyla, CHP geçen haftadan bu yana İnce’yi “ghost”lamaya, yani görmezden gelmeye başladı. Bunun olumlu etkisini de kısa zamanda göreceğe benziyor. İnce ise hafta boyunca yaptığı konuşmalar ve açıklamalarla toplumda halihazırda var olan karşılığını eritmeye devam etti. Seçimlerde ikinci tura kalacak adayın kendisi olacağı iddiasını sürdürüyor ama çok sayıda bağımsız siyaset uzmanı bunun imkânsız olduğu görüşünde. Hani Sayın İnce yine bir şekilde idare edebilir ve Türk siyaset hayatındaki yerini muhafaza edebilirdi ama şu son “twerking” olayı ve muhtemelen yalan olsa da sosyal medyada dolaşan “5 bin lira vereyim, adaylıktan çekil” mesajı pek iyi olmadı.