Bu haftanın belki de en önemli olaylarından biri AB ile ABD arasında imzalanan doğal gaz anlaşması oldu. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD ile 2022 için 15 milyar metreküplük bir sıvılaştırılmış doğal gaz anlaşması imzalandığını duyurdu. Anlaşma kapsamında ABD’den alınacak doğal gaz miktarı bir sonraki yıl 50 milyar metreküpe çıkacak. Böylelikle AB’nin Rusya doğal gazına olan bağımlılığının azaltılması hedefleniyor. Ama bu pek kolay olmayacak gibi çünkü ABD’den alınacak miktar Rusya’dan alınan gazın sadece üçte birini karşılayabiliyor. Çünkü AB’nin Rusya’dan yıllık doğalgaz ithalatı 150 milyar metreküp civarında.
Bu savaşın kazananlarında birini şimdiden ilan edebiliriz: ABD. Küresel güç savaşında istediği birçok şeyi elde etti. Mesela, NATO yeni bir dinamizm kazandı. Mesela, Avrupa ülkeleri NATO’ya aktardıkları fon miktarını artırma konusunda çok isteksizdi yakın zamana kadar; şimdi bu da değişti. Rusya uluslararası sistemden darbe üstüne darbe yedi. Silah satışlarını hiç saymıyorum bile. Şimdi de gaz anlaşmasıyla yeni bir kazanç kapısını açtı. Bu arada mülkiyet dokunulmazlığı -ki kapitalizmin dokunulmaz kalbidir- büyük darbe yedi. Rus oligarkların mallarına ve paralarına çökme yarışı başladı adeta. Onlar yatlarıyla Avrupa limanlarından ayrılırken, yerlerine ABD’li iş insanları gelmeye başladı. Rus olunca oligark ABD’li olunca iş insanı diyoruz bu arada, buna dikkat edelim.
- Bir tiyatro binası vardı hani. 1200 civarında insan sığınmıştı o binaya bombardımanlardan kaçmak için. Rusya vurmuştu o binayı hatırlarsınız. Üstelik binanın üzerinde havadan da rahatça görülecek şekilde ve Rusça “çocuklar” yazılmış olmasına rağmen. İşte orada bir anda 300 sivil öldü. Bir anda! Ülkedeki insanların yarısı evini barkını terk etmiş durumda. Rusya birlikleri ağır ağır ama istikrarlı bir biçimde ilerlemeye, bunu yaparken de sivilleri katletmeye devam ediyor. Okul, hastane, ambulans, sivil araç, altyapı; önüne ne gelirse vurarak ilerliyor.
ABD yönetimi bu hafta artık resmen Rusya’yı savaş suçu işlemekle itham etti. ABD Dışişleri Bakanlığı’na göre bu suçlar kapsamında Mariupol’de 2500 civarı sivil Rusya bombardımanı sonucu öldü.
ABD’nin ilk kadın Dışişleri Bakanı Madeleine Albright 84 yaşında hayatını kaybetti. 1997-2001 yılları araında Clinton yönetimi sırasında bu görevde bulunmuştu. Albright BM büyükelçiliği yaptığı dönemde -sanırım 1996 yılıydı- Irak’a uygulanan ambargolarla ilgili olarak sorulan bir soruya verdiği yanıtla kalacak aklımda. “Ambargolar sonucu 500 bin çocuk öldü, buna değer miydi?” sorusuna “Zor bir karardı ama sonucuna baktığımızda, evet, değerdi” diyerek yanıt vermişti.
Ukrayna’daki Neonazi gerçeği de kendini her fırsatta göstermeye devam ediyor. Yağmacı ve hırsız olduğu iddia edilen insanlar yüzükoyun direklere bağlanıp belden aşağısı çıplak halde bırakılıyor. Kimi yerlerde erkekler çıplak bırakılırken kadınların yüzleri yeşile boyanıyor sadece ama tabi yine direklere bağlı olarak... Kimi yerlerde Neonazi milislere kalkan olmayı reddettikleri gerekçesiyle sivillerin dövüldüğü ve işkenceye maruz kaldığı iddia ediliyor. Üstelik tüm bu iddialara kaynaklık eden videolar bizzat bu Neonazi gruplar tarafından kaydedilip sosyal medyada yayınlanıyor.
- Avrupa’nın derdi ise kendi vatandaşları Neonazilerin bu savaşa dâhil olması. Kent savaşı başta olmak üzere çatışma deneyimi kazanmış bir aşırı sağın nelere mal olabileceği malum çünkü. Bunun için de sağ gruplarla bağlantılı kişilerin pasaportlarına el konulması bile tartışılıyor. Bu tedbirin pek işe yaramayacağı zaten ortadayken, Neonazi gruplarla bağlantısı uzun süredir bilinen Alman gizli servisinin ise bazı gruplara Ukrayna’ya gitmeleri için el altından yardım ettiği iddia ediliyor. Artık hesapları neyse?
Ukrayna Savunma Bakanlığı perşembe günü bir görüntü yayınlayarak bir önceki gece dört Rus helikopterini düşürdüğünü açıkladı. Bir kere daha söyleyeyim, bu görüntüleri Ukrayna Savunma Bakanlığı resmi Twitter hesabından yayınladı. Meğer görüntüler Arma 3 isimli bir bilgisayar oyunundan alınmış. Bunu da Ukrayna Savunma Bakanlığı yapmış. Oyun videosunu yayınlamışlar gerçek diye. Artık diyecek bir şey bulamıyorum.
Almanya’dan bir ilan düştü önüme sosyal medyada. Alman fuhuş sektörünün temsilcilerinin hazırladığı bu ilanda Ukraynalı genç kadınlara Almanya’da “seks işçiliğinin” yasal olduğu “hatırlatılıyor ve bu sektöre girmek isteyenlere “akran danışmanlığı” dâhil her türlü yardımın yapılacağı “garanti” ediliyordu. “Desteğe ihtiyacı olan varsa” gibi insani cümlelerle süslenmiş bir ilan aynı zamanda. Fransa da aynısını yapıyormuş bu arada. Onlar da Ukraynalı kadınlara fahişelik öneriyormuş ilanlarla. Sosyal medyada bolca var bu ilanlardan. Bu haberlere bakınca “kadın” mücadelesinin ne kadar önemli bir konu olduğu bir kere daha çıkıyor ortaya. Ve her boyutuyla bu sektörün bir “emek” değil en aşağılık cinsinden bir sömürü alanı olduğu da...
Kennedy suikastından bu yana ABD dış politikasının göbeğinde olan bir isim var: Zbigniew Brzezinski. Başkan Lyndon Johnson’dan Obama’ya tüm ABD başkanlarının çekirdek ekibinde yer almış. ABD dış politikasının Kissinger’dan sonra belki de en etkili ismi. Bu haftanın notlarını Zbigniew Brzezinski’nin bir sözüyle bitirelim o zaman. Savaşın hem sistem açısından hem de sistemin bahsettiği “insanlardan” biri olarak bizler için ne manaya geldiğini çok iyi anlatan bir söz bu:
“Bir milyon kişiyi öldürmek, bir milyon kişiyi yönetmekten daha kolaydır.”
