Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Haftanın olayı, kuşkusuz ABD Kongre binasının Donald Trump taraftarları tarafından işgal edilmesiydi. 4 yıllık görev süresi boyunca kutuplaştırıcı politikalar izleyen Donald Trump’ın kendisini destekleyenleri sokağa çağırması Kongre binasına dönük baskında önemli bir rol oynadı.

Elbette kimse sonu kanlı bitecek bir işgal eylemi yaşanacağını kestiremedi. Çünkü ABD için Kongre binası son derece sembolik ve ABD’lilerin kutsiyet atfettiği bir yer. İki asır önceki İngiliz işgali sırasında Kongre binası zarar görmüştü, o tarihten bu yana da böyle bir vak’a hiç yaşanmamıştı.

Haberin Devamı

1793’te inşasına başlanan ve inşası 7 yıl süren ABD Kongresi, 1814’ten sonra ilk kez saldırıya uğradı. 24 Ağustos 1814’te İngiliz Kuvvetleri Bladensburg Muharebesi’nde Amerikalıları yendikten sonra, Washington’da Kongre başta olmak üzere Beyaz Saray gibi pek çok idari ve askeri binayı ateşe vermişti. Tarihçilere göre Koramiral Sir Alexander Cockburn ve Tümgeneral Robert Ross’un liderlik ettiği İngiliz kuvvetlerinin ilk hedefinin Kongre binası olması, binanın Washington’daki “fark edilmeye değer” tek bina olmasından kaynaklıydı.

Washington’daki yangınların o dönem çıktığı söylenen, “Washington’ı kurtaran kasırga” olarak tarihe geçen fırtına ve yağışla söndüğü anlatılagelir. Kongre binasının yeniden inşası 1815’te başlamış ve yapım 1819’da tamamlanmış, bina o tarihten bu yana da hiç zarar görmemişti.

206 yıl sonra ilk baskın

İyi ama neden şimdi?

Tarihler 5 Haziran 2017 idi. Körfez bölgesi daha önce benzeri çok da görülmemiş bir cepheleşmeye sürüklendi. Suudi Arabistan’ın başını çektiği Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Mısır gibi ülkeler, Körfez bölgesinin en küçük ama en zengin ülkelerinden Katar’a karşı cephe aldı ve Doha yönetimiyle tüm diplomatik ilişkilerini kesme kararı aldı. Bununla da yetinmeyip kara, hava ve deniz sınırlarını da kapattılar. Katar’a abluka uygulayan ülkeler bu kararlarının gerekçesini şu iddialara dayandırıyordu:

“Katar’ın terör örgütlerini ülkede barındırması”, “El-Kaide ve DAEŞ fikirlerini bölgeye yayması”, “İhvan üyelerine ev sahipliği yapması”, “Sina Yarımadası’nda terör örgütlerini desteklemesi.”

Haberin Devamı

ABD Başkanı Donald Trump’ın da bölgeye dönük politikalarından güç alan ülkeler, üç yıl boyunca bu ablukayı sürdürdü. Bu süreçte Kuveyt’in arabuluculuğunda uzlaşma çabaları oldu ama sonuca ulaşamadı. Bu hafta sürpriz şekilde tarafların mutabakata vardığı haberi geldi. Bu da akıllara “Neden şimdi?” sorusunu getirdi. Chattam House ve Oxford Üniversitesi Araştırmacısı Galip Dalay’a göre bu sorunun tek bir cevabı var: ABD’de başkanlığa Joe Biden’ın gelişi.

‘Post-Trump’ ayarı

Dalay, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin Biden döneminin baskısını üzerinde hissettiğini kaydediyor. Donald Trump 4 yıllık görev süresinde, Suudi Arabistan’ın Yemen sahasındaki insan hakları ihlallerine, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi gibi eylemlere göz yummuş, Kongre nezdinde Riyad yönetimini cezalandırmayı amaçlayan adımların önünü kesmişti. Dalay, “Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, Biden’ın gelmesinden kaygılı. Katar ile bu mutabakat Riyad yönetiminin bir ön alma adımıdır” diyor.

Haberin Devamı

Galip Dalay, Arap Bloğu tarafından ambargonun kaldırılması için 2017’de masaya konulan bu listenin “Gerçekleşsin diye değil, gerçekleşmesin diye” hazırlandığının altını çiziyor. “O liste Suudi Arabistan ve diğer ülkelerin Katar’ı bu liste yoluyla müzakerelere zorlama girişimiydi. ABD’de yeni bir yönetimle başlayan süreçte bu listenin artık bir anlamı yok” diyor. Körfez’deki bu kavganın temelinde Arap Baharı, bölgenin bu süreçten sonra nasıl dizayn edileceği ve Körfez ülkelerinin bölgeye dönük farklı siyaset vizyonları vardı. Galip Dalay, varılan son mutabakat ile krizin tam anlamıyla çözülmediğini, sadece yönetilebilir hale geldiğini söylüyor. Dalay, “Bölgesel vizyon ortak değil, tüm sorunlar kısa vadede çözülmeyecek” diyor.

Katar’a sunulan 13 maddelik listede ne vardı?

1 - İran ile ilişkileri kes, ABD yaptırımlarına uy,

2 - Müslüman Kardeşler, DEAŞ, El Kaide ve Lübnan Hizbullah’ı “terörist” ilan et,

3 - Al-Jazeera’yi kapat

4 - Katar fonlu diğer medya kuruluşlarını kapat,

5 - Türkiye’nin Katar’daki askeri varlığını sonlandır,

6 - Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Bahreyn, ABD’nin terörist olarak gördüğü kişi ve gruplara yardımı kes,

7 - Aranan teröristleri teslim et, mal varlıklarını dondur,

8 - Başka ülkelerin içişlerine karışma; Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn vatandaşlarına Katar vatandaşlığı verme,

9 - Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn’deki muhalif gruplarla ilişkileri kes,

10 - Politikalarının yol açtığı can ve mal kayıpları için tazminat öde,

11 - Körfez ve Arap ülkeleriyle 2014’te Suudi Arabistan’da belirlenen çizgiye gel,

12 - Bu liste, Katar’ın talepleri kabul etmemesi durumunda ülkelerin yaptırımlarını açıklamaz,

13 - Taleplerin kabulünden sonra 10 yıllık denetimleri kabul et.

206 yıl sonra ilk baskın

Müttefiklerin arası açılır mı?

WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange... Bu hafta iki stratejik müttefik Birleşik Krallık ve ABD arasında bir sorun olarak öne çıktı. ABD, uzun süredir Birleşik Krallık’tan Assange’ın iadesini talep ederken, Assange’ı ülkede “bilgisayar korsanlığı” ve “casusluk”un da aralarında olduğu 18 suçtan yargılamak istiyor. Washington yönetiminin gerekçesi de bilgisayar programcısının 2010 yılında Afganistan ve Irak Savaşı’ndaki sivil ölümlere ve işlenen suçlara dair yayınladığı belgeler.

Davaya ilişkin bu hafta karar çıktı ve İngiliz yargısı Assange’ın ABD’ye iade edilmemesine karar verdi. İngiliz hâkimin gerekçesi, Assange’ın akıl sağlığından duyulan endişe ve ciddi intihar riski bulunmasıydı. ABD kararı temyize götürebilecek, yani süreç devam ediyor. Ancak bu kararla birlikte “İki müttefikin arası açılır mı?” sorusu gündeme geldi.

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi Soli Özel’e göre bu iki müttefik arasında sorun yaratmaz. Özel, “Bu karar olsa olsa İngiliz yargısının bağımsızlığını gösterir. Bu, yargıcın ABD cezalandırma sistemi hakkında çok ağır bir kararı şeklinde okunabilir. Ben ABD-İngiltere arasında siyasi kriz çıkacağına ihtimal vermem. Kabul etmese bile ABD’nin İngiliz yargısına saygı duymaktan başka çaresi olduğunu sanmıyorum. İngiliz hükümetinin de yargısı üzerinde kamuoyunun gözleri önündeki bir dava için baskı kuracağını düşünmüyorum” diyor.

Son 10 yıldaki kaçışları

2010: Wikileaks belgeleri yayınlandı,

2012: Assange Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’ne sığındı, 7 yıl orada kaldı,

2019: Ekvador Assange’e verdiği sığınma hakkını kaldırdı,

2019: İngiliz polisi Assange’ı gözaltına aldı,

2019: Assange kefalet koşullarını yerine getirmediği gerekçesiyle İngiltere’de tutuklandı.

Julian Assange Kimdir?

49 yaşında, bilgisayar programcısı,

Avustralya’da doğdu, Ekvador vatandaşlığı var,

1987’de Mendax kullanıcı adıyla hackerlık yapmaya başladı,

Kurduğu hacker grubuyla Pentagon, ABD Deniz Kuvvetleri, NASA gibi ABD kurumlarının sitelerini hackledi,

2006 yılında Wikileaks’ı kurdu.