Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Hamas’ın İsrail saldırısının üzerinden bir hafta geçti. Bugün itibariyle süreci özetlersek, ortaya çıkan tablo şu: İsrail beklendiği gibi kara harekâtına yer yer başladı; bu harekât adım adım ilerleyecek ve İsrail, harekatı, Yahudi yerleşimcilere alan aça aça, onlar için ‘safe zone’lar yani ‘güvenli alanlar’ yaratarak sürdürecek. Bu süreçte Gazze’deki siviller, İsrail, Filistin, Mısır politikaları arasında sıkışmaya devam edecek; ‘ne Gazze’den gidebilecek ne de orada kalabilecek’. Bu noktaya üç gün süren müzakerelerden sonra geldik. O süreçte neler yaşandı, tarafların pozisyonları neydi, yakından bakalım.

Haberin Devamı

‘Koridor müzakeresi’ çöktü

ABD, Gazze’ye insani yardım konusunda İsrail ve Mısır ile üç gün boyunca ‘insani koridor açılması’ ve Gazze’deki sivillerin Mısır’a geçirilmesi konusunda müzakere yürüttü. Fakat Mısır’ın direnişiyle karşılaştı. Hamas, Gazze’deki sivillere ‘İsrail’in yürüttüğü psikolojik bir savaştır. Gazze’yi terk etmeyin’ çağrısı yapmadan önce, Mısır zaten böyle muhtemel bir ‘akını’ kabul etmemişti. Mısır’ın olası bir insani koridor açılması için iki koşulu vardı: 1- Refah Sınır kapısının güvenliğinin sağlanması, 2- Filistinliler Mısır’a gelecekse ‘bir akın/göç şeklinde olmaması ve geri dönüşlerinin garanti edilmesi. Çünkü Mısır geçmişte olduğu gibi bu sorunun bir parçası olmak istemedi. Filistinlilerin Mısır’a geçişi yerine, Refah Sınır kapısından içeriye yardım ulaştırmak için müzakere etti.

İsrail tarafına bakınca, bir taraftan ‘2 milyon Filistinlinin Gazze’den Mısır’a geçmesi bölgeyi boşaltmak için bir fırsattı’; ancak diğer taraftan Hamas ile irtibatlı kişilerin Gazze’den dışarı çıkma ve kaçma riski İsrail’in müzakerelerde ortaya koyduğu çekinceydi. Mısır’ın direnişi de kırılamayınca ABD’li yetkililer ‘görüşmelerde ilerleme sağlanamadı’ açıklaması yaptı. Dolayısıyla biz aslında Perşembe gününden itibaren Gazze’den Mısır’a bir insani koridor açılmayacağını biliyorduk.

Washington o noktadan sonra en azından ‘sükûnet zamanlarında çifte vatandaşların bölgeden çıkışının sağlanması’ ve ‘en azından insani yardımların Gazze içine ulaştırılması’ konusuna odaklandı. (Bu satırlar yazılırken bu iki konuda da müzakereler İsrail ve Mısır ile sürüyordu.)
Cuma günü ise Hamas’tan ve Filistin yönetiminden ‘siviller Gazze’yi terk etmemeli’ çağrısı geldi. İsrail’e bir başka işgal fırsatı verilmemesi için yapılan bu çağrı tabii sivillerin çaresizliğini artırdı. Filistinlilerin Gazze’yi terk etmeyeceği anlaşılınca da İsrail ‘çekilin’ çağrısı yaptı. BM İnsani Yardım Koordinasyon ofisinin verilerine göre İsrail’in kara harekâtı için adım atmadan sadece 24 saatte önce yerlerinden olanların sayısı yüzde 25 arttı. Bugün itibariyle 420 binin üzerinde Filistinli yerinden oldu. Bu hareketlilik İsrail için yeterli değildi ama kara harekâtını adım adım ilerletebilmesi için de bir ‘imkândı’.

Haberin Devamı

7 Ekim ve sonrası

Kara harekatının evreleri

Öncelikle İsrail’in harekâtının bir yıldırım harekâtı şeklinde değil, adım adım olacağını söyleyelim. Gelen sinyallere göre hızlı bir ilerleme yerine, Yahudi yerleşimcilere yer açmak için safe zone’lar yani ‘güvenli bölgeler’ açarak ilerleme olacak. ABD ve İsrail’in bu konuda müzakereler yürüttüğü de bilgiler arasında. Gazze Şeridi’nin kuzey batısını kontrol altına almak şeklinde bir strateji izleniyor gibi. Bu yavaş ilerlemenin bir diğer sebebi ise Hamas’ın elindeki rehineler. Rehinelerin yerlerinin tespiti ve olası özel harekât operasyonları için planlama zamanına da ihtiyaç var. (Kara harekatının ‘geç başlamasının’ sebeplerinden biri de buydu) ABD’nin tüm bu gerekçelerle, hızlı hareket etmemesi için İsrail’i frenlediğini söyleyelim. Ayrıca önümüzdeki birkaç gün, en azından bazı sivillerin serbest kaldığını görürsek şaşırmayalım. Zira ABD bir taraftan Katar ile bu müzakereleri yürütmeyi sürdürüyor.

Haberin Devamı

Şu anda ‘ateşkesin sağlanması’ için bir müzakereye ise uzağız. Anlaşılan o ki ABD İsrail’in ‘7 Ekim’e karşılık “intikam” saldırılarına izin verecek, bunu yaparken Gazze’ye yerleşmesi ve kendine alan açmasına da müsaade edecek. Ancak ondan sonra ateşkes için müzakerelere geçilecek. Tabii İsrail, işgal ettiği yeni topraklar ve alanlarla masaya oturacak ve müzakere o ‘kazanımlarla’ başlayacak.

Lakin bu müzakerenin başlayabilmesi için temel sorunlardan biri de muhatap kim olacak? Hamas’ı muhatap olarak kabul etmeyen, onu DAEŞ ile eş değer tutan İsrail masaya kimlerle nasıl oturacak? Filistinliler Batı Şeria’daki El Fetih yönetimini bu temsil için yeterli görecek mi, bu da başka bir bilinmez.