Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

ABD Temsilciler Meclisi, Türkiye’ye F-16 satışı için “kısıtlamalar” getiren bir tasarıyı onayladı. Tasarı, Meclis’te 179’a karşı 244 oyla kabul edildi. En önemli şart şu: Türkiye kendisine satılacak F-16’larla Yunan hava sahasını ihlal etmeyecek. Yasaya göre ABD Başkanı, bu satışın Amerika’nın çıkarına olduğunu da kanıtlamak zorunda.  

Kabul edilen tasarı ilk bakışta büyük sıkıntılar yaratacak gibi görünüyor ama Ankara’daki yetkililer nispeten rahat. Bunun nedenini biraz araştırdım. Gördüğüm tablo şu: Ankara’daki kaynaklar, şayet ABD Başkanı Joe Biden daha önce ilan ettiği pozisyonlarına samimiyetle bağlı kalırsa, bu süreci atlamanın yollarını bulacağını düşünüyor. Biden, satışın ABD’nin çıkarlarına uygun olduğunu, “Türkiye NATO üyesi, F-16 sistemleri NATO savunması ve ABD’nin çıkarları için önemlidir” tezi üzerinden kanıtlayabilir.  

Haberin Devamı

Türk yetkililer, ikinci koşulun Biden’ı daha fazla zora sokacağını düşünüyor. Ama burada da Biden’ın elindeki kart sağlam görünüyor. O kart aslında bir rapor... “ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2019’da Kongre’ye sunduğu rapor (Interference by Other Countries in the Airspace of Greece Eastern Mediterranean and Security Partnership Act), sorunun aşılmasında bir anahtar niteliğinde. O raporda ABD Dışişleri’nin, Yunanistan’ın 2017’den bu yana hava sahasının ihlal edildiği iddialarını doğrulayacak verilere sahip olmadığını belirtiyor, dahası Yunanistan’ın hava sahasıyla ilgili pozisyonunu paylaşmadığını ilan ediyordu.  

Burada şu hatırlatmayı da yapalım; uluslararası hukukta kara sularınız ne kadar ise hava sahanız da o kadar olur. Yunanistan 6 mil olan kara sularına rağmen hava sahasının 10 mil olduğunu iddia ediyor. İşte ABD Dışişleri, o raporda karasularının üzerine eklenen 4 milin uluslararası hukuka aykırı olduğu görüşünü paylaşıyor ve aradaki 4 millik alanda yaşanan ihlallerde taraf olmak istemiyor.  

Yetkililer, Yunanistan ile karşı karşıya gelişlerin yüzde 95’inin zaten bu bölgede olduğuna dikkat çekiyor. Dolayısıyla Biden’ın söz konusu rapora atıf yaparak sorunu aşabileceğini düşünülüyor. “F-16 onayının Kongre’den geçmesi için elimden geleni yapacağım” mesajları veren Biden için bu, aynı zamanda bir “samimiyet sınavı.”  

Haberin Devamı

Beyaz Saray’ın ‘samimiyet’ sınavı

Senato ayağına bakılacak 

Senato’ya gelecek metin de, yönetimin ağırlığını ve Biden’ın samimiyetini ortaya koyacak. Bazen, aynı konu iki farklı kanatta (Temsilciler Meclisi ve Senato), farklı şekillerde ele alınabiliyor ve metinler farklı şekilde düzenlenebiliyor. Böyle bir durum olunca da “uzlaşma komitesi” devreye giriyor ve metin müzakere ediliyor. Dolayısıyla F-16’larla ilgili Temsilciler Meclisi’nden geçen tasarı Senato’ya bu haliyle mi gelecek, yoksa değişecek mi, buna bakmak gerekiyor.  

Eğer hiçbir değişiklik olmaz ve aynen Senato’ya gelirse, Başkan’ın veto yetkisi var. Ancak Biden’ın o tasarıyı veto etmesi çok çok düşük bir ihtimal. Zira F-16 satışı savunma bütçesi Ulusal Savunma Yetki Yasası içinde. Başkan’ın tüm bütçeyi sadece Türkiye hassasiyeti yüzünden veto etmeyeceği düşünülüyor. ABD Başkanı olağanüstü durumu gerekçe göstererek Kongre onayı olmadan satışı gerçekleştirme yetkisine de sahip ancak Başkan’ın Kasım ayında yapılacak ara seçimler öncesinde Türkiye için Kongre ile köprüleri atma riskini almayacağı da bir gerçek. 

Haberin Devamı

İran zirvesine doğru

Türkiye ve İran Cumhurbaşkanları, 19 Temmuz’da Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi (YDİK) toplantısı için Tahran’da buluşacaktı. Fakat Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de Tahran’a geleceği duyuruldu ve ikili formata bir de “üçlü formatta Astana” toplantısı eklendi. Yani Salı günü önce Türkiye-İran YDİK toplantısı, ardından da Astana zirvesi yapılacak.  

Beyaz Saray’ın ‘samimiyet’ sınavı

Putin’in sürece dahil olması, ABD Başkanı Biden’ın Ortadoğu ziyaretiyle ilişkilendirildi, Rusya’nın bölgede ağırlığını hissettirme çabası olarak yorumlandı. Görüştüğüm yetkililer, bunun bir açıdan doğru bir başka açıdansa eksik bir yorum olduğu görüşünde. Zira Astana üçlüsünün son yüz yüze toplantısı, Eylül 2019’daydı. Ruslar “salgını” gerekçe gösterdi ama yetkililer “İran ile pek çok sahada (başta Suriye) çekişme halinde olan Rusya’nın Tahran’a gitme heveslisi olmadığını” gizlememişti. 

Ukrayna savaşı, Türkiye’nin Kiev yönetimine askeri destek vermesi, Rusya’nın üzerindeki Batı yaptırımları, Türkiye’nin Suriye’ye yeniden operasyon sinyali, İsveç- Finlandiya’nın NATO üyeliğine dönük itirazını kaldırması ve Türkiye’nin Batı ile tekrar yakınlaşma ihtimali Moskova’yı harekete geçirdi. Yetkililere göre, tüm bu faktörlere bir de ABD Başkanı’nın Ortadoğu’da Arap dünyasıyla yeni bir süreç başlatma çabası eklenince, Rusya, Tahran toplantısı için çekincelerini kaldırdı. 

Kim ne istiyor?  

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi için bu ilk Astana zirvesi olacak. İran açısından bu toplantının önemiyse, bizatihi yapılabiliyor olmasında. Biden’ın İsrail ziyareti ve bölgedeki Arap ülkeleriyle yakınlaşmanın da Tahran’ı rahatsız ettiği açık. Böyle bir konjonktürde İran’ın Rusya ve Türkiye liderleriyle resim vermesi önemli. Ama çözülmesi gereken sorunlar da var. Suriye sahasında Rus güçleriyle İranlı milisler arasındaki sıkıntılar bunların başında geliyor.  

Rusya perspektifinden bakıldığında Moskova, Ukrayna savaşı yüzünden Batı’nın yaptırımları sürerken İran ile yeni ekonomik iş birliği arayışında. Ayrıca, nükleer müzakerelerde pozisyonunu güçlendirmek de ana hedefi. (Müzakerelerde taraf olan ve Ukrayna savaşıyla Batı’nın yaptırımlarına maruz kalan Rusya, İran nükleer anlaşması sonrasında yeni yaptırımlarla karşı karşıya kalmak istemiyor ve İran ile ekonomik iş birliğine devam etme koşulu getiriyor.) Putin’in Reisi ile yapacağı ayrı görüşmede bu başlıkları masaya koyması bekleniyor.  

Türkiye açısından en önemli başlık terörle mücadele. Türkiye, Tel-Rıfat ve Menbiç’teki YPG varlığı sebebiyle operasyon kartını yeniden açtı. Sahasındaki gelişmeleri dikkatle izleyen Suriye muhalefetinden yetkili isimler, bu noktada YPG içinde bir bölünme olduğunu, “sertlik yanlısı” olarak bilinen grupların Menbiç’e yerleştiğini ve bunların geri dönüşüne Tel-Rıfat’taki YPG’lilerin karşı çıktığını iddia ediyor. Böyle bir resimde, bölgeyi kontrolü altında tutan Rusya’nın YPG’yi nasıl çıkaracağı merak konusu. 

Moskova’nın Kuzey Suriye’de YPG yerine rejimin başını çektiği yerel unsurları yerleştirmek istediği herkesin bildiği bir gerçek. YPG varlığının sınırdan öyle ya da böyle temizlenmesi, Türkiye açısından hayati önem taşıyor. Türk yetkililer, Şam rejiminin, istemesine rağmen uzun süredir YPG bölgelerine giremediğine de dikkat çekiyor ancak ekliyor: “Rejimin yeniden YPG ile temas sağladığına dair haberleri dikkatle izliyoruz.”  

Siyasi çözüm ihtimaliyse hala uzakta. Güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgiye göre, Suriye rejimi ve Rusya yönetimi, BM öncülüğünde bu ay sonunda yapılması planlanan Anayasa Komitesi toplantısına katılmayacağını bildirdi. Ankara Tahran’da Rusya’nın direnişini kırmaya çalışacak.