Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

İnsanoğlu 50 yıl sonra yeniden Ay’a dönüyor ama bu yeni misyonun hedefi artık oraya “ayak basmakla” sınırlı değil, gezegeneyerleşmek... NASA, Ay yolculuğuna 1969 yılında Apollo projesiyle başlamıştı. Pek çok kez Ay yüzeyi ve çevresi keşfedilmeye çalışılmış ama bu seyahatler 1972’de hem “çok maliyetli” olduğu gerekçesiyle hem de “insanoğlunun farklı gezegenleri keşfetme merakı” sebebiyle sonlandırılmıştı.

NASA, şimdi ayın yörüngesinde tıpkı Uluslararası Uzay İstasyonu gibi kalıcı bir istasyon kurmayı hedefliyor.

Haberin Devamı

Proje, ismini Yunan mitolojisinde Apollo’nun ikiz kız kardeşi, Ay tanrıçası olarak bilinen “Artemis”ten alıyor. Artemis-1 misyonunu fırlatılan Orion uzay aracının direktörü Howard Hu ile konuştum.

İnsanoğlu Ay’a yerleşiyor

Hedef Ay’ın güney kutbu

16 Kasım’da fırlatılan “Orion”, Ay’ın yörüngesine yerleşti. Hu, “Ay’da yaşamayı başarmak için uğraşıyoruz. Bu, aslında Artemis’in Apollo projesinden en önemli farkı. Orada kalmak istiyoruz. Sürdürülebilir ve uzun süreli keşifleri yapabileceğimiz bir mevcudiyet sağlamayı hedefliyoruz. Ayın yörüngesinde ‘Gateway platformu’ dediğimiz bir istasyon kuracağız” dedi. Hu, bu proje kapsamında Ay’dan gelen ilk görüntüleri “inanılmaz” diye de niteledi.

NASA, yeni projede Ay’ın güney kutbuna odaklanıyor. Hu, bunun sebebini “Ayın güney kutbunu hedeflememizin sebebi orada buzların yani suyun bulunması potansiyeli” diyerek özetliyor. Buz ve su üzerinden hidrojen yakıtı üretme konusunda gerekli araştırmaları yapmamız gerekiyor. Kendi yakıtınızı Ay’ın yörüngesine taşımak ve onunla geri dönmek çok pahalı bir şey. Orada bu yakıtı üretebilmek, bir yakıt istasyonu kurabilmek, ulaşmak istediğiniz yere çok daha büyük kütleleri taşıma konusunda büyük bir esneklik sağlayabilir” diyor. Bu çaba maliyet yüzünden ara verilen Ay misyonlarının devamı için hayati önem taşıyor.

Gözler 11 Aralık’ta

Artemis-1 NASA’nın Ay’a yaptığı ilk insansız test uçuşu. Orion uzay aracının kaptan koltuğunda “Moonikin Campos” isimli cansız manken oturuyor. Ayrıca radyasyon sensörlerinin yerleştirildiği “Helga” ve “Zohar” da kokpitte. Uzay aracı 11 Aralık’ta dünyaya döndükten sonra (NASA takvimde şaşma olmayacağını söylüyor) mankenler üzerinde ölçümler yapılacak.

Haberin Devamı

Hu, “Ay ve çevresinde uzun zaman sonra tüm alanda ölçüm yapmak önemli. Dolayısıyla bu ölçümler bize kabinde neler olduğunu ve radyasyon verilerini ortaya koyacak. Yeni uçuşla ilgili süreci nasıl yöneteceğimizi Artemis-1 misyonundan çıkacak sonuçlara göre göreceğiz” diyor.

Bir sonraki uçuş tarihi henüz belli değil ama Artemis-2’de artık kokpitte astronotlar olacak. Projenin üçüncü ayağında istasyon kurulumu tamamlanacak. Artemis-4 misyonundaysa “Gateway” istasyonu Ay yörüngesine oturtulacak. Hu net takvim vermese de NASA 2024 yılına kadar Ay’a ilk kadın astronotu göndermeyi, gelecek 10 yıl içinde ayın yörüngesinde kurulacak o istasyona yerleşmeyi hedefliyor.

Jeffrey neden geldi?

Bu haftanın sürpriz görüşmesi hiç kuşkusuz ABD’nin Donald Trump dönemindeki Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin Ankara’da Savunma Bakanı Hulusi Akar ile bir araya gelmesiydi. Suriye’ye olası kara harekâtı gündemdeyken Jeffrey’nin Ankara’ya neden geldiği ve ne görüştüğü merak konusu oldu. Zira Ankara’da 2008-2010 yılları arasında büyükelçilik yapmış, Türkiye’yi ve hassasiyetlerini yakından bilen bir isim olan Jeffrey’nin geçmişte ABD Suriye Özel Temsilcisi olarak Türkiye’ye ziyaretlerinin hemen ardından Suriye’ye gidip, orada çekirdeğini PYD/YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) unsurlarıyla görüşmeler yaptığı biliniyor. ABD’nin Türkiye’nin kara harekâtına itirazları devam ederken, bir mesaj mı getirdiği gibi sorular masada duruyor.

Haberin Devamı

İnsanoğlu Ay’a yerleşiyor

Ancak konuştuğum bazı yetkililerin aktardığına göre, Jeffrey İstanbul’a bir düşünce kuruluşunun toplantısı için gelmiş. Türkiye’ye gelmişken de uzun süre teşrik-i mesai yaptığı üst düzey isimlerle görüşmek istemiş. Bu kapsamda Hulusi Akar ile görüşmek için Ankara’ya geçmiş. Ankara durağının ardından da cumartesi sabahı Cenevre’ye gitmek üzere Türkiye’den ayrılmış. Yani ne Suriye’ye ne de Kuzey Irak’a gitmiş. Verilen bilgiler bu yönde ama yine de mevzu bahis James Jeffrey olunca soru işaretleri tam anlamıyla giderilemiyor. Şimdilik bu izahatı “kabul etmiş” olalım ama ihtiyat payını da elden bırakmayalım. Bu ziyaretin kokusu muhtemelen önümüzdeki günlerde çıkacaktır.

‘Sayın Sisi’ ifadesi

İnsanoğlu Ay’a yerleşiyor

İki hafta önce Mısır ile ilişkilerde sürpriz bir adım atıldı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Es-Sisi Katar’da bir araya geldi. Bu buluşma, herkes için sürpriz olsa da aslında görüşme fikrinin bir ay önce doğduğu ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın “A Haber”de yaptığı açıklamada “iki liderin çok taraflı bir toplantıda buluşması, hatta Katar’da yapılan Dünya Kupası açılış töreninde bir araya gelme fikrinin bir ay önce Cumhurbaşkanı ile yaptıkları bir toplantıda konuşulduğunu” söyledi. Sonra da o sürpriz buluşma gerçekleşti. Bu, ikili ilişkilerde ilk önemli kırılma oldu. Bu görüşmeden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Konya’daki konuşmasında iki kez “Sayın Sisi” ifadesini kullanması ise ikinci kırılmaydı. 9 yıl sonra Erdoğan Mısır’daki yönetimi bu sözlerle artık bir anlamda “tanımış” oldu. Bu tablo, 9 yıl içindeki iki büyük adımdı.

Eşiğin aşıldığı bir gerçek ancak “siyasi ve diplomatik normalleşme” için alınması gereken hâlâ yol var. Örneğin geçmişte iki turu yapılan ama sonra duran Bakan Yardımcısı seviyesindeki toplantıların sürmesi gerek. Bunun takvimi henüz belirlenmedi. İstihbarat başkanları kendi aralarında görüşmeler yapsa da bakan yardımcıları düzeyindeki üçüncü tur toplantı sürecin bakan düzeyine taşınıp taşınamayacağını gösterecek. Hem Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hem de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın bu süreçlerin birkaç hafta hatta birkaç ay alabileceğinin altını çizdi. Özetle, bu yıl bitmeden siyasi normalleşmenin tamamlanması zor.