Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

İsveç ve Finlandiya, NATO’ya yaptıkları üyelik başvurusuna “Evet” demesi için Türkiye’yi iknaya çalışıyor. Bunun için de iki ülkeden heyetler, bu hafta Ankara’ya geldi. Türkiye taleplerini yazılı iletti, şimdi top İskandinav ülkelerinin sahasında. Hiç kuşku yok ki İsveç’in işi, terör örgütü YPG’ye verdiği silah, para ve büyük siyasi destek sebebiyle Finlandiya’ya kıyasla göre daha zor. Peki bu müzakereler şöyle sonuçlanabilir mi?: Finlandiya’nın NATO’ya girdiği, İsveç’in Türkiye’nin vetosuyla İttifak’ın dışında kaldığı bir tablo?

Haberin Devamı

Kulislerden edindiğim izlenim, bunun pek mümkün gözükmediği şeklinde. Bir anlaşma olacaksa, bu, muhtemelen bir “paket” şeklinde olacak. Sadece Finlandiya’nın üyeliğinin Finlandiya’yı bile memnun etmeyeceği, hatta rahatsız edeceği şeklinde. Sebebi basit: Ortada bir “Nordic” yani “İskandinav” dayanışması da var. Hatta diyebiliriz ki, İsveç’i dışarıda bırakan bir Finlandiya üyeliği, Finlandiya için en kötü senaryolardan biri. İşin bir diğer boyutu ise, tüm NATO ülkeleri “iki ülkenin üyeliğini” desteklerken sadece Finlandiya’nın İttifak’a alınması, işi daha da karmaşık hale getirecek. Bu süreçte Finlandiya’nın İsveç’e belli adımları atması konusunda telkinleri de olacaktır.

İsveç’in tavrı not edildi

Tabloya Türkiye perspektifinden bakınca görünen şu: Finlandiya bu süreçte Türkiye’yi dinlemeye, itirazlarını anlamaya dönük bir çaba içinde oldu. Buna karşılık İsveç’in diyaloğa Finlandiya’ya kıyasla daha kapalı olması Ankara’da not edildi.

Örneğin Türkiye’nin taleplerine dönük gelen açıklamalar da dikkatle izleniyor. Silah ambargosunun kaldırılması talebi masadayken, İsveç yönetiminden gelen “Topyekûn bir ambargodan bahsedemeyiz, konuyu olay olay irdeliyoruz” şeklindeki açıklama... Aynı şekilde Dışişleri Bakanı Ann Linde’nin “Teröre destek vermiyoruz” sözleri ya da “Bütçeden ayrılan para YPG’ye değil, Kuzey Suriye’nin kalkınması için harcanacak” gibi beyanlar...
Ankara, masaya koyduğu taleplere karşılık bu tür cevaplar verilmiş olmasından da rahatsız. Bir başka deyişle, Türkiye şu ana kadar İsveç’in üyeliğine dönük itirazını ortadan kaldıracak ne bir adım ne de bir işaret görmüş durumda.

Haberin Devamı

Seçimler olmasaydı...

Türkiye İsveç’ten, YPG’lilerle görüşmeleri kesmesini, Suriye’de bu örgüte destek vermemesini, iade taleplerini yerine getirmesini bekliyor. Bu meselenin İsveç iç siyaseti üzerindeki etkisini geçen haftaki yazımda paylaşmıştım. Ancak 11 Eylül’de İsveç’te yapılacak parlamento seçimleri de, siyasilerin göz ardı edemeyeceği bir gerçek.

İsveç’te Andersson yönetiminin hareket alanı, seçimler olmasaydı belki daha geniş olabilir ve uzlaşı için anlamlı adımlar atabilirdi. Ama hiç kuşkusuz, her ne adım atılacaksa, bunun Madrid’de Haziran ayında yapılacak NATO zirvesine kadar atılması gerekiyor. Heyetler Ankara’dan ayrılırken, Türkiye’ye yanıt için bir takvim sözü vermedi. Türkiye, “acelesi olan tarafın İskandinav ülkeleri” olduğunun bilinciyle beklemeye devam ediyor.

İskandinav dayanışması

‘Masdar’ açılımı

Bu hafta, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed El Nahyan İstanbul’daydı. Türkiye-Abu Dabi ilişkilerinin uzun ve krizli süreçlerden sonra yeniden normalleşme sürecine girmesiyle, yeni işbirliği alanları araştırılıyor. Bu anlamda El Nahyan’ın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ortak basın toplantısında “yenilenebilir enerji” alanına yaptığı vurgu dikkat çekiciydi. Zira Birleşik Arap Emirlikleri bu alanda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri.

Haberin Devamı

Abu Dabi yönetimi 5 yıl önce “2050 Enerji Stratejisini” açıklamıştı. Yenilenebilir enerji alanına 2050 yıllına kadar 163.4 milyar dolar yatırım yapacağını duyurmuştu. BAE, ülkede bireysel konutlar ve kurumsal binalarda enerji verimliliğini yüzde 40 artırmayı hedefliyor. Temiz enerjinin, toplam enerji içindeki payını yüzde 50’ye çıkarmak ise en büyük hedefi. Eğer bu hedeflerine ulaşırsa, bu projeler sayesinde 190.6 milyar dolar tasarruf etmiş olacak.

El Nahyan’ın açıklamasına göre, BAE’den “Masdar”, şirketi Türkiye’de bu alandaki yatırım fırsatlarını yakından takip ediyor. Burada Masdar şirketine bir parantez açmak gerekiyor.  “Masdar” BAE’nin bu alandaki en önemli şirketi. Abu Dabi’deki Mubadala Yatırım ortaklığının bir iştiraki. Masdar ülkenin yenilenebilir enerji dönüşümünü de sırtlamış durumda. 17 yıllık şirket şu anda ABD ve İngiltere başta olmak üzere dünyada pek çok ülkedeki projeleriyle piyasada kendisine yer açmaya çalışıyor. Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri’ne de ulaşan şirket, kamu özel ortaklığı ile güneş enerjisi panelleri ve rüzgâr enerjisi türbinleri inşa ediyor.

İskandinav dayanışması

Dünyanın ilk “ekolojik” şehri

Masdar kenti “sıfır karbon ve sıfır atık” hedefiyle inşa edilmeye başlandı. Projeye göre kentte rüzgâr ve güneş enerjisi kullanılacak. Binalar kendi enerjisini üretirken, kente fosil yakıt kullanan araçlar giremeyecek, ulaşım elektrikli hafif raylı sistemle sağlanacak. Kentin inşasının 2016 yılda tamamlanması bekleniyordu ancak hedef tutturulamadı. Altı kilometre kare yüzölçümündeki küçük şehrin bu hedefler doğrultusunda inşasının bitmesi 2030 yılını bulacak. 50 bin kişiye ev sahipliği yapacak, 40 bin öğrenciye eğitim imkânı sağlayacak.