Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

IPSOS-KMG’nin HABERTÜRK için yaptığı İzmir anketinin sonuçları, seçimin genel gidişatını özetliyor.
Gelin, şu oranlara bir daha bakalım.
Soru: Hangi parti önde?
CHP yüzde 42, AKP 23.4, MHP 5, DP 0.6, DTP 0.4, DSP 0.5, diğer 2.1, kararsız 12.7, hiçbiri 2.8, cevap yok 10.5.
Cevap vermek istemeyenler ve kararsızlar dağıtıldığında sonuçlar nasıl oluyor?
CHP 49.6, AKP 32.2, MHP 9.2, DP 2.1, DTP 1.7, DSP 1.3, diğer 3.9.
Daha önce de yazmıştım.
İzmir seçmeni uzun zamandır siyasetin dilinden, üslubundan rahatsız. Özellikle Başbakan Erdoğan’ın bazı çıkışları, Ege’de, özellikle de İzmir’de farklı yorumlanıyor, oylara farklı yansıyor.
Özellikle AKP’nin ikinci dönemdeki politikaları ve krizin giderek kendini hissettirmesi bu sonuçları ortaya çıkarabilir. Ama unutmamak gerekir ki...
Bu sonuçlar da alternatifsizliği ve seçmenin arayışını ortaya koyuyor.
Sakın ola...
CHP, “İzmir garantidir” diye olaylara bakmasın. Çünkü fotoğraf değişir, önümüzdeki dönemde alternatifler ortaya çıkarsa çok farklı bir tablo da karşımıza çıkabilir.
Yine de şunu söylemek gerekirse; bugünkü koşullar dikkate alındığında CHP’nin İzmir’de birinci parti olduğunu söylemek mümkün.
* * *
Soru: Adaylar bağımsız olduğunda oyunuz kime giderdi?
Aziz Kocaoğlu 59.3, Taha Aksoy, 12.7, Mehmet Ali Bayar 2.8, Müsavat Dervişoğlu 2.2, hiçbiri 23.
Kocaoğlu’nun açık ara önde olduğu bir gerçek...
Ama “Hiçbiri...” diyenlere de dikkatinizi çekmek isterim.
Acaba partiler farklı isimlerle seçimlere gitseydi durum farklı mı olurdu?
* * *
Hangi partinin oyu ne oldu?
2004’te CHP 36.43, 2007’de 35.46, 2009’da 42.
2004’te AKP 31.82, 2007’de 30.50, 2009’da 23.4.
2004’te MHP 5.1, 2007’de 13.88, 2009’da 5.
Kararsızlar 12.7, hiçbiri 2.8, cevap yok 10.5.
Cevap vermek istemeyenler ve kararsızlar dağıtıldığında ise...
CHP 49.6, AKP 32.2 MHP 9.2.
Yüzdeler böyle...
İstanbul’u bilemem ama Ankara’da MHP rüzgarının estiği bir gerçek... Ben İzmir’de de MHP’nin daha iyi bir performans yakalayacağını düşünüyorum. MHP’nin adayı Müsavat Dervişoğlu, yola en erken çıkan kişiydi. Altı aydır; kapı kapı dolaşıyor, gezmedik sokak bırakmıyor. Teşkilat da heyecanlı...
MHP’nin oyları CHP’yi mi eritir, AKP’yi mi hep birlikte göreceğiz.
* * *
Soru: Kocaoğlu gitsin mi?
AKP’ye oy verenlerin yüzde 29’u hayır gitmesin demiş, 59’u evet gitsin demiş, 12’si kararsız kalmış.
MHP’ye oy verenlerin yüzde 26’sı hayır gitmesin demiş, 66’sı evet gitsin demiş, 8’i kararsız kalmış.
CHP’ye oy verenlerin yüzde 86’sı hayır gitmesin demiş, 8’i evet gitsin demiş, 6’sı kararsız kalmış.
Bu sorulara verilen cevaplar da çok ilginç.
AKP’lilerin yüzde 29’u Kocaoğlu’na destek veriyor gibi gözüküyor; yüzde 12 kararsızları da eklerseniz yüzde 41...
MHP’lilerin kararsızlarla birlikte Kocaoğlu’na desteği AKP’nin de altında yüzde 34.
Anketteki bu detaylar ilgimi çekti.
Şunu da ilave etmek gerekir.
Seçimlerde son 10 gün çok önemlidir.
Bazı olaylar ve beklenmedik gelişmeler seçimleri etkileyebilir.

Haberin Devamı

Büyüklere masallar
BİR varmış, bir yokmuş... Memleketin birinde bir padişah varmış. Önceki padişahlara, yaptıklarına öykünürmüş ama çocukken aldığı yetersiz ve tek yönlü eğitim nedeniyle hayata onlar gibi geniş açıdan bakamazmış. Bir yabancı dil bile bilmiyormuş; diğer ülkelerin kralları ile bir araya geldiğinde bildiği yabancı birkaç sözcüğü yanlış telaffuz edermiş.
Padişahın ülkesinde “yolsuzluk” diye bir hastalık varmış; hastalığın ilk evresinde kendilerini çok iyi hisseden hastaların, analarından emdikleri süt burunlarından gelirmiş sonradan...
Aslında padişah, padişahlığını birazcık da bu hastalığa borçluymuş. Padişah olmadan önce “Bu hastalığın çaresi sadece ve sadece bendedir” diye haber salmışmış.
Padişah olduğunda, hekimler padişahın yanına varmışlar. “Dilerseniz hastalığa çare bulalım” demişler. Ama padişah hekim veya elçi gibi iyi eğitim görmüş kişileri sevmezmiş.
“Hekimler iğne yapmayı bile beceremez” diye bağırmış hekimlere. Hekimlerin ahı tutmuş, padişah kendi kendine yapmaya çalıştığı iğneden kapmış “yolsuzluk” mikrobunu. Mikrobu kapmakla kalmamış, yakın çevresine de bulaştırmış; yardımcılarına, defterdarına derken yakınlarının çoğu kapmış mikrobu. Sadece yakınındaki birkaç kişi hastalığın bulaşmasından korkarak padişahtan uzaklaşmış ve kurtarabilmiş kendini. Başka ülkelere bile sıçramış hastalık; Germen İmparatorluğu’ndaki hekimler “yolsuzluk” mikrobunu kendi ülkelerinde izole etmişler ve bir rapor hazırlayarak göndermişler padişaha. Ama rapor nedense hayli geç ulaşabilmiş ülkeye...
* * *
Olanlar yetmezmiş gibi yiğidin biri “kılıcını” çekmiş ve haykırmış.
“Padişah hem çıplak, hem yolsuzluk mikrobu taşıyor” diye. Hastalığın olumsuz belirtileri ortaya çıktıkça, halk durumu öğrenmesin, aydınlanmasın diye fenerler karartılmış, tehditlere ve sert önlemlere başvurulmuş. “Ulemaya danışalım” demiş padişah; ama ulema da çare bulamamış...
Sadece birisi istiareye yatmasını önermiş ve uykuya dalmış padişah. Rüyasında sarı saçlı, mavi gözlü bir dev dikilmiş karşısına. Son derece kızgınmış dev, çatılmış kaşlarının altındaki bakışları delip geçiyormuş adeta... “Bre gafil” demiş dev, “Kurduğum sistem ve benim hakkımda söylediklerin unutuldu mu sanırsın? Sadece bu hastalığın değil, güzelim ülkeme yaydığınız tüm hastalıkların tedavisini sağlayacak altı ilaç, oklarla kazınmıştır devletimizin temeline. Bu sözüm sırf sana değil, tüm halkıma...” Ve ter içinde uyanmış padişah.
Masalın sonu mu? Onu siz belirleyeceksiniz.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)