Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KONAK Belediyesi eski başkanı Erdal İzgi, 18 Mart 2009’da, yani seçimlerden 10 gün önce belediye başkan adaylarına bir uyarıda bulunmuştu.
İzgi, geçenlerde aradı.
Ve dedi ki...
“Bir gazeteci ve belediye başkanlığı yapmış bir kişi olarak söylediklerimin arkasındayım. Kriz kamuya giriyor, dikkat!...”
Peki İzgi neler söylemişti.
*   *   *
Hatırlatalım.
“Kriz, kamuya giriyor. Kamuda başta belediyeleri vuracak. Yatırımlar duracak, borçlar ödenmeyecek.
Belki de en önemlisi personel maaşları tehlikeye girecek. Bütçesini göremeyen, bilmeyen varsa; hesabı-kalemi şimdiden ele almalı, acil kriz planları yapmalı.  Çünkü... Kamu harcamalarının kaynağı, ülkede toplanan vergilerdir. Kurumlar, gelirler, katma değer, özel tüketim vergisi başta gelenleridir.  Kriz; sanayiyi, tesisleri, esnafı vurduğu için bunların hepsi azaldı.
Azaldı demek az, tepe taklak geldi. Vergisini ödeyemeyenler binleri buldu, alış-veriş olmadığı için ÖTV, KDV dibe vurdu. Bu vergilerden İller Bankası payı alan belediyeler, bu nedenle yakında bunalacak.
Belediyelere nüfus başına ödenen pay, mayıs-haziran-temmuzda gittikçe azalacak.
Azaldıkça bütçeler daralacak.
Bugün uçuşan vaatler unutulacak; raflara kalkacak. Krizin bu katmerlisi, kamuyla birlikte yine piyasayı karartacak. Bu nedenle; hayallerle uçmak yerine, ‘ayak-yorgan’ meselesine kafa yoralım.
Sonrasında diz dövmek, ağıt yakmak gideni getirmiyor.”
*   *   *
Sadece İzmir’de değil; Türkiye’nin her yerindeki ilçe belediyelerinde durum aynı...
Yerel yönetimlerin gelirleri düşüyor, kaynak yaratmaları zorlaşıyor.
Bütün bu zorlulara rağmen beş yılın sonunda fark yaratacak, krizleri avantaja çevirecek belediye başkanları öne çıkacak.
Belki de bir kez daha adaylığı garantileyecek.
Erdal İzgi’nin bu sözlerini zaman zaman hatırlatmakta fayda var.


Egoyu sadece aşk yener
ZÜLFÜ Livaneli’nin şu yazısını arşivime aldım.
Siz de alın...
İşte o yazıdan uzun bir özet...
“Egoyu sadece aşk yenebilir...”
Her insan egosu tarafından yönetilir. Kendimizi özgür sanırız ama aslında egomuzun esiriyizdir. İçimizdeki esas “ben” sahibimizdir. Bizim yerimize kararları o alır, bizi çeşitli ruh durumlarına sokar.
Hiç istemeden öfkelenmemizin, sinirlenmemizin altında bu vardır.
Hırslarımızı ego yönetir. Aklımız ne kadar başka türlü söylese de ego “hayır” der, “öyle değil böyle davran.”
Ve biz ister istemez onu dinleriz.
İnsanoğlunun en dokunulmaz, en hassas, en yaralanmaya ve karşı koymaya açık efendisidir ego.
Her şeyi yapabilirsiniz ama insanın egosuna dokunamazsınız. Bunu yaptığınız anda karşınızdaki insanın çıldırdığını, her türlü deliliği yapma noktasına geldiğini, hatta sizi öldürmek istediğini fark edersiniz.
Ego, insanı mantık dışı noktalara sürükler.
Kadınla erkeği düşman kılan, arkadaşlıkları bozan, siyaseti çekilmez hale getiren şey egodur.
Milyonlarca insanın öldürüldüğü savaşları, iki komutanın egosu yönetir. Birbirlerinden çok uzak oldukları, hatta hiç karşılaşmadıkları halde başka insanların hayatı üstünden bir ego oyunu oynarlar.
Galip komutanın, rakibine uzaktan, “Seni yendim ey bilmem kim!” demesi bundandır.
(...)
Olgunluk, bilgelik, egoyu denetim altına almak demektir. Bazı insanların sözleri, hatta yazıları buram buram ego kokar. O kişi sürekli savunma halindedir. Hangi konudan söz açılsa, “ben” diye düşünür ve cevap verir.
O gizli ve derin egosunu zaman zaman gözlerinde, sesinde, kelimelerinde görebilirsiniz.
Bu tip insanlar egonun en zavallı köleleri arasında sayılır ve ömür boyu huzur bulamazlar.
Egoyu öldüren tek şey aşktır.
Gerçek, derin, tutkulu, özverili, canını verecek, kendi kimliğini silip eritecek, yok edecek kadar büyük bir aşk. Böyle bir esrimenin karşısında ego yaşayamaz, insan üzerindeki egemenliğini sürdüremez. Yenilmeye mahkûmdur. Kendi varlığını başka bir varlık içinde eritmek isteyen kişi çok güçlüdür. Yenen değil yenilen olmak ister; kazanan değil kaybeden, bencillik değil fedakârlık yapan olmaya çalışır.
Çünkü ego onun efendisi değildir artık.
Adına aşk denilen yeni bir efendisi vardır.
Teşekkürler Zülfü Livaneli...