Deniz Baykal’ın onuncu kez genel başkanlığa seçilmesi sürpriz değil.
CHP için asıl önemli olan yerel seçimler olacak.
Hep söyledim.
2002 öncesinde yeni kurulmuş bir parti olan AKP’nin tek başına iktidara gelmesi tesadüf değildi. Bu Refah Partisi’nin 1994’ten itibaren yerel seçimlerde gösterdiği başarının bir sonucuydu.
Refah hareketi yerel siyaset aracılığıyla genel siyaseti finanse etti.
Partinin kapatılması sonrasında kurulan AKP için de 2004’teki belediye seçimleri ayrı bir önem taşıdı.
Tek başına ikinci defa iktidar olmanın ardındaki gerçeği hiç başka yerde aramamak gerekir.
O yüzden...
CHP’den yeni bir çıkış, yeni bir kadro hareketi bekleyenlerin gözü 2009 Mart’ına çevrilmelidir.
Deniz Baykal’ın da, genel merkez yönetiminin de başarı kriteri bu süreçle ortaya çıkacaktır.
Gelecek yıl nisan ayında Türk siyasetinin geleceğiyle ilgili daha net ve gerçekçi yorumlar yapmak mümkün olacak.
AKP’li milletvekillerinin dile getirdiği rahatsızlıklar giderek partinin üst yönetiminde de konuşulmaya başlandı.
Bu kaçınılmazdı.
Meclis’te büyük grupları yönetmek tarih boyunca zor olmuştur.
AKP’nin iktidara geliş mesajlarıyla bugünü arasında çok büyük farklar vardır.
Merkeze oturma, toplumun genelini kucaklama beklentileri zaman içinde kaybolmuştur.
Başlangıçta liberal politikalar, Avrupa Birliği süreci nedeniyle AKP’nin yanında olan kitleler, gruplar da desteğini yavaş yavaş çekmeye başlamıştır.
En başa döneyim...
Kapatma davasının sonucu ne olursa olsun; Türkiye’nin geleceği için CHP’ye büyük görev düşmektedir.
Oy vermeyenler de biliyor ki, Türkiye’de bir demokrasiden söz ediliyorsa bunun ana gövdesi CHP’dir.
Deniz Baykal bir kez daha liderliğe seçilmiştir.
Öyle ya da böyle üç yıl daha görev yapacaktır.
Baykal’ın yerel seçimlere çok farklı bir kadroyla hazırlanması ve toplumun beklentilerine uygun adaylarla kamuoyunun karşısına çıkmalıdır.
Aksi halde olağanüstü kurultay kaçınılmaz olacaktır.
Yine son dakika adayları mı?
Peki şimdi ne olacak?
Seçime aylar kala hangi ilde, ilçede kimi aday gösterileceğini bir genel merkez faksıyla mı öğreneceğiz?
Genel başkanlar teşkilatı kırmamak, üzmemek için son dakikaya kadar beklemeyi tercih edebilirler.
Doğru mu?
İzmir gibi, İstanbul gibi bir kenti beş yıl boyunca yönetecek kişiyi tanımak, geçmişini öğrenmek, yapacaklarını işitmek için 60-70 günlük bir süreyi yeterli görmüyorum.
Adaylar hangi programa katılacak, nerelerde konuşma yapacak, halkla temas kuracak...
Bunu kimse düşünmüyor.
Daha doğrusu kimsenin işine gelmiyor.
Bir vatandaş olarak, bir seçmen olarak adayların hayallerini merak ediyorum.
Düşündükleri projeleri hangi kaynaklarla yapabileceklerini bilmek istiyorum.
Ve beni ikna etmelerini bekliyorum.
Bu isteklerim yersiz mi?
Sanmıyorum...
Bütün gelişmiş batı demokrasilerinde böyledir.
Adaylara da, bizlere de zaman tanımak zorundayız.
O yüzden yaz ortası yerel seçimlerde boy gösterecek adayların ortaya çıkması gerekir.