Cumartesi günü Başbakan’ı büyük bir dikkatle izledim. Hem açılışlarda hem aday tanıtımında hem de İzmir Kalkınma Ajansı’nın toplantısında... İzmir ile ilgili doğru değerlendirmeler yaptı; kentin Türk ekonomisi ve demokrasisi için neden önemli olduğunu doğru örneklerle ortaya koydu.
Elbette iktidar partisi olarak iddialı olacak, elbette yerel seçimleri kazanmak için adeta bir seferberlik ilan edecek. Bütün bunları normal karşılıyorum. Başbakan Erdoğan, İzmir’de son altı yılda yapılanları saydı. 4 bin 600 derslik... Okullara 26 bin 800 bilgisayar... Kente 18 lise, 35 Anadolu lisesi, 1 fen lisesi ve 95 meslek lisesi... 2 milyon 89 bin öğrenciye 29 milyon 118 bin adet ücretsiz ders kitabı... Sağlık alanında 380 milyon TL’lik yatırım... 405 yatak kapasiteli 5 hastane ve 6 ek bina... 2003 2009 arası, son altı yılda...
* * *
Başbakan Erdoğan’ın da yanıldığı nokta işte burada başlıyor. Tıpkı bundan önce diğer hükümetlere de başbakanlık yapmış siyasetçiler gibi... İzmir’e bunlar yapılmış da, bunun karşılığında İzmir neler vermiş. Ne katkı koymuş da, geriye ne almış.
Türk ekonomisinin kalkınmasında ne üretmiş ama hangi destekleri almış. Bugüne kadar sanayide, ticarette, teknolojide, hizmet sektöründe ilklere imza atmış da, hangi alanlarda kolaylıklar sağlanmış. İşte bu ayrıntılara girdiğimizde İzmir’e büyük bir haksızlık yapıldığını görüyoruz.
Bu süreç AKP hükümetinde de yaşandı. Kimse aksini iddia etmesin.
* * *
Evet...
Yarım kalan bazı projeler sonlandırıldı. Örneğin çevre yolu bitirildi ancak yolun büyük ve zor olan tünel kısmı bitirilmek üzereydi. Adliye Sarayı’nın yüzde 70’i inşa edilmişti. Altı yıllık iktidar döneminde hangi parti olursa olsun bu yatırımları tamamlayacaktı. Başbakan her İzmir’e geldiğinde metroyu, UNIVERSIADE’ı hatırlatıyor. İzmir metrosunun İstanbul’dan da, Ankara’dan farklı olduğunu söylemeliyiz. İzmir’de metronun bir kısmı yeraltında olurken, diğer ve büyük bir kısmı da metro standardına çıkarılmış hafif raylı sistem özelliği taşıyor.
Yani merkezden Aliağa’ya, Menderes’e kadar uzanan bir raylı sistemden bahsediyoruz.
O yüzden Büyükşehir ile Devlet Demir Yolları’nın birlikte hareket etmesi çok anlamlı bir ortaklığa dönüşmüştür. Asıl önemli olan bu işbirliğinin diğer kentlere de örnek olmasıdır.
Aynı şey UNIVERSIADE için de geçerlidir. Dünyadaki bütün uluslararası organizasyonlar yerel yönetim ve devlet işbirliğiyle yapılıyor. Büyük maliyetler gerektiren bu projelere belediyelerin yüzde yüz katkı sağlamasını bekleyemezsiniz. Eğer EXPO’u alabilmiş olsaydık da, aynı şeyler geçerli olacaktı.
Genel kabul bu yöndedir. Daha önce bu projeleri gerçekleştiren bütün ülkeler ve şehirler böyle çalışmıştır. O yüzden hükümetlerin bu desteği doğal karşılanmalıdır.
* * *
Gerçek olan şudur.
Başbakan’n mesajlarından da anlaşıldığı gibi seçimlerde dikkatler İzmir’e olacaktır.
Erdoğan’n “Bekleyip eğer ‘Bu potansiyel kendi kendine açığa çıksın’derseniz olmaz. Ama yıllarca bu böyle oldu. Bu potansiyeli sadece özel sektörle, girişimcilerle açığa çıkarmak da mümkün değil. Her türlü engele, engellemeye rağmen işadamları İzmir’i bu noktaya taşıdılar ama bir noktadan sonra bu da yetmiyor. Bu anlayışla hükümet olarak hareket ettik. Biz potansiyeli belirleyelim, altyapıyı üst yapıyı inşa edelim, işadamlarının sorunlarını çözelim, İzmir’i dünyaya tanıtalım. Özel sektör de bu yol üzerinde yürüsün istedik” sözlerini çok doğru buluyorum.
Ama seçim sonuçları nasıl olursa olsun bu sözünü de tutmasını bekliyoruz.