Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

GEÇTİĞİMİZ hafta Ege Üniversitesi’nde yaşanan bir gelişme çok konuşuldu. Hastanenin Organ Nakli Merkezi’nden Doç. Dr. Murat Kılıç ve ekibi istifa ederek görevlerinden ayrıldılar.
İstifalarla birlikte nakiller bir süreliğine durmuş oldu.
Hatırlayacaksınız; bundan birkaç yıl önce de benzer bir durum yaşanmıştı.
Ege Üniversitesi’nde karaciğer nakillerini 1994’te Prof. Dr. Yaman Tokat başlatmıştı.
Tokat ve ekibi gerçekten büyük başarılar elde etti.
Bunu sadece önemli ameliyatlara bağlamıyorum.
Toplumun organ bağışı ve nakli konusunda bilinçlenmesinde de Ege Üniversitesi’nin çok önemli bir rolü oldu.
Bu performans kısa sürede üniversiteyi bir numara yaptı.
Hatta Avrupa’da bile en çok konuşulan merkezlerden biri haline geldi.
Prof. Yaman Tokat, 2004 yılında radikal bir karar aldı, üniversitedeki görevinden ayrıldı ve İstanbul’a gitti.
Florance Nightingale Hastanesi’ne giderken yanına Prof. Dr. Yıldıray Yüzer‘i de beraberinde götürdü.
Bu ayrılık herkesi başlangıçta korkuttu.
Başarılı ekibin ayrılması Ege Üniversitesi’ni zaafiyete sokacağı düşünüldü.
Ama öyle olmadı.
Doç. Dr. Murat Kılıç bayrağı devraldı.
Doç. Dr. Murat Zeytunlu ve Plastik Cerrah Prof. Dr. Mehmet Alper ile birlikte aynı performansla üniversitenin adını sıkça duyurmaya devam ettiler.
Kurumların ne kadar önemli olduğu, sistemin çalıştığını kanıtladılar.
* * *
Beş yıl sonra yaşanan ikinci istifalar zinciri de yine böyle yorumlanıyor.
Doç. Dr. Murat Kılıç‘la bu gelişmeleri konuştum.
Kılıç, yaşananları şöyle anlatıyor.
“Ayrılık kararımızın en önemli nedeni kariyerimizle ilgilidir. Bu konuda Sayın Rektörümüzün de yapabileceği bir şey yoktu. YÖK’te kadrolar bekliyor, yeni kontenjanlar açılmıyor. Bu da üniversitelerde kadro sorunları yaratıyor. Ege Üniversitesi önemli bir kurumdur ve organ nakli konusunda çok başarılı çalışmalara imza atmıştır. Bizden sonra nakiller devam edecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın...”
Nitekim Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor‘un açıklamalı da benzer yönde.
Bor, “Biz kendi içimizden genç arkadaşlarımızın başka kurumlara gidip transplantasyonu yaygınlaştırmasını memnuniyetle karşılarız” dedi ve Doç. Dr. Murat Kılıç‘tan sonra yetkiyi Prof. Dr. Ahmet Çoker‘in alacağını açıkladı.
* * *
Doç. Dr. Murat Kılıç ve ekibinin yeni adresleri Kent Hastanesi...
Prof. Yaman Tokat görevinden ayrılıp İstanbul’a gittiğinde İzmir’de özel sektör yatırımları bugünkü boyutlarda değildi.
O zaman bu ayrılığa bütün İzmir çok üzülmüştü.
Kılıç ve arkadaşlarının kariyerleriyle ilgili yaşadıkları sıkıntıyı aşmak bugünün koşullarında pek mümkün değildi.
Kent’e gidiş bir transfer değil; önce bunu böyle yorumlamak gerekir.
Bu ekibin de İstanbul’a gitmekten başka bir yolu kalmayabilirdi.
Özel hastanelerimizin çoğalması beyin göçünü önleyen önemli bir faktör olmuştur.
Kent Hastanesi bundan bir süre önce de böbrek nakil ameliyatlarına başlamıştı.
Sosyal güvencesi olan vatandaşların canlı vericili organ nakli operasyonları için hastanelere ödenecek ücreti artıran Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kararının ardından, Kent Hastanesi yönetimi de hastalardan herhangi bir fark ücreti almayacağını açıklamıştı.
Kent Hastanesi Genel Müdürü Dr. Ruşen Yıldırım, bu gelişmelerin ardından iyi yetişmiş, Türkiye’de isim yapmış bu ekibe de kapılarını açtıklarını söylüyor.
Şimdi sıra böbrekten sonra karaciğer nakilleriyle ilgili izinlerde...
Prosedür devam ediyor.
* * *
Her zaman yazıyorum.
İzmir sağlık turizminde önemli bir merkez olabilir. EXPO’daki konu başlığımızın sağlık olmasının önemli bir nedeni vardı.
İzmir’in potansiyeli, yetişmiş insan gücü ve şartları bizi sağlıkta Avrupa’nın en iyi kentlerinden biri haline getirebilir.
Beyin göçünü önlemek hatta tersine çevirmek bu işin en önemli ayrıntılarından bir tanesi...
Ege Üniversitesi’ndeki son gelişmeyi de böyle yorumluyorum.
Ve diyorum ki...
Üniversite ve özel sektör hastanelerimizle İzmir daha iyisini yapacaktır.