HÜRRİYET Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, iki ay önce, “Başbakan salona nasıl girer” başlıklı bir yazı yazmıştı.
O yazıdan bir özet yapmak istiyorum önce...
“Gelişmiş bir demokrasi kültürüyle henüz olgunluğa erememiş şarkvari bir demokrasi kültürünün farkı, bir başbakanın salona girişinde kendini gösteriyor. Merkel, başka bir toplantıya da katıldığı için, ödül töreni başladıktan sonra salona girdi.
Türkiye’de bir başbakanın salona girdiğini nereden anlarsınız? Bir kamera ve fotoğrafçı telaşı başlar. Bu telaş, yavaş yavaş çığ haline gelir ve sonunda, geçiş yolunun kenarında oturanların üzerine yıkılır. İkinci dalga ise koruma ordusuyla gelir.
Merkel’in salona girişini hiçbirimiz fark etmedik. Çünkü yanında bir danışmanı, özel kalem müdürü ve bir korumasından başka kimse yoktu.
Alman Başbakanı ön sıraya geldi ve Dr. Burda, Aydın Bey ve Daimler’in patronunun elini sıkıp yerine oturdu. Törenden sonra bir üst kattaki açık büfeye geçtik.
Salonun bir bölümü, özel kişilere ayrılmıştı. Merkel’in orada kalışı 15 dakika olarak planlanmıştı.
Ancak bir saatten fazla kaldı. Elindeki şarap kadehiyle bizlerle uzun süre, son derece samimi ve rahat şekilde sohbet etti, şakalar yaptı. Orada da koruma terörü yoktu.
Merkel’in davranışları hepimizin dikkatini çekti. İster kadın, ister erkek, yanına kim gelirse gelsin, mutlaka ayağa kalkıp elini sıkıyor.
Ayrılmak için yanına gelen herkese de aynı şeyi yapıyor.
Gece saat 22.00’yi geçerken Başbakan Merkel de kalktı. Hepimizin teker teker elini sıktı ve aynı sempatiklikle ayrıldı.
Büyük salonu baştan sona geçerken ve merdivenleri inerken onu takip ettim.
Kalabalık yarılmıyordu bile. Merkel, geldiği gibi sessizce ve salonda açık büfede yemeğini yiyen insanlar farkına bile varmadan ayrıldı...”
* * *
Vaktim oldukça toplantılara katılıyorum.
Oda, dernek, kurum ayrımı yapmadan...
Biliyorum; haber oralarda...
Vatandaşın nabzı o salonlarda atıyor.
Türkiye’nin, kentin gündemi buralarda belirleniyor.
Gelin görün ki; işin içine protokol girince, bakanlar, milletvekilleri salonda olunca ortamda daha farklı bir hal alıyor.
Hele hele cumhurbaşkanı, başbakan da konuklar arasında olunca ne gündem kalıyor, ne de işlenecek konu...
Ertuğrul Özkök’ün yazısını saklayıp arşivime almıştım.
Zaman zaman hatırlatmakta da fayda var.
Şarkvari demokrasi kültüründen hızla uzaklaşmamız gerekiyor.
Olgunlaşmış demokrasilerde olduğu gibi hareket etmeliyiz artık...
İşte Merkel’in duruşu bir örnek...
* * *
Bilemiyorum belki başbakana, bakanlara kalsa durum daha farklı olabilir.
Bu yerleşmiş düzeni, tersine çevirmenin vakti gelmedi mi sizce?
Elimize bir kamera alsak ve salona girişleri öncesindeki bu telaşı kendilerine göstersek acaba bir şeyler değişir mi?
Siyasiler bu fotoğrafın farkındalar mı?
Bildiğim tek şey bu alışkanlıkların değişmesi gerektiği...
Geçen hafta katıldığım İzmir’deki bir toplantıda bakan gelecek diye korumalar, özel kalem müdürleri, protokol sorumluları, bir sürü danışman kadrosu önce bir fırtına estirdiler.
Salonu dolduranların bütün dikkati dağıldı, herkes, “Bakan ne zaman gelecek?” diye birbirine sormaya başladı.
Toplantı geç başladı, geç bitti.
Bildiğiniz, sık sık rastladığınız durumlar işte...
Sizi bilemem ama ben bitmeyen bu protokol gösterilerinden artık sıkıldım.