Dikran Masis’in bana yolladığı şu mesajı dikkatlice okumanızı rica ediyorum.
Masis, gerçek bir İzmir daha doğrusu Ege aşığıdır.
O yüzden her cümlesinin İzmir’in daha iyiye gitmesi için kullandığından yüzde yüz eminim.
İşte Masis’in yorumu...
* * *
”Tenkit” kelimesinin İngilizce karşılığı “criticism” dir. Bu kelime iyiye de kötüye de yorumlanır İngilizcede. Halbuki bizde tenkit genelde hep kötüye yorumlanır.
O yüzden sizden ricam benim İzmir ile ilgili tenkitlerimi lütfen “yapıcı” ve iyiye yorumlayın.
Çünkü hiçbir İstanbullu İzmir’i benim kadar sevemez. 30 sene önceki Efes Oteli hatıralarımı size anlatsam kitap yazarsınız.
Türkiye’nin bence tereddütsüz en güzel yöresi ve en güzel insanları sizlersiniz. Realist olalım...
İzmir’deki medeni insanları, espri anlayışını, huzurlu ortamı, sükuneti bir tek Avrupa’da Selanik’te bulursunuz. O kadar benzer yönleriniz var ki.
Gazetelerde okuyoruz. İzmir’e kimlikler biçiliyor. Dere yatağında akar. İzmir’in ne olacağı bellidir.
İzmir Türkiye’nin en modern turizm, eğlence, tatil ve kültür merkezi olacak. Siz hizmet sektörü ile kalkınacaksınız. Bu da bence en akıllıca ve en kazançlı sektör.
Çünkü elinizdeki varlıklar buna çok müsait.
Bir gece Selanik meydanındaki cafe ve pastanelerin cirosunu hesap ettim. Takriben 600.000 euro civarında. Marbella’da meydanda oturamıyorsun bile. Barcelona marinadaki lokantalarda her akşam 17 bin kişi yemek yiyormuş.
Hizmet sektörünün öneminden hareket eder isek burada en önemli faktör yatırımların ve yerel hizmetlerin kalitesidir.
Bunun için de İzmir’in geleceğe hazırlanması ve vitrinini yenilemesi gerekir. Türkiye’nin en güzel gecekondularının İzmir’de olduğunu unutmayalım.
Gelelim sevgili dostum Kemal Zorlu’nun güzel çukuruna. O bile sonunda havlu attı.
Birinci kordondaki o ayaklar Allah bilir daha kaç sene öyle kalacak. Size bir İstanbullu gözüyle bir liste gönderebilirim.
Sorarım size yatımcı ne ister?
Dürüst yatırımcı önce tabii ki para kazanmak ister. Ama onun kadar da önemli, devletinden küçük bir sırt sıvazlama bekler. Moral bekler.
Hiç kimse devleti ile kavga etmeyi sevmez.
Üç yıl Foça’da arazi arattım. Foça ve Yeni Foça belediye başkanlarına gittim. “Dövecekseniz yatırım yapmayacağım” dedim. Bana ne dediler biliyor musunuz?
“Biz sizi biliyoruz, yasalar çerçevesinde buyurun yapın.”
İşte biz bu moralle Foça’daki en büyük yatırımı bitirdik. 170 kişiye yedi ay iş ve aş verdik. Belediye ve Jandarma gözetiminde yasalara uyarak huzur içinde çalıştık. İnanın bana şu anda Foça’da üç tane büyük proje görüşüyoruz. Şimdi soruyorum kim kazandı? Ben mi, Foça mı? Ben ölünce buraları beraber mi götüreceğim?
Çok sevdiğim ve önemsediğim, hak ettiği yerde olmadığı için üzüldüğüm İzmir’le ilgili kısacık düşüncelerimi ve hissiyatımı paylaşmak istedim.
* * *
Bu sözlere şöyle ilave edebilirim.
Dikran Masis gibi düşünen Türkiye’de birçok kişi var. Hatta uluslararası büyük şirketlerin yöneticileri İzmir’e geldiklerinde benzer sözleri söylüyorlar. Önemli olan geleceğin İzmir’ini ortak bir akılla planlamak ve kentin vizyonunu hep birlikte belirlemek. Her zaman söylüyorum.
Başka bir İzmir yok...