Milliyet yazarı Reşat Kutucular, şu notları yazarak yakın dostlarına yolladı ve bu yorumlara katkı istedi. Kutucular neler yazmıştı.
ABD bile her şeyi kurgulayamaz, kontrolü kaybedebilir, çaresiz kalabilir.
Piyasalar panikliyorsa nedeni vardır, ciddiye alınmalıdır. (Lehman’ın batışı piyasa oyuncuları tarafından aylar önce öngörülmüştü.)
Dünya üzerinde batmayacak şirket yoktur.
Borsa değerleri tamamen itibaridir. (Bakınız AIG’nin bir yılda 200 milyar dolardan 7 milyar dolara aslında sıfıra inişi.)
Piyasa oyuncuları da etten kemikten yapılmıştır. Bile bile yalan söyleyebilirler. (Bear Stearns’den sonra ABD’de kötünün geride kaldığını söyleyenler vardı.)
Kötümserlerin öngörüleri az ama öz tutar.
“Ben söylemiştim ama...” diyenlerin doğru pozisyon alarak köşeyi dönmüş olmaları gerekir ama öyle olmaz nedense...
Ucuz hisse senedi cazip değil, tehlikelidir.
Bugünün dünyasında kimin eli kimin cebinde belli değildir.
İletişim çağında kriz dinamikleri farklı seyredebilir, bazen gereğinden fazla gürültü çıkabilir, tepkiler aşırıya kaçabilir.
Küresel iyilikleri yaşayanlar, küresel kötülüklerden zor kaçarlar.
Dipler en kara günlere denk gelir.
* * *
Hepsi birbirinden önemli saptamalar...
Piyasaların tansiyonu ABD hükümetinin aldığı radikal kararlar sayesinde biraz düştü.
ABD milyarlarca dolarlık özel fonlar kurarak finans kurumlarının zararlarını garanti edeceğini duyurdu.
Ama Kutucular’ın yazdıkları her zaman dilimi için geçerli.
Dünya farklı bir dönemden geçiyor.
Gerçekten de yıkılmaz denilen kaleler, artık sığınılacak yerler olmaktan çıkmış durumdalar...
“Her şey bitti”, “Dibi bulduk” diyenler yeni bir dalga halinde neler söyleyeceklerini çok merak ediyorum. O yüzden Reşat Kutucular’ın dikkat çektiği bu dipnotların hiçbir zaman akıllardan çıkarılmaması gerektiğini düşünüyorum.
AKP Derviş’e dua etsin
Dünya piyasalarında yaşanan kriz size bir şeyler hatırlatıyor mu? 2001’de yaşadıklarımızın bir benzeri değil mi? Karbon kağıdı koymuş gibi aynı sanki...
O günleri hatırlayın...
Her gün yeni bir bankaya el konduğu haberi geliyordu. Piyasadaki güven problemi öylesine artmıştı ki, döviz çıldırmış, faizler binleri aşmıştı. Koalisyon hükümeti ne yapacağını şaşırmıştı. Bir kurtarıcı aranıyordu. Kemal Derviş ismi önce Merkez Bankası Başkanlığı için geçti, ardından ekonomiden sorumlu bakan yapıldı. Derviş krizleri yönetmiş deneyimli bir kişiydi.
Radikal ve yapısal tedbirler alınmasını sağladı.
Ekonomi düzlüğe çıktı ama faturayı ödeyen yine koalisyon hükümeti oldu. Çünkü MHP lideri Devlet Bahçeli, “Bizi saf dışı bırakıp koalisyona DYP’yi alacaklar” diye endişeye kapılıp, Türkiye’yi gereksiz bir erken genel seçime sürükledi. Sonuçta piyasaların yaptığı konsolidasyonu halk siyasiler için de yaptı. Koalisyon partilerinin tamamı baraj altında kaldı. Hükümete sokulmak istenen DYP de...
AKP işte böyle bir kriz sonrasında geldi. Bir başka deyişle, AKP hazıra kondu.
Bugün, “Türkiye krizden etkilenmez” diyen AKP hükümeti, yatsın kalksın Kemal Derviş’e dua etsin. Eğer krizin etkileri Türkiye’de sınırlı kaldıysa bunun asıl nedeni AKP değil, Derviş dönemindeki yapısal değişikliklerdir.