‹ZMİR’İN eski bakanlarından Işın Çelebi’nin önerilerine çok sayıda mesaj geldi. Hem okurlardan, hem spor otoritelerinden...
Çelebi, Galatasaray’ın Seyrantepe projesinin mimarlarındandı.
İzmir’e de benzer bir modeli öneriyordu. Atatürk Stadı’nın yerine Seyrantepe’deki gibi hasılat ortaklığıyla, otofinansman yöntemiyle kulüplerimize uzun vadeli gelir yaratacak bir projenin yapılmasını öneriyordu.
Bu yazdıklarımın üzerine Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’le Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in “Futbolun dünyadaki önemi ve ülke tanıtımındaki yeri” konulu panel de denk gelince çok sayıda kişiyle konuşma imkanımız oldu. Hemen herkes İzmir sporu için artık yeni şeyler söylemenin zamanı geldiğini ifade ediyordu.
* * *
Sevindiğim ve beni ümitlendiren ayrıntı ise genel görüşün sporun artık spor olmadığının algılanmış olmasıydı.
Fatih Terim, Porto’yu örnek gösterdi. Çok da iyi yaptı.
UEFA ve Şampiyonlar Ligi kupalarını müzesine kaldıran Porto’yu, artık yüz binler ziyaret ediyor.
Mahmut Özgener, Porto’nun ardından Napoli’yi örnek gösterdi.
Napoli’nin tarihine de baktığımızda uluslararası karşılaşmalarda elde ettikleri başarıları görüyorsunuz.
Bazen spor, bazen sanat hiç de tahmin edilemeyen etkiler bırakabiliyor.
Napoli belki eski günlerini arar durumda ama o günlerin getirdiği tanıtım fırsatlarıyla kent hala Avrupa’nın en fazla ziyaret edilen şehirleri arasında bulunuyor.
* * *
İzmir Gücü Spor Vakfı Başkanı Levent Ürkmez ile de konuştuk.
Ürkmez’in geçmişte yaptığı konuşmaları üst üste koyup yeniden okuyun...
Göreceksiniz ki; İZVAK Başkanı olarak çok önceden bu konuları gündeme taşıyarak üzerine düşeni yapmış.
Kentin dinamikleri o günlerde buna cevap verememiş olabilir ama ben inatla bazı projelerin hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Nitekim Levent Ürkmez, Işın Çelebi’nin bu önerisini masaya yatıracaklarını ve en kısa sürede bir hareket planı hazırlayacaklarını söylüyor.
İzmir’in geleceğiyle ilgili yapılan birçok toplantıda benzer sonuçlar çıkıyor.
Kente nasıl bir kimlik biçerseniz biçin; spor bu maddelerin tam ortasında oturuyor.
Sporun tanıtım gücünü Türkiye çok geç farkına vardı.
Barselona, Madrid, Napoli, Milano, Porto gibi kentler bu fırsatları değerlendirerek öne çıkmayı başardılar.
* * *
İzmir bunları yapamaz mı? Bence yapabilir...
Bu kentte bu potansiyel fazlasıyla var.
Ama kabul etmek gerekir ki; sporda başarı için da bazı kaynaklara ihtiyaç var. Hem maddi, hem manevi...
Mahmut Özgener panelde çok güzel özetledi.
“Almanya şu anda Avrupa’nın en fazla ilgi çeken ve en fazla gelir sahibi olan ligi. Bundesliga’da seyirci ortalaması 37 bin civarında. Bunun nedeni Alman kulüplerinin statlarını yenilemesi oldu...”
Evet... Statlar artık sadece maça gidilen yerler değil. Aileler, gençler maç günleri vakitlerini orada geçiriyorlar. Konseptleri değişmiş bu yeni statlar insanlara yeni yaşam alışkanlıkları sunuyorlar. Bunun tersi bir örnek de mevcut...
90’larda statlarını yenileyen İtalya’da seyirci sayısı düşüyor. Bugün 23 bin ortalamayla maçlar oynanıyor.
Ben İzmir’de de fiziki ortamın iyileşmesiyle yeni bir seyirci kitlesinin ortaya çıkacağını düşünüyorum.
* * *
Ya İzmir’de...
Geçen gün Karşıyaka, Altay maçlarında 6 binli seyircileri gördüğümüz için sevindiğimizi yazmıştım. Gerçek bu...
Fenerbahçe son yıllarda gelirlerini nasıl artırdı. Stadıyla... Galatasaray’ın Seyrantepe’den sonraki çıkışını hep birlikte göreceğiz.
Atatürk Stadı’yla gurur duyuyoruz. Akdeniz oyunlarını burada yaptık, UNIVERSIADE’ı gerçekleştirdik.
Peki Atatürk’te keyifli bir maç seyri yaşıyor musunuz?
Benim cevabım hayır...
Benim gibi Atatürk Stadı’nda oynamış, Atatürk Stadı’nda maç yönetmiş Fatih Terim de aynı şekilde düşünüyor. Terim, Atatürk’te arzu ettikleri motivasyonu sağlayamadıklarını söylüyor.
Gelin bu konuları tartışmaya açalım.
İzmir’in geleceğine farklı gözlerle bakalım.
Ve bu tartışmaların içine herkesi dahil edelim.
Üçüncü gözleri eklemeyi unutmayalım.
Dünyadaki modelleri inceleyelim, buraya en doğrusunu uygulayalım.