Böyledir...İktidar bir süre sonra yorulur.
Yoruldukça yalpalamaya başlar.
Yanlışlar, yeni yanlışları getirir.
İletişim kopar.
Ne söyleseniz kabul edilmez.
Ne yapsanız yeterli görülmez.
Eleştiri nankörlük olarak algılanır.
Her sözün bir cevabı...
Her isteğin bir savunması...
Türkiye’de hükümetler böyledir.
İktidara gelişleriyle gidişleri arasında dağlar kadar fark vardır.
Benzer bir süreci AKP iktidarında yaşıyoruz.
Verilen sözler unutuluyor.
Kapatma davasının AKP’nin lehine gelişmiş olmasına rağmen partinin ve yöneticilerinin öfkesi dinmiyor.
Siyahla beyaz gibi...
“Ya bendensin...” deniyor, ya da “Değilsin...”
Biz hep anlatmaya çalışıyoruz.
* * *
Başbakan her Türk vatandaşının Başbakanı değil mi?
Bu ülkenin bakanları, bürokratları 70 milyona hizmet etmek için bu görevlere gelmedi mi?
AKP’nin yöneticilerine bunları söylediğimizde kızıyorlar.
Türkiye kısır çekişmeleri geçmişte yaşadı; bırakın işimize gücümüze bakalım, demokrasimizi olgunlaştıralım, Avrupa Birliği hedefimizden sapmayalım, çocuklarımızı dünya insanı yapmak için uğraşalım.
Bu söylediklerimizde bir yanlışlık var mı?
Hele hele dünya ekonomik krizle boğuşurken ve uzantıları kaçınılmaz bir şekilde Türkiye’ye gelirken biz aylarca neyle uğraştık?
Türban yasasıyla, YÖK Başkanı’yla...
Yüzde 47, AKP’ye daha fazla sorumluluk yüklememiş miydi?
Siyasetin merkezine oturup; ekonominin yapısal değişimini yapmak ve Avrupa Birliği sürecini hızlandırmak yerine yapılan icraatları savunmak mümkün müdür?
* * *
Bence değil...
Anadolu’yu dolaşın; insanlarımızın sıkıntıları büyüyor.
Çiftçimizin, köylümüzün dayanacak gücü kaldı mı?
Gezin Kemeraltı’nı, Kızlarağası’nı... Yüzü gülen var mı?
Esnaf bağırıyor, duyan yok...
Gidelim Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’ne... Ve diğerlerine...
Tekstil diye bir şey kaldı mı? Türkiye’nin lokomotif sektörünün ne hale geldiğini gözlerinizle görün.
Bir gazete ilanı verin.
“Yemek + sigorta...” deyin sigorta... Sadece kendini ve ailesini güvence altına alabilmek için asgari ücrette çalışmaya razı kaç bin kişi müracaat edecek kimbilir?
Peki ne yapacağız?
Gerçek gündemimize döneceğiz.
Demokraside istikrar, ekonomide istikrar...
Başka yolu yok.
Geri kalanını halkımız halleder.
Geçmişte olduğu gibi gelecekte de halkımız en doğru kararı verecektir.