Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BEKLENEN oldu.
Hüseyin Çapkın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gitti.
Bence geç yapılmış bir atama...
Başarılı insanlar ödüllendirilmeli, teşvik edilmeli ve alkışlanmalı...
Çapkın, İzmir’de başarılı oldu. Daha da önemlisi İzmirliler de Çapkın’a büyük destek verdi ve sempatiyle yaklaştı.
Her zaman böyle bir diyalog olmaz. Emniyet vatandaş ilişkileri adına da bu dönemi bir kenara yazmak gerekir. Polis, halka yaklaşırken saygı gösterdi; karşılığında saygı gördü.
Polis, vatandaşa sevgiyle yaklaştı; karşılığında sempati buldu.
Türkiye’nin son yaşadıkları göz önüne alındığında bu saydığım detaylar çok önemlidir.
Evet...
Hırsızlık, gasp olayları azalmıştır; istatistikler Çapkın‘ın başarısını kanıtlamıştır.
Hepsi doğrudur.
Bunlar olması gerekenlerdir.
Benim için asıl önemli olan kentle emniyet teşkilatının kurduğu bu ilişkidir.
Hüseyin Çapkın‘ın İstanbul’da da aynı performansı göstereceğine yüzde yüz inanıyorum.
Dediğim gibi...
İnsanlar hangi kurumda çalışırsa çalışsınlar; ödüllendirilmelidir.
Bunu da zamanında, onurlandırarak ve takdir ederek yapılmalıdır.
Bir emniyet müdürünün, bir valinin görevini zirvede tamamlaması en doğal hakkıdır.
Hak etmiş olanların hakkını teslim etmek gerekir.


Kocaoğlu’na düşen  bu toplantıları sık yapmaktır
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Kentteki işporta ve işgallerin üzerine kararlılıkla gideceğiz sokağa teslim olmayacağız” diyor.
Çok doğru...
Belediye başkanları kararlı olmalı.
Hem büyükşehir, hem de ilçe belediyeler...
Çünkü bu zincir güçlü ve birbirine bağlı olmalı. Aksi halde Kemeraltı’nın sorunun çözersiniz ama problemi başka yere transfer edersiniz.
Nitekim öyle de oldu.
Ben Karşıyaka tarafında oturuyorum.
Hatay bölgesinde oturan gazetedeki arkadaşlarım anlattılar.  Hatay Caddesi’nde son dönemde işportacıların sayısında büyük bir artış yaşanmış. Demek ki; son denetimlerden sonra Kemeraltı’nda iş yapamayanlar çareyi Hatay’a gitmekte bulmuş.
İşporta gibi önemli sorunların çözümünde toplu hareket etmek gerekir.
Yani sadece Büyükşehir Belediyesi ile Konak’ın ya da Karşıyaka’nın çabasını yeterli görmemek gerekir.
Topyekün bir mücadeleyi konuşuyor olmalıyız.  Önceki gün böyle bir toplantı yapıldı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, tül ilçelerin belediye başkanlarını ve ilgili odaların başkanlarıyla bir araya geldi.
Keşke bu toplantılar çok daha önce yapılsaydı. Çünkü İzmir büyük bir metropol, o yüzden sorunları da mega büyüklükte...
Avrupa’nın birçok başkentinin ve önemli şehirlerinin nüfusu 1.5 milyonun altında...
İzmir dört milyona gidiyor.
Böyle olunca da sorunları çözmek giderek zorlaşıyor. Öncelikle kararlılık gerekiyor ardından da ortak akıl...  Kemeraltı’ndaki işportayı Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan‘ın problemi olarak görürsek hata yapmış oluruz.
Bu tüm İzmir’in sorunudur.
Bugün şu bölgeyi çözersiniz yarın başka bir yerden sorun patlak verir. Bütün bunları yaparken de Emniyet’i ve Valiliği yok saymamalıyız.
Özetle topyekün bir mücadele için her kurumun üzerine düşüne yapması şart.
*   *   *
İşporta haksız bir rekabet yaratıyor. Kesin...
Mağaza kirası vermeyeceksin, vergi vermeyeceksin; kaydın kuydun olmayacak...
Bu büyük bir haksızlık değil de ne?
Türkiye’de zaten hep yasalara uyan insanlar cezalandırılmaz mı?
Öyledir; vergini verirsin; sana verilenden bir fazlasını istemezsin; ama sonunda bir af çıkar yasaları hiçe sayanlar adeta ödüllendirilir.
İşporta bu anlattıklarımın en masumlarından...
Kente bir çeki düzen getirilmesini herkes istiyor. Avrupa’nın gelişmiş hiçbir kentinde böyle bir manzara göremezsiniz.
Bunun için belediye başkanlarının tavizsiz ve sürekli denetimlerle bu konunun üzerine gitmeleri gerekir.
*   *   *
Yine de açıkça konuşmakta fayda görüyorum.
Türkiye’nin bu ekonomik şartlarında, bütün denetimlere rağmen işporta meselesini çözmek kolay değildir.
Zaman alacaktır.
İşsizlik tarihin en yüksek seviyelerindedir.
Ve “İşportayı bırak şunu yap” diyebilecek imkanlarımız da yok.
Kocaoğlu, dün yaptığı gibi kentin önemli konularında benzer toplantıları sık sık yapmalıdır.
İşporta konusu kadar herkesin yol gösterebileceği, çözüm önereceği başka konular da var.
“Ortak akıl” son yıllarda elbette içi boşaltılan bir kavram...
Ben “aklıma ortak ol” u değil, gerçekten bir “ortak akıl” platformunun İzmir’de kurulabileceğini hala söylüyorum.
Israrla da savunuyorum.