Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

19 Şu­bat 2001 gü­nü­nü ha­tır­la­yın. Mil­li Gü­ven­lik Ku­ru­lu top­lan­tı­sın­da pat­lak ve­ren kriz­le ül­ke­den bir gün­de 7.6 mil­yar do­lar­lık dö­viz çık­mış­tı. Re­po fa­iz­le­ri yüz­de 760’a ka­dar çık­mış, bor­sa yüz­de 14.6 düş­müş­tü. Re­po fa­iz­le­ri 21 Şu­bat 2001’de yüz­de 7500’ler­dey­di. Bor­sa yüz­de 18.1 düş­müş, üç gün­lük ka­yıp yüz­de 29.3’ü bul­muş­tu. Dal­ga­lı ku­ra ge­çi­lin­ce, do­lar 689 bin li­ra­dan 964 bin li­ra­ya çık­mış, fa­iz­ler yüz­de 5 bin 200’le­ri gör­müş­tü. 23 Şu­bat’ta kre­di kar­tı fa­iz­le­ri ay­lık yüz­de 60’la­ra çık­mış­tı. Stan­dard and Po­or’s Tür­ki­ye’nin kre­di no­tu­nu dü­şür­müş­tü.
Bu sü­reç için­de Tür­ki­ye’de dün­ya­da ben­ze­ri gö­rül­me­miş bir olay ger­çek­leş­ti; fi­yat­lar kay­bol­du. Aşı­rı yük­sel­me gös­te­ren do­la­rın fi­ya­tı bel­li ol­ma­dı­ğın­dan, kim­se ma­lı­na, hiz­me­ti­ne de­ğer bi­çe­mi­yor­du, alım sa­tım dur­muş­tu.
Bu iş­le­ri dü­zel­te­cek bi­ri­le­ri aran­dı. Üç­lü koa­lis­yon ken­di için­de bu işi çö­ze­me­ye­ce­ği­ni an­la­yın­ca dün­ya­da çok iyi ta­nı­nan ama Tür­ki­ye’de pek bi­lin­me­yen bir is­min ka­pı­sı ça­lın­dı.
O ki­şi Ke­mal Der­viş’ti. Der­viş ön­ce Mer­kez Ban­ka­sı Baş­kan­lı­ğı için dü­şü­nül­müş, ar­dın­dan da Eko­no­mi­den So­rum­lu Dev­let Ba­ka­nı ola­rak 1 Mart 2001’de ka­bi­ne­ye da­hil edil­di.
Der­viş, 14 Ni­san’da “Güç­lü Eko­no­mi­ye Ge­çiş” prog­ra­mı­nı açık­la­dı. 15 Ma­yıs’ta bu prog­ra­mı esas alan Ni­yet Mek­tu­bu, IMF ta­ra­fın­dan ka­bul edi­le­rek 19 mil­yar do­lar­lık kre­di des­te­ği­ni sağ­la­dı.
Prog­ram uya­rın­ca TBMM ola­ğa­nüs­tü bir ça­lış­ma tem­po­su gös­te­re­rek baş­ta Şe­ker Ya­sa­sı, Ener­ji Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu, Mer­kez Ban­ka­sı Ka­nu­nu gi­bi ya­sa­la­rı çı­kar­dı.
Pi­ya­sa­la­rı dü­zen­le­mek ve gün­lük si­ya­set­le eko­no­mi ara­sın­da­ki ba­ğı ko­par­mak ama­cı­nı ta­şı­yan ve Der­viş Ya­sa­la­rı di­ye de ad­lan­dı­rı­lan 21 ye­ni ka­nun yü­rür­lü­ğe gir­di.
Bir­çok ban­ka fo­na dev­re­dil­di.
Fon ban­ka­la­rı­na 20 mil­yar do­lar, ka­mu ban­ka­la­rı­na ise 23 mil­yar do­lar kay­nak ak­ta­rıl­dı.
SSK ve Bağ Kur için ya­sal dü­zen­le­me­ler ya­pıl­dı.
Bu dü­zen­le­me­ler ya­pı­lır­ken ya­zı­lan­la­rı, çi­zi­len­le­ri, söy­le­nen­le­ri dü­şü­nün.
“Tür­ki­ye ta­ri­hin­de Dü­yun u Umu­mi­ye ve Mars­hall Pla­nı’ndan son­ra en kap­sam­lı em­per­ya­list prog­ram Der­viş eliy­le yü­rür­lü­ğe ko­nu­lu­yor” da den­di.
“Ece­vit’in ulu­sal prog­ram de­di­ği pa­ket­te hiç­bir ulu­sal po­li­ti­ka­ya yer ve­ril­me­di, sa­de­ce özel­leş­tir­me baş sı­ra­da yer al­dı” da...
Prog­ra­mın bir­kaç ki­şi için ha­zır­lan­dı­ğı­nı id­di­a eden­ler de, “Prog­ram­da­ki tek de­ği­şik­lik ise ban­ka­la­rın ve ran­ti­ye ke­si­mi­nin is­te­di­ği gi­bi fa­iz ve dö­viz ku­ru po­li­ti­ka­la­rı­nın ser­best bı­ra­kıl­ma­sı” di­ye ko­nuş­tu­lar.
“İlk de­fa bir prog­ram­da enf­las­yon he­de­fi yük­sel­til­miş ol­du. Böy­le­ce fa­iz ve rant ge­lir­le­ri da­ha faz­la ar­tı­rı­lır­ken, hal­ka bu ye­ni ver­gi­ler ko­nul­ma­sı an­la­mı­na ge­li­yor” di­ye eleş­ti­ri­le­ri­ni sür­dür­dü­ler.
O gün­ler­de Der­viş üs­tü­ne ba­ba ba­sa ne söy­lü­yor­du.
“Tür­ki­ye’de si­ya­set ile eko­no­mi bir­bi­ri­ne çok gir­di. Bun­la­rı mut­la­ka bir­bi­rin­den ayır­ma­lı­yız. Ulu­sal is­tik­rar prog­ra­mı bir eko­no­mi prog­ra­mı ol­ma­sı ya­nın­da, ay­nı za­man­da ye­ni­den ya­pı­lan­ma prog­ra­mı­dır. Ye­ni­den ya­pı­lan­ma sü­re­ci­nin te­me­li­nin, si­ya­set ile eko­no­mi­nin bir­bi­rin­den ay­rıl­ma­sı­nı sağ­la­mak­tır. Si­ya­se­tin eko­no­mi­yi kul­lan­ma sü­re­ci dur­ma­lı­dır.”
* * *
Baş­ba­kan “Ham­dol­sun iyi­yiz...” der­ken, mi­ras ye­di­ği­nin uma­rım far­kın­da­dır.
Eğer 2001’de ya­şa­dık­la­rı­mız­dan son­ra si­ya­se­tin eko­no­mi­yi bi­raz ol­sun göl­ge­le­me­si en­gel­len­diy­se bun­dan Ke­mal Der­viş’in bü­yük ro­lü ol­muş­tur.
Bel­ki de si­ya­set­çi­le­rin Der­viş’i bu ka­dar eleş­tir­me­le­ri­nin ar­ka­sın­da­ki asıl ger­çek bu­dur.
Tür­ki­ye’de po­li­ti­ka­cı­lar el­le­rin­de­ki gü­cü kim­sey­le pay­laş­ma­yı sev­mez­ler.
2001 kri­zi­nin ge­tir­di­ği mec­bu­ri­yet­ler ya­pı­sal bir ta­kım de­ği­şik­le­rin ya­pıl­ma­sı­nı sağ­la­dı. AKP hü­kü­me­ti “Tür­ki­ye’ye bir şey ol­maz” id­di­asın­da...
Ke­mal Der­viş bun­dan kı­sa bir sü­re ön­ce dün­ya­da­ki kriz sü­re­ci­nin ipuç­la­rı­nı ver­miş ve Tür­ki­ye’ye şu tav­si­ye­ler­de bu­lun­muş­tu.
“Bi­zim­le yo­la çı­kan baş­ka ül­ke­ler yüz­de 7- 9 gi­bi oran­lar­da bü­yü­me ba­şa­rı­sı gös­te­rir­ken, biz yüz­de 4’ler­de pa­ti­naj ya­par­sak ay­nı za­man­da yo­la çık­tı­ğı­mız ül­ke­le­rin bi­le ge­ri­sin­de ka­lı­rız. Ye­ri­mi­zi mu­ha­fa­za ede­me­yiz. Ge­nel­de ca­ri açık ‘dö­viz açı­ğı’ ne­de­niy­le ül­ke­ye gi­ren dö­viz­le­rin ta­ma­mı­nın ya­tı­rı­ma git­ti­ği söy­le­nir. As­lın­da bi­zim ca­ri açı­ğı­mız faz­la ya­tı­rım yap­mak­tan de­ğil, tü­ke­tim­den kay­nak­la­nı­yor. Açık an­la­tı­mıy­la, ge­len dö­vi­zin bü­yük bö­lü­mü­nü yi­yo­ruz. Şim­di­ler­de mil­li ge­li­rin yüz­de 7’si do­la­yın­da dı­şa­rı­dan kay­nak bu­lu­yo­ruz. Tü­ke­tim için de­ğil, ya­tı­rım için, dı­şa­rı­dan öl­çü­lü ola­rak kay­nak trans­fer et­mek ‘dö­viz açı­ğı ver­me­yi gö­ze al­mak’ bi­ze ya­rar sağ­lar. Ya­rı­sı doğ­ru­dan ya­tı­rı­ma ‘şir­ket al­ma­ya de­ğil, fab­ri­ka kur­ma­ya’, ya­rı­sı ya­tı­rım­la­rı fi­nan­se et­me­ye yö­nelt­mek şar­tıy­la, mil­li ge­li­rin yüz­de 4’ünü aş­ma­ya­cak bir ca­ri açık he­def alı­na­bi­lir...”
Pe­ki bu na­sıl sağ­la­nır?
Ye­ni bir prog­ram­la...
Hü­kü­me­te gö­re ye­ni bir prog­ra­ma ih­ti­yaç yok. Ham­dol­sun her şey yo­lun­da...