“AKP’li Sayın İl Genel Meclisi üyeleri...” “AKP değil, Ak Parti, diyeceksiniz...”
“AKP’li sayın üyeler...”
“Parti tüzüğünde, partinin kısa adının Ak Parti olduğu yazıyor. Nasıl ki insanlara ya da nesnelere istediğiniz isimle hitap edemezseniz Adalet ve Kalkınma Partisi’ne de AKP diyemezsiniz...”
“Bana Ak Parti dedirtemezsiniz...”
“AKP’nin tüzüğünün sadece AKP üyelerini bağlar. AKP denmesinden niye alındığınızı anlamıyorum. Partilerin kısaltmaları Türkiye’de baş harfleriyle olur.”
“Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ‘AKP’ demek lakap takmaktır. Siz bu çatının altında böyle söyleyemezsiniz. Eğer bu parti üyelerinin istediği şekilde hitap etmezseniz sözünüz kesilir.”
“Ben size Hakko desem kabul eder misiniz?”
* * *
Şu diyalogları okuyunca sırtımı koltuğuma yasladım, gözlerimi kapadım.
Müthiş bir huzur kapladı bedenimi...
İzmir İl Genel Meclisi, üreticilere destek, topluma da örnek olmak için kuliste kola yerine süt içilmesine karar verdiği gün işte bunları konuşuyor.
Hepinizi tebrik ediyorum.
Hatta ayakta alkışlıyorum.
Ve herkese örnek gösteriyorum.
Sevgili İzmirliler...
Sevgili Egeliler...
İyi ki, İl Genel Meclisimize bu vekillerimizi seçmişiz.
İyi ki, Türkiye’nin en büyük üçüncü kentinde böyle yöneticilere sahibiz.
İyi ki varsınız.
İçimiz rahat, gönlümüz ferah...
Bence “üreticiye destek, topluma örnek” kampanyası için bir televizyon filmi hazırlansın...
Ve İzmir’imizin bu güzide temsilcileri ellerinde birer bardak sütle ekran başındakilere seslensinler.
* * *
“AKP...”
“Hakko...”
“Süt için, süt içirin...”
* * *
Birkaç hafta önce İzmir’in güzel ve başarılı okullarından birinde ilköğretim öğrencileriyle sohbet ederken, bana yöneltilen sorular karşılığında şaşkınlığımı gizleyememiştim.
“İzmir, çevreci kent olarak dünyaya kendini anlatabilir mi?”
“Ablalarımızın, ağabeylerimizin İzmir’den gitmemesi için nasıl bir kent hayal etmeliyiz?”
“İzmir’in sadece Kordon’u mu var?”
“Babamla Paris’te Disneyland’a gittim, neden İzmir’de de bir Disneyland olmaz?”
* * *
İzmir İl Genel Meclisimize tavsiye ederim.
Gitsinler...
Çocuklarımızı dinlesinler, onlarla oturup konuşsunlar.
Onların gelecekle ilgili hayallerini öğrensinler.
Sonra da oturup bir düşünsünler.
Meclisin gündemiyle çocukların gündemi aynı mı?