Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

SİZ böyle bir resmi asar mısınız? Ben arkasında farklı bir niyet aramıyorum, olmadığını düşünüyorum.
İster ihmal deyin, ister başka birşey...
Ama söyleyebileceğim tek birşey var.
Nerede olursa olsun böyle bir Atatürk resminin, fotoğrafının, heykelinin halkımızın önüne çıkarılmayacak olmasıdır.
Oysa...
Benzer olaylar çoğalınca Türk Standartları Enstitüsü bu konuda bir standart taslağı oluşturdu. Atatürk heykelleri ve resimleri için mimik ve kıyafetle ilgili şartları belirledi.
TSE, bunu yaparken tek başına da hareket etmedi.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Güzel Sanatlar Fakülteleri, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ve meslek odalarından görüşler aldı.
Ve sonra dendi ki...

Haberin Devamı
Hiç mi Atatürk fotoğrafı görmediniz
“Atatürk’ün figür, anıt heykel ve kaidelerinin farklı olduğu ve hemen hiçbirinin büyük öndere benzemediğinin saptandığı yer aldı. Bunların standart altına alınması şarttır.”
TSE tarafından, hazırlanan standart taslağında “Atatürk’ün figür ve anıt heykelleri, birebir benzerlikte yapılmış olmalıdır” ifadesi de yer aldı. Diğer şartlar da şöyle sıralandı:
Mimik ve kıyafete dikkat edilmeli. Heykel planlanırken, düşündürücü, duygulandırıcı, coşku verici olarak biçimlendirilecek. Oran bozuklukları ve anatomik hatalar olmayacak. Kılık, kıyafeti Atatürk’ün kullandığı elbiselerin aslına uygun olacak. Mimikler, seçilen konuya uygun olacak. Büyük önderin karakteristik özellikleri incelenecek. Heykelin bütün aşamalarında sanatçının istekleri ve önerileri dinlenecek. Kaidesi iyi ayarlanacak.
Bu standartlar resim ve benzeri çalışmalar için de geçerli olacak.
Uşak’ta Atatürk Kültür Merkezi’nde salona asılan Atatürk resmi de standartlar dışındadır.
Ve hiç yakışmamıştır.

Kodo, müthişti...
KODO...
Muhteşemdi.
Saatime bakmadım ama gösterinin bitiminden sonra alkışlar yirmi dakika sürdü.
Aralıksız...
Meğer Kodo Topluluğu’nun alkışlanma rekoru varmış.
Atina’da 55 dakika alkışlanmış.
Alkışlanmaz mı?
Alkışlanır...
Ne ritm, ne uyum, ne tempo...
İnanılacak gibi değildi.
Otuz sekiz yıl evvel, çağdaş Japon kültürünün gidişatından hayal kırıklığına uğramış olan Kodo’nun kurucu üyeleri, kültürel köklerini yeniden keşfetmek için Japon denizindeki uzak Sado adasına taşınmışlar. O zamandan beri, uluslararası bir beceri gösterisi haline gelirken bile Kodo, ada yuvasına tutkuyla bağlı kalmış.
Japonya’nın en eski tarih kitabının anlatısından türetilen ve baş Kodo dansçısı Chieko Kojima’nın yer aldığı yeni koreografi, grubun repertuvarının yaratıcı çemberini de genişletmiş.
Kodo imzalı kompozisyonlar, güçlü bölgesel karakteristikleri ve insanın bütün vücudunda hissettiği ritimler insanı büyülüyor.
Sadece temalar arasında değil, aynı zamanda performansın kendisindeki dans, vokal ve davul çalma biçimleri arasındaki dinamizm...
Çoğu izleyicinin farkına varamayabileceği şey, Kodo’nun sahneye koyma sanatına on yıllardır ilham verenin tam da zıtmış gibi görünen ancak birbirini tamamlayan güçlerin etkileşimi...
Özetle...
Kodo’yu izleyenler; inanın doyamadı.
İzleyemeyenler büyük bir fırsatı kaçırdı.
İyi ki İzmir Festivali var, iyi ki yirmi üç yıldır aralıksız devam ediyor.