BEN İzmir’in iyi bir laboratuvar olduğuna inanıyorum. Hem de her alanda, her konuda... Çok iyi biliyorum.
Uluslar arası büyük firmalar; Türkiye pazarına girerken ilk mağazalarını, ilk kampanyalarını İzmir’den başlatır.
Bilirler ki; İzmir’de bir şey tutarsa Türkiye’de de tutar. Çok örnek verebilirim.
İzmir’de yetişmek, yetkin hale gelmek de önemlidir. “İzmir’de başaran, her yerde başarır” diye bir görüş yerleşmiştir. Doğrudur...
Siyasette de öyledir, bürokraside de...
Çok partili hayata geçtiğimizden bu yana böyledir. İzmirlinin gönlünü kazanan Türkiye’nin de gönlünü kazanır. Demokrat Parti’nin yükselişi de, Anavatan’ın gelişimi de öyle olmuştur. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de sıkıntısı budur.
Ne yaparsa yapsın; rüzgar AKP’den yana esmemiştir. Bizim sektör için de bu kural geçerlidir. Türkiye’nin en önemli gazetecileri İzmir’den çıkmıştır.
İsimlerini saymayayım.
İzmir medyası güçlüdür; hep öyle olmuştur, öyle de olmaya devam edecektir. Bir kamu kurumunun Ege Bölge Müdürlüğü de işte o yüzden çok önemlidir. İzmir; Ankara’ya genel müdürler, müsteşarlar yollamakla meşhurdur. Dostlarımızın, arkadaşlarımızın iyi yerlerde olması, iyi yerlere gidiyor olması bizleri mutlu eder, gururlandırır.
* * *
İzmir Emniyet Müdürlüğü de, İzmir Valiliği de çok önemli makamlardır. Geçmişte İstanbul ve Ankara için son durak hep İzmir oldu. Devleti yönetenlerin bu deneyimi önemsiyor olmasını anlıyorum. Ama tek bir şartımız var. O da İzmir’i ihmal etmemek, İzmir’in tılsımını bozmamak.
Son gelişmeler gösteriyor ki; emniyet de, valilik makamı da boşalabilir.
Hüseyin Çapkın‘ın İstanbul’a gidişine kesin gözüyle bakılıyor, Cahit Kıraç‘ın da Emniyet Genel Müdürü olması bekleniyor.
Bir önceki dönem İzmir Valisi olan Oğuz Kağan Köksal‘ın da müsteşarlığa atanacağı söyleniyor.
Kabul edelim ki; İzmir son dönemde uyumlu çalışan bir bürokrasi kadrosuna sahip.
Büyükşehir belediyesini, sivil toplum örgütlerini de eklediğimizde EXPO’dan bu yana kentte nelerin değiştiğini daha iyi kavrayacağız.
Gerçekten de; İzmir potansiyeli büyük ama sorunları olan bir bölge...
İzmirlilerin uzun zamandır kentin gelişimiyle ilgili beklentileri ve kaygıları var. Bu da ancak deneyimli, uyumlu, birlikte çalışma heyecanı olan kadrolarla mümkün olabilir.
Sayın Arınç bu sefer ne diyecek?
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç geçenlerde şöyle konuştu.
“Milletvekili lojmanları gitti, başımıza neler geldi biliyoruz. 237 bin lojman varken, biz 550’sini boşalttık. O tarihte Meclis Başkanı’yım. Başbakan’ın önüne çıktım, ‘237 bininin 550’sini boşalttık. Hadi bakalım, sivil ve askeri bürokrasiye söyleyin de onlar da boşaltsınlar.’ Boşalmadı, herkes tuttuğunu bırakmıyor. Biz bıraktığımızla kaldık. 2-3 sene hiçbir şekilde kullanılamadı.”
Sayın Arınç, o dönem başka kurumların beş yıldızlı otellerinin, dinlenme tesislerinin olduğunu, medyanın bunlardan hiç bahsetmediğini söylüyor.
Medyanın eksikleri elbette vardır.
Ama bu konuda gazetelerin, televizyonların ne kadar hassas olduğunu tartışmaya bile gerek yoktur.
Arınç‘ın da bu konuda titizliğini göz önüne alarak Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı’nın son icraatını da nasıl değerlendireceğini merak ediyoruz.
Kamunun kaynaklarının kıt olduğunu biliyoruz. Eğer bir ihtiyaç varsa ve bu ihtiyaç giderilecekse her biri 275-440 bin TL arası değişen fiyatlardaki evlerle mi yapmak gerekirdi, yoksa başka bir formülle mi? Arınç’ın eleştirileri bu yönde değil miydi? Onu da kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.