Başkan Aziz Kocaoğlu diyor ki...
“İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı birçok bakanlıktan, birçok makamdan çok daha önemli bir yerdir. İnsanların hayallerinde İzmir gibi bir kente belediye başkanı olmak her zaman vardır. Bu gayet normaldir. Ben bu süreçte adayların fazla olmasından yanayım. Her parti stratejilerine uygun adayları belirleyecektir...”
Kocaoğlu’na katılıyorum.
Birkaç icracı bakanlık dışında İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerin belediye başkanı olmak çok daha caziptir.
Bir diğer artısı yaşadığınız, belki de doğduğunuz, köklerinizin bulunduğu coğrafyanın kalkınmasına hizmet etmek, kalıcı eserler bırakabilmek keyfi ve heyecanıdır.
Bir yıldan geriye doğru sayılmaya başlandığında seçim süreci başlamış demektir.
Her kentin belediye başkanları beş yıllık planlamalar yaptıkları için son yıllar yatırımların tamamlandığı, projelerin kendini gösterdiği bir dönemdir.
İzmir’de de benzer bir fotoğraf söz konusu...
Kocaoğlu da birbiri ardına açılışlar yapıyor, bazılarına Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal da katılıyor.
Takvime göre kalan zamanda büyük projelerin kurdeleleri kesilecek.
Özellikle metro, altgeçitler, doğal yaşam parkı, çevre yolları ve bağlantıları bitirilecek.
* * *
Bu sütundan birkaç kez yazmıştım.
2004’teki seçimlerden birkaç ay önce, daha doğrusu sayılı günler kala adayların isimleri kamuoyuyla paylaşıldı.
Hiçbir İzmirli projeleri sorgulayamadan sandık başına gitti. CHP’nin mevcut başkanı Ahmet Piriştina’yla seçimlere girmesi parti adına bir avantaj yarattı. Halkla ilişkileri gayet iyi olan Piriştina, kendisini ve planladıklarını anlatabilme fırsatı buldu.
Ancak diğer partilerin adayları için bu durum söz konusu olamadı.
İdeal olan en azından altı ay önce adayların belli olması.
Ancak genel başkanlar büyük bir ihtimalle bu tercihlerini yine son dakika açıklamak zorunda kalacaklar.
Teşkilatları kırmamak, çalışan kadroların motivasyonunu bozmamak için bu yolu seçeceklerini düşünüyorum.
Aziz Kocaoğlu’na gelince...
Doğan Gazetecilik’in yönetici ve yazarlarıyla birlikte yemek yediğimiz akşam başkanı son derece rahat buldum.
Özgüveni tamdı.
“İzmir gibi bir kente herkes başkan olmak ister. Adayların çok olması da gayet normaldir” sözünün arkasında da bu özgüvenin yattığını düşünüyorum.
Projelere hakimdi.
O kadar hakimdi ki; barajlardaki doluluk oranın, metreküpüne kadar, bu suyun kaç gün bizi idare edeceğine kadar birçok detay önündeki yazılı kağıtlarda değil kafasındaydı.
Rakamlarda da, verdiği tarihlerde de bir kere bile tereddüt etmedi.
“Ben 30 saniye bile Büyükşehir başkanı olabilir miyim, diye düşünmemiştim. Olaylar böyle gelişti. Başlangıçta zorluklar çekmedim değil. Kendimi anlatmakta sıkıntılar yaşadım. Ama o günler artık geride kaldı...” yorumunu da çok samimi bulduğumu söyleyebilirim.
Gelelim yeniden adaylık konusunda...
Aziz Bey, “Adaylar çok olmalı...” diyor ama kendisi de çok iyi biliyor ki, mevcut başkanın durumu belli olmadan kimse adaylık için bir adım kolay kolay atamaz.
Bu startı verecek olan da Aziz Kocaoğlu’dur. Kocaoğlu’nun durumu belli olmadan gönüllerinden belediye başkanlığını geçirenler resmi bir açıklama yapmakta zorlanırlar.