Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’de siyaset diliyle günlük dil çok farklı kullanılıyor.
Benim gibiler ise ortak dilin peşindeler...
Yani açık, dürüst ve net olanın...
Etiği unutmayan, verilen sözleri unutmayan...
Bugünkü fotoğrafa baktığımızda siyaset yapma biçimini de, politikacı profilini de beğendiğimizi söyleyebilir miyiz?
Sanmıyorum...
Uzun zamandır bir başka konuyu daha ısrarla gündeme getiriyorum.
O da İzmir’in demokrasi dilinin ve demokratik adımlarının siyasetin genelinde hakim olabilmesi...
Sıkıntılarla dolu demokrasi tarihimizin her şeye rağmen en güzel örnekleri bu coğrafyadan çıkmış. Ege’nin olaylar karşısında kendine özgü tutumları ve insan kalitesi, merkeze, Ankara’ya taşındığında siyasetin görünümü hemen değişmiş.
Türkiye o yıllarda daha rahat nefes almış, daha hızlı yol almış.
Çözümleri kısa sürede bulmuş. O yüzden İzmir’in tercihlerine, Ege insanın beklentilerine cevap veren yeni bir Türkiye yaratır.
Gerçeği söylemek gerekirse İzmir’in dilinin Türkiye dili olmasını hepimiz çok istiyoruz.
* * *
En başa dönelim...
Dedim ya; siyasette verilen sözü tutmak ve sonucu ne olursa olsun bundan geri adım atmamak pek görülen şeyler değildir.
Ben Aziz Kocaoğlu’nun aday adaylığı açıklamasını o yüzden çok önemsiyorum. Biz gazeteciler geçen yıl kendisine adaylığıyla ilgili sorular sorduğumuzda hep aynı cevabı verdi. “Seçimlere altı ay kala kararımı kamuoyuyla paylaşacağım”
Bizler geçmiş seçimlere bakıldığında bu sürenin erken olduğunu hatırlatsak da Kocaoğlu geri adım atmadı ve bu görüşünde ısrarcı oldu.
Birkaç haftadır bu konuda birkaç yazı yazdım.
Çünkü Başkan Aziz Kocaoğlu’nun yüzünde bir karara varmış olmanın rahatlığını hissettim.
Bayram öncesinde Başkan Ankara’ya gidip CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bir görüşme yaptı. Bu toplantıda seçimlerin konuşulduğunu herkes biliyor. Ama ben Aziz Kocaoğlu’nun Ankara’ya Baykal’dan söz almaya değil, adaylıkla ilgili kararını iletmeye gittiğini düşünüyorum.
Elbette yapılan son anketler, kamuoyunun genel görüşleri konuşulmuştur; fikir cimnastiği yapılmıştır.
Ancak bunların detaylarda kaldığını; Baykal’ın karşısında kararlı bir Kocaoğlu bulduğuna inanıyorum.
* * *
Daha önceki yazılarımda da dikkat çekmiştim.
Aday adayı olup olmama ya da yola devam edip etmeme kararı öncelikle kişisel bir tasarruftur.
Kocaoğlu bu hakkını kullanmıştır.
Türkiye’de siyaset hep icazet alınarak yapıldı.
Bayram sonrası yapılan yazılı açıklamayı ben bu açıdan değerlendiriyorum.
Ve Kocaoğlu’nun kararını icazet almadan alınmış bir açıklama olarak çok önemsiyorum.
* * *
Peki bundan sonra ne olacak?
Bunun cevabı da aslında Kocaoğlu’nun yazılı açıklamasının satır aralarında var.
“Sayın Genel Başkanımızın da uygun görmesi koşuluyla...”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı çok önemli bir makamdır.
CHP’den de, AKP’den de; diğer partilerden de birçok aday adayı çıkacaktır.
Kocaoğlu da bu gerçeği çok iyi bilmektedir.
Kendisi kamuoyuna verdiği sözü yerine getirerek hem bir siyasi etik dersi vermek istemiştir; hem de mevcut belediye başkanı olarak bu süreçte öne geçmek istemiştir. Uzun bayram tatili sona erdi.
Kasım ayıyla birlikte CHP’de yeni isimler ortaya çıkacaktır. Bu da çok doğaldır.