Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

EGE TV ekranlarında AKP İzmir Büyükşehir adayı Taha Aksoy ve CHP’nin Büyükşehir adayı Aziz Kocaoğlu’yla beraberdik. Yaklaşık iki buçuk saat süren programı EGE TV İcra Kurulu Başkanı Erol Yaraş yönetti. Meslektaşlarım Münir Koçarslan ve Elif Demirci’yle de birlikte her iki başkan adayına da kamuoyunun merak ettiği soruları sorduk.
En başta şunu belirtmeliyim. 29 Mart seçimlerinde en fazla eleştirilen konu meydanların dili oldu. Ve elbette siyasetin üslubu... Başbakan Erdoğan, tek başına kampanyayı yürütünce; CHP lideri Deniz Baykal da, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de peşine takıldı. Böyle olunca da yerel değil, bir genel seçim atmosferi yaşandı. Kentlerimizin sorunlarından daha çok Türkiye’nin genel gidişatını konuştuk; karşılıklı atışmaları seyrettik, liderlerin zaman zaman hırçınlaşmasına tanıklık ettik.
Vatandaş bu siyaset anlayışından da, bu siyasi üsluptan da son derece rahatsız oldu.
Böyle bir ortamda İzmir’in siyasete bakışı çok daha önem kazandı. Başbakan kürsüde Baykal’a, Baykal ise Erdoğan’a yüklenirken; Aziz Kocaoğlu ve Taha Aksoy İzmir’in siyasi anlayışına uygun bir görüntü çizdiler. EGE TV’deki “Seçime Doğru” programında da öyle oldu.
Bazen tansiyon yükselse de; bu kabul edilebilir ölçülerde kaldı. Siyaset çirkinleşmedi.
*   *   *
Gelelim o özel geceye... Taha Bey’e ilk sorum; “Başbakan İzmir’deki mitinginde ve siz de seçimi kazanmanız halinde İzmirlilerin yaşam tarzının değişmeyeceğinin altını çizdiniz. 3 Temmuz 2002’de tek başına iktidara gelmiş bir hükümetin bu kaygıları hala giderememiş olmasını nasıl yorumluyorsunuz? Bu konuda partinizin, AKP’nin hataları olup olmadığını düşünüyor musunuz?” oldu. Aksoy, “Korkuları İzmir’e bilerek yayıyorlar” dedi ve ekledi. “İzmirlilerin beklentileri çok farklı. Bu beklentileri biliyoruz. Kordon’da bazen ‘İçkili restoranları kaldıracak mısınız?’ diye soruyorlar. Niye böyle bir şey yapalım ki... Sembolik olarak kedi köpek maması dağıttık, onu bile manipüle ettiler...” Taha Bey, Kocaoğlu’nun “Diğer kentlerdeki uygulamalar sizin sözlerinizi doğrulamıyor...” diye çıkışını; “Korku salmayın” diye cevapladı ancak sorunun “AKP’nin bu endişelerde hiç mi suçu yok?” bölümüne yanıt vermemiş oldu.
Aziz Bey’e ilk sorum ise “İzmir’de yaşam standardını yüzde 50 artırmayı vaat ediyorsunuz. Bunu nasıl yapacaksınız; kaynaklarınız bir bölümünü halkın günlük yaşamını kolaylaştırmak için mi harcayacaksınız?” oldu.
Kocaoğlu, gelecek beş yılda İzmir’in ekonomisini yıllık yüzde 7.5-10 oranında büyüterek, İzmirlilerin bütçesine katkı koyacağını söyledi ve şu sözü tekrarladı.
“Gerekirse 2009 bütçemizde yer alan bazı yatırımları askıya alacak, vazgeçecek, öteleyeceğiz. İnsanlarımızın çaresizliğine, aç karınla yatağa girmesine seyirci kalamayız. Yoldan, kaldırımdan, asfalttan, kanaldan, parktan, çimden, gerekirse metrodan bile vazgeçerim, ama İzmir’de bir tek insanın dahi aç kalmasına izin vermem...”
Verdiğimiz ilk arada Taha Aksoy’un danışmanları apar topar stüdyoya girdiler ve Başbakan’ın aradığını söylediler. Aksoy hemen dışarı çıktı ve Erdoğan’ı aradı. Başbakan o anda bir başka görüşme yaptığı için telefon görüşmesi gerçekleşmedi. Ancak Erdoğan’ın evinde programı izlediği stüdyoda olanlara iletilmiş oldu.
Bu motivasyonla ikinci bölümde Taha Aksoy’un Kocaoğlu’na daha fazla yüklendiği hissettim.
Kocaoğlu, Üçyol-Üçkuyular metro hattı inşaatından yapılan her iki ihalenin de yasalara uygun yapıldığını söyledi. Kocaoğlu, inşaat nedeniyle kısmen kapanan İnönü Caddesi’ndeki esnafın trafiğin rahatlamasıyla işlerinin daha iyi olduğunu, bu tür projelerin sadece İzmir’de gecikmediğini, Ankara-Eskişehir hızlı tren hattının da 4 yıl gecikmeli tamamlandığını ifade etti. Aksoy, ihaleye giren firmalardan ön yeterlilik istenmediğini, yanlış yöntem uygulandığını öne sürdü ve “Hangi ihalede sorumlu banka olmuştur? Yönetimde hata var, teşhisler yanlış. Bunun tek sorumlusu başkandır. Ayrıca, ilk defa bitmeyen bir inşaat nedeniyle esnafın olumlu etkilendiğini burada öğrendim. Hayretler içindeyim” diye konuştu.
Kocaoğlu ile Aksoy arasındaki gerginlik ikinci araya kadar devam etti.
Arada Taha Aksoy, Başbakan ile kısa bir telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan, Aksoy’a programı izlediğini ve seçimin nasıl gittiği hakkında bilgi almak istediği söyledi.
Aksoy da hem programla ilgili hem de İzmir’deki gelişmelerle ilgili Başbakan’a bilgi aktardı.
*   *   *
Kocaoğlu ile Aksoy arasındaki bir başka gerginlik yeni benim sorum üzerine yaşan. Aziz Bey’e
“DSİ, Güzelhisar Barajı’nın kapaklarını açıp biriken suyun İzmirlilere kullandırılmak yerine denize akıttı” sözlerini hatırlattım ve iddiasının arkasında olup olmadığını sordum.
Kocaoğlu, “Baraj suları denize boşaltılacağına bize verilseydi; kuyu suyularını dinlendirecektik. Biz Petkim’le anlaştık. Bir gün boyunca, 24 saat su aldık. Daha sonra DSİ barajın kapaklarını açtı. Bunu DSİ Bölge Müdürü yaptı. Ancak, DSİ’ye suyu kesme talimatını da biri verdi. Bu talimat nerden geldi bilmiyorum. Değirmendere ve Bostanlı barajları için Çevre ve Orman Bakanlığı üç yıldır arazi tahsisi yapmadı” diye yanıt verdi. Aksoy ise, “İzmir’in suyuna mani olunmuş izlenimi veriyorsunuz. Bu iddialar size yakışmıyor. İnsanları manipüle ediyorsunuz. Günde sadece 30 bin litre su alabiliyorsunuz. Nasıl 10 milyon metreküpü alacaktınız. Orada yanlış bir uygulama yoktur. Sizinle geçinmek zor” dedi.
Adaylar arsenikli su konusunda da anlaşamadı. Kocaoğlu, arsenik konusunda gereken önlemlerini aldıklarını ve sorun kalmadığını iddia ederken; Aksoy, “Beni rencide eden bunu başka bir ilin belediye başkanından duymak oldu. Başkanın güvenirliliğini halk gördü” dedi.
Aziz Bey de sinirlenerek; “Beni yalancılıkla suçlamayın, buna hem hakkınız yok hem de izin vermem” diye cevap verdi.
Özetle...
Küçük gerginlikler; 29 Mart sürecine gölge düşürmedi.
Taha Aksoy, Başbakan’ın telefonuyla olumlu yönde motive oldu ve Aziz Kocaoğlu’na daha fazla yüklenmeye çalıştı.
Başbakan’ın iki adayın programını izlemiş olması gecenin en ilgi çeken notları arasında oldu.
Kocaoğlu ise kamuoyu yoklamalarının ve halktan gördüğü ilginin rahatlığıyla programı bitirdi. Metro, arsenikli su, barajlar konusunda agresif bir tavır sergiledi ve hükümeti bu konularda çifte standart uygulamakla suçladı.
Projeler...
Onlar da yarına..