Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

‹NANIN şu yaşananlara inanamıyorum. Kaos mu desem, komedi mi desem...
O parti öyle de, bu parti farklı mı?
Hayır...
CHP’si de, AKP’si de, MHP’si de, DP’si de, DSP’si de aynı...
Aman Allah’ım...
Meğerse şu koltuklar ne kadar da önemliymiş.
Ne vazgeçilmez makamlarmış, ne garip bir tutkuymuş.
Bir yer işgal etmek için her yol mubahmış.
Küsmeler, darılmalar, tavır koymalar...
Kutuplaşmalar, hizipleşmeler...
Sonra da kümeleşmeler...
Evet kümeleşmeler...
Dün söylemedik laf bırakmayanlar; bakıyorum bugün adayların etrafındalar...
“Yapamaz, edemez” diyenler; “En büyük başkan bizim başkan...” diyorlar.
Birkaç hafta önce bir orada, bir burada olanlar; şimdi kazanmaya en yakının yanındalar.
Eskisi, yani görevini tamamlamış olanlar için üzülenleri dinliyorum; anlıyorum ki aslında kendileri için üzülüyorlar.
Kendileri için konuşuyorlar, kendileri için itiraz ediyorlar.
Kendi düzenleri bozulduğu için ağlıyorlar.
Aksini kimse ispat etmeye çalışmasın bana...
Belki bıraksalar, başkanlara gaz vermeseler; o insanların ikinci, üçüncü defa aday olmak akıllarından bile geçmeyecek.
Ya da tam tersi...
Başkan, meclis üyesi olabilmek için her yeri arayan, her yolu deneyen aday adayları da olmayacak.
Bu nasıl bir tutkudur...
* * *
Acaba ben yanılıyor muyum?
Milletvekilliği, belediye başkanlığı, meclis üyeliği gönüllülük esas olan işler değil midir?
Milletvekili olsanız sekiz küsur bin Türk Lirası alırsınız.
Başkan olsanız dört, beş bin Türk Lirası...
Meclis üyeliğinde ise bin Türk Lirası bile elinize geçmez.
Bu rakamlar Türkiye koşullarında iyi olabilir.
Ama inanın bir milletvekilinin, bir belediye başkanının yaşamı da, harcamaları da düşünüldüğünde bu rakamlar çok bir şey ifade etmez.
Bu telaffuz edilen rakamları öyle gözünüzde büyütmeyin.
İşi hakkıyla yapan insanlar için ayın sonu zor bile gelebilir.
Ülkesi için, kenti için hizmet aşkıyla yanıp tutuşan insanlara büyük saygım var.
Rekabet sadece siyasette değil hayatın her alanında var.
Bir yere kadar bu yarışı da anlıyorum.
Sonrasını anlamam mümkün değil.
* * *
İnanın Türkiye’de ne yanlış gidiyor, ne yanlış yapılıyorsa...
Siyasetin bu türlü işlemesindendir.
Politikayı yapması gerekenler evlerinde, işlerinde otururken; seçim büroları, il teşkilatları ülkesi için, kenti için çalışıyormuş gibi yapan insanlarla dolmaktadır.
Zaten başımıza gelenler de bundan olmuyor mu?
Mış gibi yapanlar çoğaldıkça aslında hiçbir şeyin yapılmadığını daha iyi anlıyoruz.
Mış gibi...