SİYASET Türkiye’yi geriyor. Evet... Resmen geriyor. Meydanların dili hırçınlaştıkça, partiler arasındaki demokratik yarış siyasi linçe dönüştükçe toplumsal gerilim de artıyor.
Bütün dileğim 29 Mart bir an önce gelsin ve siyasetten başka birşey konuşmayan Türkiye; bir an önce ekonomiye, işsizliğe odaklansın.
Çünkü durum düşündüğümüzden de kötü...
Çiftçinin isyanını duyan yok, esnafın dayanacak gücü kalmamış; KOBİ’ler ayakta durmakta zorlanıyor, büyük işletmelerin açık pozisyonları herkesi korkutuyor.
Daha da önemlisi krizin ne zaman biteceği konusunda kimsenin çok net bir fikri yok.
Her ne kadar kriz küresel olsa da; Türkiye’nin yapısal bozukluklarından kaynaklanan problemlerin de bugünden yarına çözümlenmesi zor gibi gözüküyor.
O yüzden Türkiye siyasetten daha fazla ekonomiyi konuşmalı; geçmişin hesaplaşması yerine geleceği planlamalı.
Siyasetin tepesindeki çekişme yerelde de olursa benzer sorunlar yaşanıyor.
Hem de daha fazlası...
Odalar, dernekler, sivil toplum örgütleri arasında sürtüşme varsa, güçler birleşmiyorsa, ortak projeler üretilmiyorsa bu sefer kentlerde bir moral bozukluğu yaşanıyor.
Büyükşehir ile odaların yönetimi, yerel yöneticilerle merkezi hükümetin ilişkileri bazen günlük akışı bile kilitliyor.
Ekonomide sermaye kadar moral değerler de artık çok önemli...
EGS’nin, Güçbirliği’nin ve Kipa gibi şirketlerin model olup kamuoyunu nasıl hareketlendirdiğini hatırlayın.
Sonrasındaki çöküşü...
Çok ortaklı şirketlerin yarattığı hayal kırıklığı yeni ve büyük birçok projenin sonrasında yapılmasına engel oldu.
İzmir bu sendromu ve depresyonu hala üzerinden atabilmiş değil.
Seçim yeni başlangıç demektir.
2009’da sadece kentlerimizi yönetecek belediye başkanlarını, meclis üyelerini değil; odalarımızın, borsalarımızın yöneticilerini de seçtik.
İzmir Ticaret Odası’nda Ekrem Demirtaş ve Necip Kalkan yeniden başkan seçildiler.
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda Ender Yorgancılar ve Mehmet Tiryaki, İzmir Ticaret Borsası’nda Işınsu Kestelli ve Halit Kaya başkanlık koltuğuna oturdular.
Ekrem Demirtaş, geçenlerde Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na başarılar diledi, işbirliği önerdi.
* * *
Ve şöyle konuşmuş.
“Umarım seçileceksiniz ve biz de size dosyalarla geleceğiz. İzmir’in en büyük sıkıntısı işsizlik ve yoksulluk olduğu için yerel yönetimler olarak iş, aş yaratmak gibi misyonunuz olmalı ve sivil toplum örgütleriyle yakın diyalogda bulunmalısınız. Biz de size her türlü desteği vereceğiz. İzmir’in dünya ve marka kent olma hedefi var. İzmir, dünyada ilk 50 kent arasında olacaksa, belediye ve sivil toplum örgütlerinin sinerjisiyle olabilir.”
Altına imzamı atacağım sözler...
Demirtaş, aynı dilekleri Mimarlar, Şehir Plancıları, Ziraat, Makine ve İnşaat Mühendisleri Odaları’na yaptığı ziyarette tekrarlamış. Orada da “Kentin önünü açacak projeler için birlikte çalışalım. Tüm kesimlerce kabul gören, uzlaşma sağlanan projeler üzerinde yoğunlaşalım” mesajını vermiş.
Ben bu adımları da çok olumlu buluyorum.
Siyasetin gerdiği toplumu sivil örgütler rahatlatmalı ve ortak projelerde çalışabilmeli.
İzmir’in de kaybedecek zamanı yok.
Kurumlararası gerginliğe de hiç tahammülü yok.