Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği’nin yöneticileri dernekte yapılan aramada el konulan bilgisayarların hard disklerinin geri verilmediğini söylüyorlar.
Bu ay itibariyle 6 bini üniversite olmak üzere 8 bin öğrenciye burs verilecekmiş. Verilmeye devam edenler de kesilecekmiş...
Dernek yönetiminin kaygısı bursların verilemeyecek olması...
Tabii teknik bir konu ama aşılabileceğini düşünüyorum. Zor zamanlarda birbirimize destek olmamız gerekmiyor mu? Bir formül bulmak; bu kadar zor mu? Bence değil... Önemli olan birilerinin gönüllü olması...
Bu öğrenciler düzenli olarak burs aldıklarına göre ödemelerin yapıldığı bankalar kanalıyla kısa sürede bir çözüm bulunacaktır.
Ama daha önemli olan...
Dernek kaynaklarının da bir süre aksayacak olması...
Asıl düşünülmesi gereken bu...
Bu gençlerimizin belli ki maddi olanakları kısıtlı ve buradan gelecek paraya göre eğitim hayatlarını şekillendirmişler.
Öğrencilerimizin kaygılarını, evlerinde geçen konuşmaları düşünebiliyorum.
Eğitimlerinin aksamasını kimse istemez.
Kısa süreli bir ara bile olsa çocuklarımızın ruh halinde olacak tahribat sonrasında telafisi zor sıkıntılar yaratabilir.
Diyorum ki...
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve benzeri organizasyonlar; karşılıksız, bir şey beklemeden bu gençlerimize yeni ufuklar açıyorlar.
Onlara hayata farklı bir pencereden bakma olanağı sunuyorlar.
Yani büyük bir sosyal sorumluluk projesi...
Ve mutlaka devamı olmalı...
Kesintiye uğramasına böylesine seyirci kalınmamalı. En kısa zamanda bu endişe birileri tarafından giderilmeli...
*   *   *
Siyasi partilerimiz bu sorumluluğu geçici bir dönem de olsa devam ettirmeli.
Örneğin hemen hemen bütün partilerimizin “siyaset okulları” gibi halkın ilgisini çekebilecek ya da demokrasimizin olgunlaşmasına hizmet edecek çalışmaları var.
Asıl onlara birer sosyal sorumluluk projesi olarak bakılıyorsa; Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin öğrencilerinin bu geçiş dönemindeki bursları için de benzer bir kampanyayı da üstlenebilirler.
Cumhuriyet Halk Partisi bunu yapamaz mı?
Hazine yardımları sadece seçim kampanyalarını yürütmek için mi veriliyor?
Bu da halka hizmet değil mi?
Hatta bütün tartışmaların odağı noktasında olan AKP de destek vermeli...
8 bin öğrencinin hayali, 8 bin öğrencinin gelecek planları...
Çöpe atılır mı?
Siyasi partilerimizin hiç mi yapacak bir şeyi yoktur?

Partilerimiz öğrencilerin burslarını üstlensinler




Bizim oyuncularımız şu  maçları seyretmiyor mu?
CHELSEA-Liverpool maçını seyrettiniz mi?
Rekabetse rekabet, mücadeleyse mücadele, heyecansa heyecan...
Ne ararsanız var.
Tek bir şey yok...
Kavga...
İngilizlerin futbola ilgisini bilmeyen yok; fanatizmini de...
Gelin görün ki; her şey saha içinde yaşanıyor.
İki takım da iddialı, iki takımın da hedefleri büyük...
Maç bir Liverpool’a dönüyor, bir Chelsea’ye...
Saha kenarındaki iki tecrübeli teknik direktör, sürekli taktik değişiyor.
Saha içinde ise müthiş bir mücadele...
Futbolcular da bitmeyen bir enerji...
Pres rakip takımın savunmasında başlıyor, açık bir futbol, oyun zenginliğine söylenecek tek bir kelime yok...
Top bir Chelsea kalesinde, bir Liverpool kalesinde...
Futbol böyle olunca güzel...
Tribünler böyle renkli olunca keyifli...
Genci, yaşlısı...
Kadını, erkeği...
Unutulmaz dakikalar yaşıyor.
Böyle bir ortamı Türkiye’de istemek bizim için bir fantezi mi?
Pazar günü yaşananları hatırladım maçı izlerken...
Galatasaraylı Sabri‘nin yaptığı faulden sonra Fenerbahçeli Emre Belözoğlu’nun boğazına yapışmasını...
Galatasaraylı Emre‘nin Carlos‘a attığı tekmeden sonra elini verip rakibini kaldıracağı yerde yine boğazına yapışmasını...
Fenerbahçeli Selçuk‘un anlamsız, sinirli hareketlerini...
Lugano‘nun hırçınlığını...
Arda‘nın boyundan büyük laflar etmesini...
Nasıl yorumlamak gerekir...
Seyircinin dakikalar süren küfrünü, tribünleri çökme noktasına getiren taşkınlıklarını...
Liverpool elenmiş; hem de Londra’da dört gol atmasına rağmen... Chelsea yoluna devam ediyor ama maç biter bitmez Liverpool’lu futbolcuları teselli ediyorlar.
Spor neden var?
Hayatı güzelleştirmek için, başarıyı teşvik ekmek için...
Ya Türkiye’de...
İnanın ne maça gitmek istiyorum, ne de televizyon karşısına geçmek...