Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SİNGAPUR’A gidenler veya başka bir yere uçarken transit olarak Singapur’dan geçenler iyi bilirler:
Singapore Changi dünyanın en büyük havaalanlarından biridir.
Çiçek bahçesi gibidir. Tertemiz. Herkes güler yüzlü.
Müthiş bir servis...
Yer hostesleri sizi karşılar. Pasaport polisi bile beklenilenin aksine sevimlidir, şeker bile ikram eder.
Bagajlar gecikmez.
Yönlendirme levhaları size yardımcı olur.
Kalacağınız otelin ya bir görevlisi sizi bekliyordur ya da bir havaalanı görevlisi gideceğiniz yerle ilgili her türlü bilgiyi vermeye hazırdır.
Ne bir karmaşa, ne de kaos...
Geçen yıl işte böyle bir ortamda Singapur’a indim.
Yürümekle bitmeyen Changi Havalaanı’nın içinden geçen metroda da, restoranlarda da, alışveriş merkezlerinde de, giriş çıkışlarda da hep Singapur’u tanıtan, anlatan çok güzel hazırlanmış posterler vardı.
Singapur’un en işlek caddesi Orchard Road...
Alışverişin adresi olarak gösterilen Sim Lim Tower, Takashimaya...
Şimdilerde çok popüler olan nehir kıyısındaki Clarke Quay eğlence merkezi...
Chinatown’daki barlar...
Singapur’u var eden Raffles’ın adının verildiği dev gökdelenler bölgesi...
Four Seasons, Hyatt, Hilton ve Uzakdoğu’nun en prestijli otellerinden Shangri La’nın posterleri, reklamları...
Işıl ışıl, pırıl pırıl... Ve en çok da...
“Sentoza İsland...”
Sentoza Adası, havalaanına iner inmez ilk dikkatimizi çeken afişlerdi.
Neon ışıkları gibi yanıp sönen panolarda “Singapur’da mutlaka yapılması gereken ilk şey: Sentoza Adası’nı gör...” ya da “Asıl eğlence Sentoza Adası’nda...” yazıyordu.
Rehberimiz Singapur’u anlattıkça mutlaka Sentoza’dan bahsediyordu, Orchard Road’daki otelimize giderken otobüs duraklarında, reklamlarda yine şu meşhur ada anlatılıyordu.
İlk defa gittiğiniz bir yerde böylesine anlatılan bir yeri herkes gibi biz de merak ettik.
* * *
Ertesi gün kısa bir turdan sonra doğru Sentoza yani “huzur ve barış” adasına...
İster tren, isterseniz teleferikle gidiyorsunuz.
Teleferiğin önüne geldiğimde, “Yapım tarihi: 1974” yazıyor.
Bizim Balçova’daki teleferikle aynı tarihte yapılmış.
Singapur’daki Faber Tepesi, İzmir’deki Dede Dağı’nın kuzey yamaçları...
90 metre yükseklikte yaklaşık iki kilometre seyahat yapıyorsunuz adaya doğru. Manzara seyirlik. Altta masmavi deniz ve onun üzerinde seyahat eden dev gemiler.
Bir yandan da Singapur’la ilgili bilgiler veriliyor hoparlörlerden... Limana yılda 140 bin gemi geliyormuş. Anlatılanlara göre her üç dakikada bir gemi demirliyormuş.
Sentoza sessiz, sakin. Ada içerisinde ücretsiz trenler var. Bu trenlerle adanın çevresi dolaşılabiliyor. Her durakta ilginç gösteriler var. Kiminde yunuslar, kiminde papağanlar gösteri yapıyor.
* * *
İlk durağınız Singapur’un geçmişinin anlatıldığı müze bölümü oluyor.
Ardından yürüyerek gezebileceğiniz tropik deniz canlılarını görebileceğiniz bir akvaryum. Akrilikten yapılan tünelde siz yürürken üstünüzde dünyanın en vahşi balıklarından olan köpekbalıkları geçiyor. Burayı da bitirince adayı boydan boya dolaşan özel trene binip ada turu yapıyorsunuz.
İsterseniz de gece safarisi ve ışık oyunları izleyip otelinize dönüyorsunuz.
* * *
Amacım, Singapur’un ne kadar güzel olduğunu anlatmak değil.
Singapur elbette güzel ve etkileyici...
Ama ne bir İstanbul, ne de bir İzmir...
İnanın müze denilen bir film gösterisi ve birkaç parça eski eser...
Bizim yüzüne bakmadığımız tarihi eserler Singapurlular için çok önemli...
Ya Sentoza Adası...
Belki dünyanın birçok yerinden gelenler için çok cazip gelebilir.
Doğa gerçekten güzel ama...
Bizim güzelliklerimizle kıyaslasanız, İzmir’in turistin dolup taşması gerekir.
Ya teleferik...
Gerçekten de Singapur’u tam yukarıdan izledik, seyrettik.
Dedim ya...
Bizim teleferikle aynı tarihte yapılmış.
Peki bizimki...
Neden kapalı, neden çalışmıyor?
Singapur’un Sentoza’sı varsa, İzmir’in de Balçova’sı, Teleferik’i var.
Bizim Teleferik, neden cazibe merkezi haline getirilmez?
Oyun alanları, akvaryumları, eğlence merkezleriyle...