Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HÜKÜMET yeni teşvik paketiyle Türkiye’yi dört bölgeye ayırıyor. Doğu ve Güneydoğu illerine “tam teşvik” verilmesine kimse itiraz etmiyor. “Tam teşvik” in anlamı bu bölgelerde tam KDV istisnası, gümrük muafiyeti, yatırım yeri tahsisi, faiz desteği, SSK primi işveren hissesinin devlet tarafından ödenmesi ve vergi indirimi demek...
Yani devlet, “Ne yaparsan yap, yeter ki Doğu ve Güneydoğu’ya yatırım yap” diyor.
Aralarında otomotiv, LCD-elektronik, madencilik, eczacılık, nano teknoloji malzeme üretiminin bulunduğu 11 sektörün de 81 ilde destekleneceği ifade ediliyor.
Yeni pakette ilk dikkat çeken unsur İstanbul, İzmir ve Ankara gibi illerin teşviklerden nasibini en az alan bölgeler olması.
Belli ki; hükümet üç büyükşehri diğer illere göre daha az sorunsuz yer olarak görüyor.
İstanbul’da elektronik; İzmir, Ankara ve Kocaeli’nde otomotiv ve otomotiv yan sanayi...
Eskişehir, Çanakkale ve Balıkesir’de çimento ve metal sanayi, Bursa’da teknik tekstil, Düzce ve Yalova’da deri ürünlerine teşvik geliyor.
Elbette kağıt üstünde iyi gözüken gerçek hayata tam uymuyor.
Nitekim de öyle oldu.
İzmirli sanayiciler, yeni teşvik sisteminin bundan sonra kente yapılacak yatırımları azaltacağını söylüyorlar.
Özellikle de Manisa’nın hükümet tarafından açıklanan teşvik paketinde gıda, tekstil ve tarımsal grubuyla üçüncü bölgede yer alması Manisa’da heyecan, İzmir’e endişe yarattı.
*   *   *
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın eski Başkanı, sanayici Salih Esen bakın neler diyor:
“İzmir’in birinci bölge olmasını anlıyorum. Ama ya Antalya... Ya Konya, Kayseri, Gaziantep... İzmir’e bu koşullarda nasıl yatırım yapılmasını sağlayacağız. Bu teşvik paketi böyle yasalaşırsa çok açık söylüyorum; İzmir sanayisinin önü kapanmış olur. Yan yana olan iki şehrin teşviklerden bu kadar farklı yararlanmasını nasıl açıklayacağız? İzmir birinci bölge, Manisa üçüncü bölge... Hükümet diyor ki... ‘Manisa’ya taşının, parasını ben ödeyeceğim...’ İzmir’in çevresinde organize sanayi bölgeleri var. Örneğin Aliağa’nın gelişme potansiyeli var, boş arazileri var. Örneğin Menemen Plastik Sanayi Bölgesi... Burayı beş kilometre öteye yapsanız teşvik var, ama biraz geride olduğunuz için teşvik yok. Yatırımcıyı burada kalması için nasıl ikna edeceğiz. Mevcut organizeler nasıl dolacak. İzmir’de işsiz sayısının az olduğunu mu düşünüyorlar. Bu fabrikalar Manisa’ya taşınırsa yaratılacak olan istihdam boşluğunu kim, nasıl dolduracak. Bunun getirdiği sosyal boşluklar, nasıl sorunlar yaratacak? Bunları kimse düşünmüyor...”
Salih Esen, ikinci büyük yatırımını Adana’ya yaptı. Ama bunun paketle filan ilgisi yok.
Çok önceden alınmış bir kararın hayata geçirilmesi...
Esen, bu aralar çok sık Adana’ya gidiyor, fabrikada son rötuşlar yapılıyor. Salih Esen, çok net bir mesaj veriyor.
“İzmir’e bir daha yatırım yapmam. İzmir birinci bölgeyse Manisa ve Kayseri’nin nasıl üçüncü teşvik alanı olduğunun mantıklı bir açıklamasının yapılması gerekir. İzmir ve Manisa artık birleşmiş gibi... İzmir’in yüksek teknolojiye, AR-GE’ye dayalı yatırımlar yapmasını isteniyor. Elbette biz de isteriz. Ama bugünden yarına bunu yapamazsınız ki... Hepimizin bir zamana ihtiyacı var. Sonra mevcut yatırımlar, planlanıp yapılmış organize sanayi bölgeler... En azından bunların mevcut haklarının korunması gerekmez mi? Bu sadece benim görüşlerim değil. Genel böyle düşünüyor ve bu duruma çok üzülüyor...”
Salih Esen, doğruların peşinden koşan biridir. Kimseden çekinmez, yanlış varsa bunları tek tek konuşmayı tercih eder.
Salih Esen‘in bu sözlerini destekler farklı açıklamalar da oldu.
*   *   *
Örneğin Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar da şöyle konuştu.
“İtiraz ettiğimiz en önemli nokta öncelik hatasından kaynaklanıyor. Paket, mevcut şartlarda üretimlerini devam ettirmeye çalışan, istihdamlarını korumakta zorlanan KOBİ’lerimizi geri plana atarak, öncelikli olarak yeni ve büyük yatırımların destekliyor. Diğer bir itirazımız, gelişmişlik endeksine göre bölgelere ayrılan illerin durumu. Söz konusu endeks verilerinin güncellenen verilere göre mi yapıldığı net değil. Belli illerin özel durumlarının dikkate alınmaması, illerin bölgelere göre ayrımında taraflı davranılması yapılan diğer bir yanlış. İzmir’e 36 kilometre uzaklıkta bulunan ve istihdamının büyük kısmını İzmir’den karşılayan Manisa üçüncü bölgede yer alarak daha fazla teşviği, sadece gelişmişlik endeksine göre mi almakta? Paketin istihdam ayağı, yetersiz gördüğümüz, eksik kaldığına inandığımız en önemli başlık...”
*   *   *
Ege Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Şükürer ise paketi, “İştah açıcı değil” diyerek yorumluyor.
Şükürer de şöyle konuştu.
“İzmir’deki işletmeler teşviklerden yararlanamazken, Manisa’daki işletmeler önemli teşvikler alıyor. Manisa teşviklerde ikinci derece olsa anlayacağız ama üçüncü derece olması İzmir’e haksızlık. Bir de hükümetin şuna bakması gerekir. Özellikle tekstilde yatırımcılarımız neden Mısır yönünde bir tercihte bulunuyor. Çünkü Mısır’da işçilik ve enerji ücretleri daha düşük. Bölgesel asgari ücret Türkiye için en doğru çözüm olduğunu düşünüyoruz. Enerji teşviğini mutlaka sağlamalıyız.”
İzmir’in teşvik paketiyle ilgili genel yorumlar işte böyle.