Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ön­ce bu an­lam­lı me­sa­jı oku­ya­lım. Ya­se­min bir ar­ka­da­şı­mın dos­tu... Son ay­lar­ca he­ye­can do­lu, içi içi­ne sığ­mı­yor. Mi­nik ‘Gü­neş’ ini arı­yor. Da­ha doğ­ru­su ha­ya­tı­nın ge­ri ka­la­nı­nı be­ra­ber ge­çi­re­ce­ği bir ço­cu­ğu arı­yor.
Oku­ya­lım...
* * *
‘Ben kim­se­siz ço­cuk­la­ra ‘kim­se­siz’ de­mi­yo­rum, on­la­ra ‘Gü­neş’ di­yo­rum. Ya­ni on­lar bi­zim gü­neş­le­ri­miz. Bi­zim gü­nah­la­rı­mız­la do­ğan ‘Gü­neş’ ler... Ora­da yu­va­lar­da ufa­cık bir adım­la tek­rar ışıl ışıl par­la­ya­bi­le­cek ‘Gü­neş’ ler...
İki yıl ön­ce yar­dım amaç­lı ’Gü­neş­le­rin Ço­cuk Kö­yü’ne gi­dip ge­lir­ken ta­nış­tım on­lar­la ilk kez. Mi­nik göz­ler­le göz gö­ze gel­me­mek ya da te­mas et­me­mek müm­kün de­ğil­di. On­la­rın te­ni­ne do­kun­du­ğu­nuz­da bo­ğa­zı­nız­da ge­mi­ci dü­ğüm­le­ri­nin bağ­lan­ma­ma­sı, ıs­lak­şe­ker­li öpü­cük­le­re ya­pış ya­pış bo­ğul­du­ğu­nuz­da göz­yaş­la­rı­nı­zı tut­ma­nız im­kan­sız gi­bi.
Ben bir sü­re son­ra ora­da­ki tüm ço­cuk­la­ra ye­te­me­ye­ce­ği­me, hep­si­nin an­ne­si, ab­la­sı, ar­ka­da­şı ola­ma­ya­ca­ğı­ma ka­rar ver­dim. On­la­ra her ge­çen gün da­ha çok za­man ayır­mak is­ti­yor­dum, gü­nü­müz ça­lış­ma şart­la­rın­da bu da müm­kün de­ğil­di. Ben de çö­zü­mü ‘Ar­zu Gü­neş’ine yet­mek­te bul­dum. Ar­zu’nun ‘Ko­ru­yu­cu Ai­le­si’ ol­dum. Ar­zu 8 ya­şın­da 1. sı­nı­fı tek­rar oku­ya­cak sa­rı­şın, ye­şil göz­lü bir ço­cuk­tu. Ve Ar­zu be­nim­le ya­şa­ma­ya baş­la­mış­tı. An­cak bir sü­re son­ra prob­lem­le­ri­miz baş­la­dı. Ar­zu hiç bir ku­ra­lı ta­nı­mı­yor, öğ­ren­mek de is­te­mi­yor­du. Ya­lan söy­lü­yor­du, hır­sız­lık ya­pı­yor­du, ka­çı­yor­du, hiç ders ça­lış­mı­yor­du. Bü­tün bun­lar­la baş et­me­si­ni bi­li­yor­dum, sa­de­ce bir ta­ne­si ha­riç. Ar­zu’nun ba­ba­sı­na olan öz­le­miy­di. Uzak­ta olan ba­ba­sı­nı o ka­dar çok se­vi­yor­du ve öz­lü­yor­du ki, ben­de ol­du­ğu za­man ba­ba­sı­nın onu bu­la­ma­ya­ca­ğı­nı sa­nı­yor­du. Ve so­nun­da bir gün da­ya­na­ma­yıp kö­yü­ne di­ğer ‘Gü­neş’le­rin ya­nı­na dön­me­si­ne izin ver­dim.
Evet, Ar­zu ka­zan­mış­tı! O ka­dar güç­lü bağ­lar­la bağ­lıy­dı ki ger­çek ba­ba­sı­na, be­ni ezip geç­miş­ti. Biz­le­rin bağ­lı ol­ma­dı­ğı ka­dar bağ­lı...
Bi­zim ara­mız­da çok gü­zel bir aşk var­dı; ha­ni de­vam et­me­ye­ce­ği­ni bil­di­ğin bir iliş­ki­de zor­lar­sın, ol­dur­ma­ya ça­lı­şır­sın, de­ğiş­tir­mek is­ter­sin de­ğiş­ti­re­me­ye­ce­ği­ni bi­le bi­le. Ben bu ka­dar gü­zel duy­gu­lar­la ço­cu­ğu­ma bağ­lan­mış­tım. Ar­ka­ma dö­nüp ba­kar­sam her şey tek­rar­la­na­cak kor­ku­suy­la dö­nüp ba­ka­ma­dım bi­le...
Çok bü­yük bir ay­rı­lık acı­sı ya­şa­dım. Ara­dan bir yıl geç­ti ve ben tek­rar bir ‘Gü­neş’i al­ma­ya ha­zır­lan­dım. ‘Gü­neş’le­rin Yu­va­sı’ na tek­rar git­ti­ğim­de yi­ne bi­zi or­da yüz­ler­ce ‘Gü­neş’in bek­le­di­ği­ni gör­düm. Elim­de ol­sa on­la­rın hep­si­ni alır ya­nım­da gö­tü­rür­düm. Par­la­yan göz­le­riy­le, ıs­lak du­dak­la­rı, şef­ta­li ya­nak­la­rıy­la bi­zi bek­li­yor­lar­dı. On­la­rın ara­sın­dan bek­len­ti­le­ri­me, ener­ji­me, kor­ku­la­rı­ma bağ­lı bir ta­ne­si­nin an­ne­si ola­ca­ğım. Sa­de­ce ‘bir Gü­neş’ ala­bi­le­ce­ğim, o be­nim ‘Gü­ne­şim’ ben onun gü­ne­şi ola­bi­le­ce­ğim. Bir­lik­te da­ha güç­lü ola­ca­ğız, el ele ve­rip tüm zor­luk­la­rın üs­te­sin­den ge­le­ce­ğiz. O gü­ne­şin bi­zim ço­cuk­la­rı­mız­dan bir far­kı ol­ma­ya­cak.
İz­mir’de top­lam kaç ‘Gü­neş’ var ve İz­mir’in nü­fu­su dört mil­yo­na yak­la­şı­yor. Ya­pı­la­cak iş­lem de çok ba­sit; ken­di­ni­zi ger­çek­ten ha­zır his­set­ti­ği­niz­de Bas­ma­ne’de­ki Sos­yal Hiz­met­ler’e baş­vur­mak.
* * *
Ola­yı, Ya­se­min’in ya­şa­dık­la­rı­nı bi­re bir bi­li­yo­rum. Bir yıl­dır bek­li­yor.
Her şey bir baş­vu­ru yap­mak­la bit­mi­yor. İna­nın ben de uzun yıl­lar ses­siz­ce, kim­se­ye ha­ber ver­me­den Ço­cuk Yu­va­la­rı’na gi­der­dim. Ora­day­ken içim­de bü­yük bir mut­lu­luk kap­lar­dı an­cak ge­ce ya­ta­ğı­ma yat­tı­ğım­da ise sa­at­ler­ce göz­le­ri­mi ka­pa­ta­maz­dım.
O ço­cuk­la­rı dü­şü­nür, da­ha da kö­tü olur­dum. Ya­se­min’in için­de­ki fır­tı­na­yı tah­min edi­yo­rum.
Ay­lar­dır her fır­sat­ta yu­va­ya git­ti­ği­ni de bi­li­yo­rum. De­di­ğim gi­bi baş­vu­ruy­la iş bit­mi­yor. Bü­rok­ra­tik iş­lem­ler öy­le­si­ne ağır ki... Ve ai­le şef­ka­ti bek­le­yen ço­cuk­la­rın sa­yı­sı o ka­dar faz­la ki...
Ya­se­min’in te­le­fon­la­rı, ad­res­le­ri ben­de sak­lı...
Yet­ki­li­ler­den tek bir is­te­ğim var.
Hız­lan­dı­rın şu iş­lem­le­ri...
Her ço­cuk “Gü­neş” gi­bi her sa­bah yi­ne doğ­sun...