Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TANKUT Ünal, İzmir 1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanlığı’nı tam 10 yıl boyunca sürdürdü.
SİT Kurulu kararları geçmişte çok tartışılırdı.
Ünal döneminde bu eleştiriler oldukça azaldı. Bunda Ünal’ın başkanlığını yaptığı kurulun İzmir’i çok iyi tanıması ve uzlaşmacı bir anlayış göstermesinin de büyük bir etkisi oldu.
Ünal, geçtiğimiz ay görev süresi dolduğu için görevinden ayrıldı.
Şimdi daha rahat konuşma şansına sahip.
Tankut Ünal’ın bir şansı da 1973 yılında tamamlanan İzmir Nazım Planı’nı yapan mimarlardan biri oluşudur.
Kopenhag’da Royal Of Fina Arts’da kent planlaması üzerine yüksek lisansı bulunan, İngiltere’de de yeni kentler üzerine araştırmaları bulunan Tankut Ünal, Turizm Genel Müdürlüğü de yaptı.
Yani hem İzmir’i biliyor hem de turizmi...
Özellikle Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde Antalya’nın turizm açılımında Ünal’ın çok önemli payı vardır.
* * *
Tankut Ünal’a İzmir’de çok tartışılan kruvaziyer limanıyla ilgi görüşlerini sordum.
Söze şöyle başladı.
“İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş Kurul’a gelip bazı bilgiler verdi. Projelerini anlattı. Bu toplantıda diğer SİT Kurulu üyeleri dışında Büyükşehir Belediyesi’nin temsilcisi de vardı. Ekrem Bey’i dinledik. Ve bazı tavsiyelerde bulunduk...”
Peki SİT Kurulu İnciraltı’na yapılacak bir kruvaziyer limanına karşı mı?
Ünal şöyle konuştu.
“Niye karşı olunsun ki... Bir kentin önünü açacak, vizyonunu değiştirecek bir projeye kimse karşı olamaz. Yeter ki, proje kentin genel imarına, duruşuna, kimliğine aykırı olmasın. Açık ve net konuşuyorum. SİT Kurulu’nun o günkü toplantısında bu görüşlerimizi yineledik. Prensipte ‘evet’ dedik. Ama dediğim gibi bazı şartlar öne sürdük, tavsiyelerde bulunduk. İzmir turizminin önünü açmak için bazı hamleler yapmak gerekiyor. Kruvaziyer liman bu adımlardan bir tanesidir. Elbette yeterli değildir, ama bunu da gerçekleştirmek zorundayız. İzmir’in İnciraltı’nda kruvaziyer limanı yapmasına o günkü SİT Kurulu üyeleri karşı değildi ve destekler görüş bildirdiler.”
SİT Kurulu’nun o toplantısına başkanlık yapan Tankut Ünal’ın İTO Başkanı Ekrem Demirtaş‘a yaptığı tavsiyeler de şöyleydi.
“Yeni bir liman için bazı raporlara ihtiyaç bulunuyor. Denizaltı etüdünün süratle yapılması gibi... Bunun için başta Deniz Müsteşarlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı gibi kurumların da olumlu görüş bildirmeleri isteniyor. Bu aşamalardan sonra İzmir Körfezi için olmazsa olmaz bir konu denizin taranmasıdır. Hem yük hem de kruvaziyer gemilerin körfeze rahatlıkla girebilmesi için deniz dibinin taranması gerekiyor. Deniz koridorunun rahatlatılması gerekir. Sonraki konu limanın çevre yolu bağlantılarının, otoparklarının yapılmasıdır. İnciraltı Kuşadası, Çeşme gibi bölgelere gidiş için uygun bir yer. Aynı zamanda kenti yormayan bir bölge. O yüzden bana göre çok uygun bir yer.”
Bir İzmir sevdalısı olan Tankut Ünal’a Mimarlar Odası’nın kruvaziyer limanıyla ilgili hazırladığı raporu sordum. Yanıtı şöyle oldu.
“Kruvaziyer limanla yük limanı aynı yerde olmaz. Dünyadaki örnekler de keskin çizgilerle ayrılmış limanlardır. Yani yolcular yükü görmez. Limandaki o günlük akışa şahit olmazlar. Benim tavsiyem İzmir’e yeni bir kruvaziyer liman yapılmasıdır...”
* * *
Evet...
SİT Kurulu’nun bir önceki başkanı Tankut Ünal böyle düşünüyor.
Ünal’dan sonraki kurul üyelerinin görüşleri aynı mı bilemiyorum ama gerçek olan şu ki İzmir’in bu kararı en kısa sürede vermesi gerekiyor.
Kruvaziyer deyince Türkiye’de akla Arkas ortaklığında faaliyet gösteren MSC firması geliyor.
Konuyu MSC Cruise Türkiye Genel Müdürü Necla Tuncel’e sordum.
Tuncel, kruvaziyer ve yük limanlarının aynı yerde olmasının sıkıntılara neden olduğunu söylüyor.
Ve şöyle konuşuyor.
“Doğru olan yük limanıyla kruvaziyerin aynı yerde olmaması. Kruvaziyerin bir mantığı vardır. Yolcunun yükü görmemesi gerekir. Kruvaziyer turizminin geliştiği şehirler ve ülkelerde durum böyledir. Turist rahat hareket eder ve kente geldiği anda gördüğü ilk manzara çok önemlidir. İstanbul’da benzer sorunlar yaşanıyor. Herkes çözüm üretmeye çalışıyor. Çünkü bavullar kamyonetlerle taşınıyor. Yolcular sıkıntı yaşıyor. Kruvaziyer turizmi Türkiye’ye ve İzmir’e çok uygun. 2008 yılında toplam 16 milyon kişi cruise yaptı, bunun 10 milyon 250 bini Amerikalı, 4 milyon 600 bini Avrupalı ve bir milyon 300 bini değişik ülkelerden oldu. Pasta büyüyor ve İzmir de bundan pay kapmalı. Ama dediğim gibi şartlara uygun limanlar yaparak.”
MSC Operasyon, Gümrük ve Liman Hizmetleri Müdürü Savaş Ercan’a ise var olan liman ve iskelelerinin çoğaltılmasını önerisini sordum.
Barselona, Napoli, Atina gibi liman örneklerini hatırlattım.
Ercan, şunları söyledi.
“Bu limanlarda rıhtımlar ve terminaller aynı bölgede olsa dahi tamamen birbirinden ayrıdır. Kaldı ki, sözü edilen limanların uzunluğu kilometrelercedir. Pire limanının uzunluğu 31 kilometredir. Böyle limanları ayırıp farklı terminaller halinde kullanmak elbette mümkün. Şu an İzmir limanında olduğu gibi aynı rıhtımda tüm faaliyetler yürütülmemektedir. Örneğin kruvaziyer turizmi deyince ilk akla gelen Venedik veya diğer liman kentlerinde olduğu gibi yolcu ve yük limanları birbirinden ayrıdır. Venedik İzmir’e örnek bir modeldir. Örneğin Yunan adaları kruvaziyer turizmini çok iyi yapmaktadır. Adalarda da yük ve kruvaziyer limanlar birbirinden tamamen ayrıdır...”
İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş ise bundan sonraki süreci şöyle özetliyor.
“SİT Kurulu’yla yaptığımız ilk görüşmede bize söylenen tavsiyeler üzerine Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerinin raporu bitmek üzere. Karayolları İkinci Bölge Müdürlüğü trafikle ilgili düzenlemeleri tamamladı. Özelleştirme İdaresi bu raporlar sonrasında önümüzdeki ay SİT Kurulu’na başvuru yapacak. Kurulun onayından sonra Özelleştirme İdaresi, Büyükşehir’le birlikte hareket ederek plan düzenlemelerini yapacak. İzmir iki milyon kruvaziyer yolcusunu getirme potansiyeline sahip. Bu hayalimizi gerçekleştirmeliyiz.”