Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ekonomik kriz teğet geçer mi, geçmez mi? “Hamdolsun”la bu işleri halledebilir miyiz, halledemez miyiz göreceğiz. Bir yıldır hükümete uyarılar yapılıyor, eleştiriler getiriliyor.
ABD’den başlayan ve bütün dünyaya yayılan finansal krizin göstergeleri çok önceden bizde hissediliyordu. Belki hükümet de bunun farkındaydı ama yaklaşan yerel seçimler öncesinde durum idare edilmeye çalışıldı.
Ege’yi konuşalım. Organize sanayi bölgelerine bakalım.
İlk fireler tekstil sektöründe verilmeye başlandı. Dünyanın en büyük firmalarına üretim yapan tekstil şirketleri tek tek kapanmaya başlandı.
Bazı gruplar farklı sektörlerde faaliyet gösterdikleri için hükümet gibi yaptılar, işi idare ettiler. Baktılar ki, sonuç kötü olacak, B planı yapmadan üretimlerini durdurdular.
İzmir’in her yerinde atölyeler kapanıyor. Geçen hafta Denizli’deydim. Kentte çok büyük bir tedirginlik vardı. Nitekim Denteks ile ilgili haber gazetelere yansıdı.
Diyebilirsiniz ki, “Avrupa da tekstilden çıktı...” Doğrudur; Avrupa tekstilden uzaklaştı, üretim bizim gibi ülkelere geldi. Şimdi de Hindistan’a, Mısır’a, Çin’e kayıyor.
Tamam da... Ortada geleceği planlayan, şirketlere bir yol haritası çizen, yeni hedefler koyan bir iktidar yoksa reel sektör ne yapacak, nasıl hareket edecek?
Türkiye’nin tekstilden çıkıp daha katma değerli ürünlere yönelmesi bir stratejidir.
Ama bunu yaparken, güçlü sanayi politikalarıyla kamuoyunun karşısına çıkmalısınız.
Kim ne derse desin, ekonomimizin içinde tekstil sektörünün önemli bir ağırlığı ve payı var.
Ege Bölgesi bugünkü tabloda çok büyük yara alır.
Bizden söylemesi...
Dünya ekonomisinin yeniden yorumlandığı bir dönemde hükümet ve özel sektör çok daha sık bir araya gelmeli.

Türk milleti ifadesi
İzmir Milletvekili ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün Türkiye’nin Brüksel Büyükelçiliği’nde düzenlenen Atatürk’ü anma töreninde söylediği sözler çok tartışma yaratacak gibi gözüküyor.
Gönül, Cumhuriyet’in kuruluşunda en önemli iki unsuru ulus inşası ve ekonomi olarak sıralamış.
Ve Bakan şöyle devam ediyor:
“Bugün eğer Ege’de Rumlar devam etseydi ve Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba aynı milli devlet olabilir miydi? Bu mübadelenin ne kadar önemli olduğunu size hangi kelimelerle anlatsam bilmiyorum, ama eski dengelere bakarsanız, bunun önemi çok açık ortaya çıkacaktır.”
Bu sözleri okuyunca Yargıtay Cumhuriyet eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun şu sözlerini hatırladım. Sizlerle de paylaşmak istedim.
“Atatürk ümmeti millet haline getirdi, ‘Türk milleti’ ifadesini ilk kullanan kişidir. Onun kurduğu cumhuriyetin üç temel ilkesi vardır. Bunlar, ulus devlet, laik devlet ve hukuk devletidir. Bunlar, cumhuriyetin vazgeçilmez temelleridir. Laikliğin evrensel tanımı yoktur. Her ülkenin gerçeklerine göre tanımlaması vardır. Türk laikliğini Atatürk, dinin siyasete alet edilmemesi olarak düzenlemiştir. Hukuk devleti, laik devletin güvencesidir. Ulus devlet, laik devletin olmazsa olmazıdır. Türkiye’de ulus devlet yok edilirse tarikatlar, şeyhler, hoca efendilerin at oynattığı ortama sürükleniriz. Bunun için de Atatürk’ün izinden gitmeliyiz. Atatürk’e diktatör diyenler çağdaş demokrasiye nasıl yürünüleceğini gözden kaçıranlardır. Yolsuzluk liginde 58’inci sırada bulunan Türkiye, Atatürk’ün yüzüne nasıl bakar? Dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır. Yargı bağımsızlığı sağlanmalıdır. Bunlar için çaba göstermeliyiz ki, Atatürk’ün izinden gittiğimizi ispatlayalım. Eğer Atatürk ile hesaplaşırsak, kendimizde övünülecek bir şey bulamayız. ‘Bağımsızlık benim karakterimdir’ diyen Atatürk’ten öğrenecek daha çok şeyimiz var.”
Ben “Türk Milleti” ifadesini çok önemsiyorum.
Bu coğrafyada yüzyıllarca birlikte yaşamış ve yaşayacak olan insanların bu çatı altında da çok mutlu olduklarını gayet iyi biliyoruz.