BİR haber hepimizin canını çok sıktı.
Tepkilerden öyle anlıyorum.
İngiliz tur operatörü Thomas Cook; müşterilerine özellikle Antalya ve Bodrum’daki bazı otellerde 1 ila 4 sterlin arasındaki fiyatlarda tatil yaptırıyormuş.
Elbette bu rakamlar tüm sezon için geçerli değil.
Daha çok mart, nisan, mayıs gibi sezon öncesi aylarla sezon sonrası kabul edilen eylül, ekim, kasım ayları için geçerli.
Thomas Cook firmasıyla çalışan bazı oteller ve acenteler, bu fiyatlara klima, kahvaltı gibi yan ürünlerin dahil olmadığını söylüyorlar.
Haziran ayından itibaren de kişi başı fiyatların 8 sterline çıktığını özellikle dile getiriyorlar.
İster 8 sterlin olsun, ister 18; bu rakamlarla turizm yapmak çok zor.
Bu şartlarda ne kaliteyi tutturmanız mümkün, ne de yatırım yapmak...
Ancak günü kurtarabilirsiniz; hepsi o kadar...
Elbette Türk turizminin buralara gelmesi üzücü...
Antalya’nın son 20 yıldaki çıkışını çok önemsiyorum. Ancak orada bile fiyatlar çok düşük seviyelerde ve Antalya da kendisine yeni bir çıkış yolu bulmak zorunda.
Tıpkı Ege Bölgesi gibi...
Geçenlerde yatak kapasitelerini yazmıştım.
Tekrar edeyim.
Çeşme’de toplam sayı 12 bin 600...
Kuşadası’nda 32 bin...
Selçuk Pamucak’ta 6 bin...
İzmir’de 9 bin 100...
Muğla’da 260 bin...
Dikkatinizi çekerim; bu yatakların tamamı da nitelikli değil.
Yani çoğunluğu pansiyon, belediye belgeli yataklar...
Thomas Cook bir acente; sonuçta ticari bir kuruluş. Şartları kendi lehine zorlar ve en avantajlı koşullarda Türkiye’ye ya da dünyanın başka yerlerine turist yollar.
Yani Thomas Cook‘a kızacağımıza, biz kendimize ve Türkiye’nin turizm stratejilerini değiştirmeye bakalım.
Bu Seferihisar’dan güzel bir örnek
CUMARTESİ gecesi Seferihisar’daydım. Başkan Tunç Soyer ile uzun uzun konuştuk. Soyer, farklı şeyler söylüyor, farklı projeler geliştiriyor. Birkaç yıl sonra kendisinden söz ettirten bir Seferihisar olacağından eminim.
Soyer; sohbetimizin ortasında bir ara kaledeki etkinliğe gidip geldi. Ataol Behramoğlu’nun şiir dinletileri vardı. Kullanılmayan, bir kenara atılan, berduşlar yatağı kalede şimdi konserler veriliyor, şiir dinletileri yapılıyor. Bir de restore edilse; müzik ve ışık düzenine sahip olsa daha neler olacak, neler...
Seferihisar’da sokaklar cıvıl cıvıldı. Daha da önemlisi restoranlarda, kafelerde oldukça fazla turist vardı.
Tunç Soyer, şiir dinletisinden dönünce sordum.
“Otellerde kalan turistler mi, yoksa Seferihisar’dan ev alan yabancılar mı?” diye.
Tunç Soyer, şunları söyledi.
“Dilerim Seferihisar’da yapacaklarımızla yabancılar da, yerliler de buraya daha fazla ilgi gösterirler. Gördüğün turistler, buraya tatil yapmaya gelen turistler. Özellikle Teos Tatil Köyü’ne gelenler haftanın üç günü akşamları dışarı çıkıp sahilde yemek yiyorlar. Teos’un işletmeciliğini alan İngiliz grubun böyle bir uygulaması var. Bir haftalığına buraya gelen turistlere üç gece yemek servisi verilmiyor. Bu da konukların tatil köyünün dışına çıkmalarına neden oluyor...”
Antalya’ya gelen turistler bir hafta kalıp kent merkezini görmüyorlar.
“Her şey dahil sistemi” turizmin gelişmesini engelliyor.
Seferihisar’daki uygulama çok hoşuma gitti.
Sokaklarda yürüyüş yapan, restoranlarda yemek yiyen turistler...
Hepsi mutluydu; Seferihisar’ın o muhteşem havasını soluyorlardı.
