Önce destan yazan Türk Milli Takımı’nı kutlayarak yazıya başlayayım. Gerçekten de müthiş bir iş başardılar. Devamını elbette istiyoruz ama bu sonuç bile Türkiye’nin gururlanması için yeterlidir. Gelelim bizim konumuza...
Diyorlar ki...
“Futbol geri kalmış ülkelerin işi...”
Buna katılmıyorum.
Çünkü reytingler tam tersini söylüyor.
UEFA, izlenme oranlarından son derece memnun.
Türkiye-Portekiz maçı yüzde 80’e ulaşmış.
Portekiz mi geri kalmış ülke?
Hollanda-İtalya maçı, Hollanda’da yüzde 82.5 oranında izlenmiş.
Hollanda mı geri kalmış ülke?
Polonya-Almanya maçı Polonya’da 23.7 milyon kişiyi ekran başına kitlerken, Avusturya-Hırvatistan maçında 1.5 milyon Avusturyalı taraftar televizyonunun karşısına geçmiş.
Sorarım size...
Almanya mı geri kalmış ülke?
Avusturya mı, Polonya mı, Hırvatistan mı?
Çek Cumhuriyeti-Türkiye maçı ise reyting rekorları kıran bir karşılaşma oldu.
UEFA İletişim Müdürü William Gaillard, şampiyonada İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda olmamasına rağmen Hollanda-İtalya karşılaşmasının yüzde 30’luk izlenme oranıyla şimdiye kadarki en fazla İngiliz izleyiciyi ekran başına topladığını söylüyor.
İsveç’te, İsviçre’de, Danimarka’da...
Artık Kanada’da, Amerika’da statlar tıka basa doluyor. Seyirci sayısı da bütün bu eleştirilere rağmen giderek artıyor.
Demek ki, “Futbol geri kalmış ülkelerin işi...” lafı boş lafmış.
Artık kabul edelim ki, futbolun ayrı bir büyüsü var.
Bu gerçek Türkler için de geçerli...
İsterseniz İzmir’in özeline gelelim.
İzmir gibi bir kentin spordaki ve özellikle futboldaki başarısızlığı önemli bir sorundur.
Çünkü futbol artık büyük bir ekonomidir, spor endüstrisinin en önemli itici gücüdür.
Yıllardır “İzmir’e sahip çıkılmıyor” sözü ortalarda dolaşır durur.
Böyle diyenler için işte size bir fotoğraf...
* * *
Hasan Doğan başkanlığındaki Futbol Federasyonu’nun ikinci adamı kim?
Mahmut Özgener...
Özgener, Federasyon’un asbaşkanı... Profesyonel futbolun tüm organizasyonunun başında... İdari işler kendisine bağlı...
Merkez Hakem Kurulu Başkanı kim?
Oğuz Sarvan...
Sarvan, FİFA hakemliği, UEFA gözlemciliği yapmış bir kişi.
Merkez Hakem Kurulu üyesi kim?
Ünsal Çimen...
Çimen başarılı bir hakemlik dönemi geçirdi, şimdi idari işlerle ilgili...
Temsilciler ve Gözlemciler Kurulu Üyesi kim?
Fatih Tanfer...
Tanfer, aynı zamanda Ege Bölgesi’nden de sorumlu. Futbolu dört dörtlük bilen, altyapıyı tanıyan ve bu coğrafyanın özelliklerini çok iyi bilen bir kişi...
Bu saydığım kişilerin tek özelliği İzmirli oluşu mu?
Böyle düşünürsek kendilerine büyük bir haksızlık yapmış oluruz.
Bu isimlerin aldığı görevler hatır gönül ilişkisiyle alınmış görevler değil.
Bilgi, birikim, enerji, yetenek bu futbol adamlarının tamamının ortak özellikleri...
Evet, İzmirliler...
İzmir’i çok seviyorlar ve bu kentin gelişimi için tüm güçleriyle çalışmaya hazırlar.
Türk futbolunu İzmirliler yönetiyor ama bu kentin takımları zirve yarışında yıllardır yoklar...
Neden?
Hiç özeleştiri yapıyorlar mı?