Dersim’de halı sahada maç yaparken PKK’lılar tarafından katledilen Komiser Cem Kerman ve öğretmen eşi Dilay Kerman’ın cenaze törenlerinde acı ve gözyaşı vardı.
Oğlunu kaybeden Ercan Kerman, Edirne’deki törende, “Oğlumun arkadaşlarının hepsi çok donanımlı gençler. Birinci görevlerinin ölmemek olduğunu hatırlatmalıyım” diye konuşmuş.
Silahların sustuğu geçen yaz Munzur çayı bir plaj görünümündeydi.
Tatil için memleketlerine gelenler kadın erkek suya girip Munzur’un keyfini çıkarıyorlardı.
Dilay öğretmen de bu yılki öğretmen atamalarında Dersim’i isteyerek seçmişti. Pazar gecesi halı sahada arkadaşlarıyla futbol oynayan eşini seyrederken PKK baskınına uğradılar ve acımasızca öldürüldüler. Tunceli kırsalı öteden beri “çatışma alanı”ydı. Halı saha katliamından birkaç gün önce de üsteğmen Fuat Buharalıoğlu ile Jandarma Uzman Çavuş Bekir Erciyes şehit düştüler.
Bekir Erciyes’in eşi sekiz aylık hamileydi.
Yaz boyunca öldürülen genç insanların çoğu yeni evliydi ve geride “doğmamış çocuklar” bırakarak bu dünyadan göçtüler.
Şehit cenazeleri ülkenin dört bir yanına dağılıyor. Geride kalan hayatlar, kan çiçekleriyle sulanıyor.
Kazakistan maçında galibiyet gölünü atan Arda Turan’ın sözleri hayli yankı bulmuştu.
Arda, “Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün halkların şehit olan evlatlarına armağan ediyorum” diye konuştu.
İnsanca bir mesajdı ve elbette siyasi boyutu da vardı.
Öleni ve öldüreni ayırmıyordu!
Mesaj dağdaki “gerilla”ya da gidiyordu.
Kürt sorunu çözülmedikçe PKK saflarında dağa çıkanlar da öldürülüyor.
İşte ülkeyi yönetenlere, çözüm üretmeye çalışanlara tam da bu noktada görev düşüyor.
Sorunu “barışçı” bir çözüme ulaştırmak, daha fazla kan dökülmesini önlemek.
BDP Kongresinde ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’ın, “Türkiye toplumu savaş politikalarını kabul etmiyor. Arda Turan kardeşimizi verdiği mesajdan dolayı selamlıyorum” sözleri üzerine salonda alkış tufanı kopmuş.
Eh APO’nun futbol düşkünlüğü, Galatasaraylılık falan birleşince Arda’nın sözleri Güneydoğu’da, Kürtler arasında daha fazla sempati topluyor. Ne yazık ki aynı gece PKK’nın Dersim’deki halı saha cinayetini gerçekleştirenlerin ne Ankara’daki kongreyle ne de futbolla ilgileri var! Birer “ölüm makinesi”ne dönüşmüşler. PKK bu süreci uzatmak ve savaşı tırmandırmakla olası bir barışta acıların unutulmasına da fırsat tanımak istemiyor.
2009 Eylül’ünde Habur girişleri başladığında PKK’nın silahı bırakması ve BDP’nin Kürt siyasal hareketini Meclis’e taşıması şansı doğmuştu. Süreç kesintiye uğrayınca o noktadan uzaklaşıldı. 2011 seçimleri ise BDP’nin boykotuyla yeni bir düş kırıklığına yol açtı.
Türkiye toplumu savaş istemiyorsa DTP Kongresi’nde Arda’ya verilen destek sözde kalmamalı.
Dersim cinayeti de kınanmalıdır.