New York'taki 'Kıbrıs dosyası'nı KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat söyleşisi ile kapatıyoruz.
Aralıktaki seçimlere '1 Mayıs'tan önce çözüm' sloganıyla giren CTP lideri Talat, bu hedefe Serdar Denktaş'ın katılımıyla kurulan koalisyonun sergilediği 'siyasi irade'nin gücüyle ilerliyor.
Erdoğan hükümetinin çözümde ısrarı, Türkiye'nin desteğinin yanı sıra New York'taki görüşmelerde 'Denktaş faktörü' dışında belki de ilk defa Kuzey Kıbrıs'ı temsilen bir başbakan masaya oturdu.
Talat ile müzakerelerin ikinci gününde konuştuk.
Annan planı temelinde Kıbrıs'ın 'birleşik devlet' olarak AB'ye girmesine yönelik çözümden umutlu, ancak Rum tarafının izleyeceği tutum konusunda temkinliydi.
Adadaki halkın 'platonik' biçimde birleşmeye taraf olduğuna da inanmıyordu. Rumların ve Türklerin beklentisi farklıydı.
Güneydeki Rumları daha çok kuzeydeki mal - mülkleri ilgilendiriyordu. Türkler açısından ise bireysel olarak 1 Mayıs'tan itibaren AB vatandaşlığına hak kazanmakla birlikte AB müktesebatının kuzeyde tanınmayacak olması nedeniyle Rumların kuşatmasını kaldırmak gerekiyordu.
Talat'a göre KKTC'ye karşı tam bir izolasyon uygulanıyor ve Türkler açısından 'Kıbrıs hapishaneden farksız!'
BM'deki görüşmelerde Papadopulos yönetiminin, AB'yi devreye sokma isteği de bu kurumlarda şimdiden temsil ediliyor olmanın ve Yunanistan faktörünün sağladığı avantajdan kaynaklanıyordu.
Neyse ki hem Türkiye'nin itirazları hem de AB'nin bu konuda taraf olmayacağını bildirmesi sonucu, Annan planının son aşamasındaki 'dörtlü zirve'ye yeni katılımcılar eklenmedi.
Bundan sonra ne olacak?
Taraflar, Annan planı temelinde 'referanduma evet' dediklerini açıkladıktan sonra konuştuğumuz KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat'a göre, Lefkoşa'daki görüşmeler New Yok'tan daha kolay olmayacak. Ancak bundan sonra geriye dönüş zor. Talat, 'Ayak sürüyen kim olursa sıkıntıya uğrar. Önemli olan iki tarafın da kazanacağı (win - win) anlayışla sonuca gitmektir. Şu anda anlaşmaya varıldığını söylemem mümkün değil. 1 Mayıs tarihi KKTC ve Türkiye için çok önemli. Rumlar bunu bilerek pazarlık yapacaklar.' diye konuştu.
New York'ta hep Denktaş'ın 'masadan kalkacağı' an beklendi!
Acaba Mehmet Ali Talat'ın da, 'Tamam artık koptu artık bundan sonra ilerleme olmaz' diye Denktaş'la birlikte masadan kalkmayı düşündüğü an olmuş muydu? Talat şunu söyledi: 'Bunu hep düşündüm, olmadı ama olabilirdi de... Lefkoşa'daki süreç daha da zor olacak. Dileriz, çözümü başarır, Türkiye açısından da AB'ye giden yolu açarız.'
BM binası önündeki 'namlusu düğümlenmiş bir silah' barışı simgeliyordu. Kıbrıs söyleşisini orada fotoğrafladık.
Barış ve özgürlük adına...