Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Yaşamımız boyunca kanserle karşılaşma riskini göz ardı etmemek gerekiyor. O yüzden, kansere yakalanmama veya onunla baş etmenin yollarını bilmekte yarar var. Bunun için, farklı disiplinlerden uzmanların görüşlerini aktarıyorum sizlere.

4 Şubat, Dünya Kanser Günü’ydü. Kanserden korunmak ve kanser sürecini yönetebilmek multidisipliner bir yaklaşımla mümkün. Besinlerin kanserden korunma ve tedavideki önemini biliyoruz. Kanser hastalarının yüzde 20-25’inin sadece yetersiz beslenme yüzünden kaybedildiğini         biliyor musunuz? Araştırmalar, basit yaşam tarzı değişikliklerinin kanser türlerinin yüzde 30-50’sini önleyebileceğini gösteriyor. Kanser oluşumuna sebep olabilecek birçok etmen var. Genetik bunların başında geliyor, fakat çevresel faktörler de büyük oranda bu hastalığı etkiliyor. Erken teşhis, yaşınıza ve riskinize bağlı muayene de önem taşıyor. Ben de farklı uzmanlardan farklı görüşlerle bu konuyu tekrar değerlendirmek istedim.

Haberin Devamı

Kanserden korunmak mümkün mü

Onkoloji diyetisyeni Dr. Dilşat Baş

Yan etkilere uygun beslenme

Çalışmalar, beslenmenin çoğu kanserlerde yüzde 10 ile yüzde 70 arasında etkili olduğunu gösteriyor. Bu konuda danışanlarından tecrübelerini bizimle paylaşır mısın? Kansere karşı korunmada beslenme konusunda dikkat edilmesi gerekenler temel şeyler neler?

Bu konuda elbette bir reçete olmasa da beslenme konusu, hastanın bütün olarak değerlendirilmesini gerektiren bir durumdur. Hastanın başlangıçtaki beslenme durumu, alacağı antikanser tedaviler (cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi), tedavilerin sırası ve kombinasyonu, dozları beslenme yaklaşımını etkileyen parametrelerdir. Ancak en önemli şey hastanın tanı itibarıyla beslenme durumunun değerlendirilip yaşadığı ve yaşayabileceği yan etkilere göre beslenme planı oluşturularak her adımda beslenme takibinin sürdürülmesidir. Hastalarımızın yüzde 20-25’ini sadece yetersiz beslenme yüzünden kaybettiğimizi söyleyebilirim. Unutmayın ki vücudunuzun sağlıklı beslenmeye ihtiyacı var. Bu ihtiyaç kanser gibi bir hastalık söz konusu olduğunda bir kat daha artıyor diyebiliriz. Sağlıklı beslenme planıyla enfeksiyonlara karşı direncin artması, vücut dokularının korunması ve yeni doku yapımının desteklenmesi ve bireyin gücünün korunması sağlanabilir. Enerji, protein ve diğer besin ögelerini yeterli düzeyde alan kanser hastalarında hem tedavi yanıtı güçlenmekte hem de tedavi kesintisi yaşanmadan tedavinin tamamlanması sağlanabilmektedir.

Haberin Devamı

Kansere karşı beslenme önerileri:

Daha fazla bitkisel bazlı besinleri tercih edin. Günde 5 porsiyon farklı renklerde sebze meyve tüketmeye çalışın. Tam tahıllar ve kuru baklagilleri sofranızdan eksik etmeyin. Bunlar temel enerji ve posa kaynakları. Posa yani lif olmadan probiyotikler vücudunuzda işlemiyor, bağırsak florasını düzeltmenin yolu lif tüketiminden geçiyor. Yüksek yağlı yiyecekleri sınırlayın. Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş etleri tüketmeyin. Pişirme yöntemi olarak ızgara, fırında haşlama, kendi suyunda pişirme gibi teknikleri tercih edin. Salamura edilmiş, tütsülenmiş ve tuzlanmış yiyeceklerden kaçının.

Haberin Devamı

Kanser hastası ve yakınlarına önemli not:

Tedavi gördüğünüz merkezde onkoloji diyetisyeni ile iletişime geçerek size ve tedavi sürecinize özel tavsiyelerini alınız. Beslenme güçlükleriniz konusunda doktor, hemşire ve diyetisyeni de haberdar etmeyi unutmayın!

Kanserden korunmak mümkün mü

UZMAN DOKTOR Elif Güveloğlu

Çöpçü hücrelerin önemi

“Kanser İyileşir” kitabında da bahsettiğin gibi, “hangi evrede olursa olsun umut var”. Peki, kanser türlerine karşı ilaç besinlerden bahsedebilir misin? Kanser hastaları için özel iksirler var mı?

Bunun için aslında kanserin oluş mekanizmalarına göz atmak gerekiyor. Çünkü kanserin oluş mekanizmalarını bloke etmeye yardımcı olan aktif moleküller içeren gıdalar bu konuda bize yardımcı. Örneğin çöpçü hücreler. Bedenimizde adeta “elektrik süpürgesi” gibi çalışan milyonlarca hücre, kanser için risk taşıyan hücreleri tanıyıp, onları “fagositoz-yutma” işleviyle bir hamlede alıp, içerdiği eritici işlevli enzimlerle öğütüp yok ediyor. Bu işlemi her gün milyonlarca kere yapıyorlar. Kanserden korunmada ve kurtulmada da çok önemli işlevi var bu hücrelerin, kanserleşmeye yüz tutmuş hücreleri tanıyıp ayıklıyorlar bedenimizden. Kanser bir kere oluştuysa da iş bitmiyor, kanser dokusunda toplanıp kanser hücrelerini “yemeye” başlıyorlar; zaten bu hücrelerin işlevi bozulmuşsa veya yetersiz kalırsa kanser hastası oluyoruz.

Çöpçü hücrelerin sağlıklı çalışması için neler yapmalıyız?

Bağışıklık sisteminin çalışmasını güçlendiren gıdalara soframızda daha çok yer vermeliyiz.

Arı ürünleri: Ham bal, arı poleni, arı sütü, arı ekmeği.

Yüksek C vitamini içeren meyveler: Narenciye, kivi, nar, kızılcık, ekşi elma.

Bağışıklık sistemini güçlendirici baharatlar: Kakule, çörekotu, zencefil, sumak.

Bazı bitkilerin çayları: Kekik, biberiye, karabaş.

Bazı sebzeler: Sarımsak, soğan, kereviz, turp, kırmızı pancar.

Yeterli uyku: Yeterince uyuyamayan veya uyku düzeni bozulan insanlarda farklı birçok kanser türünün daha çok görüldüğü saptanmıştır.

Egzersiz: Hareketsizlik, vücutta birçok sistemi bozduğu gibi bağışıklık sistemini de bozuyor.

Kanserden korunmak mümkün mü

DR. Neslihan İskit

Kanser yogası

Yoga eğitmenliği sertifikanın ardından kalp yogası ve kanserli hastalarla yoga sertifikasını aldın. Bir hekim olarak kanserli hastalarda yoganın sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsun?

Yoga, zamana meydan okuyarak stresi azaltan, kalbi açan, hayatı zenginleştiren, bilimsel olarak kanıtlanmış metotlarla çeşitli hasta gruplarına yardımcı olmaktadır. Yoga, kanser ameliyatı geçiren hastaların günlük yaşamlarına daha hızla dönmelerini ve ameliyat sonrası yaşanan depresyon dönemini geçirmeden hayata devam etmelerini sağlar.

Kanser yogası dört bölümden oluşur: Asanalar (temel duruş biçimleri), pranayama (nefes teknikleri), derin gevşeme ve meditasyon. Kanser yogası bildiğimiz yogadan çok farklıdır; en önemli bölümlerinden biri nefes egzersizleridir. Hastaların birçoğu ameliyattan sonra doğru nefes alamamaktadır. Nefesleri yüzeyseldir ve akciğer kapasitesinin çok azını kullanmaktadırlar. Nefes çalışmaları onların daha derin ve kaliteli nefes almalarını sağlamakla kalmayıp aynı zamanda nefeslerini kontrol ederek kalp hızlarını yavaşlatmayı sağlamaktadırlar. Günlük yaşamda karşılaştıkları stres faktörleriyle nefes tekniklerini kullanarak başa çıkmayı öğrenmektedir. Kanser yogası programında ilk öğretilen doğru nefes almaktır.

Kanser yogası programına başlayan hastalardan çeşitli kan tahlilleri istenir ve üç aylık periyot sonunda bu tahliller yinelenir ve sonuçlar karşılaştırılır. Özellikle kan şekerlerinin daha kolay düzene girdiği, kan yağları seviyesinde düşme olduğu, kan basınçlarının daha az ilaçla kontrol altına alındığı, ritim bozukluklarının ilaçları kesilebilecek kadar rahatladığını görülür. Amaç bu tür hastalıkların birinci nedeni olan stresi, yogayla adrenalini düşürerek kontrol etmektir. Kanser yogası programı ameliyat geçiren kişilere olduğu kadar henüz ameliyat olmamış, ancak hastalığı tespit edilmiş kişilere de son derece faydalı bir programdır.

Tüm bu bilgilerin ışığında, sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarınızı benimseyin, stresi azaltın, motivasyonunuzu kaybetmeyin, kısacası kanserden korkmayın, korunun! Araştırmalar kanserle savaşta en etkili faktörlerin moral ve inanç olduğunun altını çiziyor.

Kanserden korunmak mümkün mü

PROF. DR. Yasemin Bölükbaşı

İmmünoterapi etkisi

Kanserin tedavi süreci, radyoterapi ile kanser tedavisi nasıl yapılır, son teknolojilerden bahsedebilir misin? Hastalarından edindiğin tecrübeler sana ne gösteriyor? İmmünoterapi tedavisinde olumlu sonuç aldığın hastalar var mı?

Kanser, vücudun herhangi organ ya da dokusundaki hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve büyümesi sonucu ortaya çıkan bir hastalık ve kişini sağlığını tehdit ediyor. Eskiden korkulan bir hastalık olmakla birlikte, tedavisi günümüzde modern cerrahi, yeni ilaçlar ve radyoterapide kullanılan teknolojinin ilerlemesiyle eski kalıplarından farklı bir noktaya taşıdı. Kanser tedavisinde sıkça başvurulan yöntemlerden biri olan “Işın tedavisi veya radyoterapi”, kanseri güvenli ve etkili bir şekilde tedavi etmek için farklı radyasyon biçimlerine odaklanarak ve kontrollü şekilde kullanılması. Modern radyoterapinin amacı hedef bölgede dozu güvenli bir şekilde artırırken tedavi sırasında sağlıklı dokuların aldığı dozu olabildiğince azaltmak. Tüm bunların yanı sıra tedavinin gücünün artırılması için, radyoterapiye eşlik edecek kemoterapi ya da hedefe dönük ilaçların kullanımı söz konusu. Tedavi ekibini oluşturan radyasyon onkoloğu ve tıbbi onkoloğun birlikte hareket etmesi, hastaları ortak değerlendirmesi önemli. Hastanın yaşı, genel durumu, tümör yükü, eşlik eden başka hastalıkları olup olmadığı ve tedavilerin yükleyeceği yan etkilerin değerlendirilmesi, tedavinin hasta açısından kişiselleştirilmesi anlamına geliyor.

En son geliştirilen tedavi yöntemlerinden biri olan “İmmünoterapi”, kanser tedavisinde, radyoterapi ve kemoterapiye ek olarak kullanılan bir tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Bu yöntem, kanser hücresini taşıyan kişinin vücudunun direncini destekler, bağışıklığı artırır ve kanser hücrelerini immün sistemden kaçmasını sağlayan noktaları ortadan kaldırarak, kanser hücrelerini yok etmeye çalışır. Üzerinde çok çalışılan konu olması nedeniyle sürekli yeni kanser türleri için immünoterapi yöntemleri geliştiriliyor. Yan etkileri kemoterapiden farklı, her hasta için uygun olmayabilir. Kapsamlı patolojik değerlendirme ve hastalığın evresi kullanımında önemli karar verdirici rolü oynar.

Kanserden korunmak mümkün mü

PROF. DR. MURAT AKSOY

Erkeklerde risk daha yüksek

Çoğu hekim hastalarında kanser vakalarının arttığından bahsediyor. Bilimsel zeminde bunun bir karşılığı var mı? İstatistikler ne söylüyor?

Öncelikle evet, kanser oranları artış gösteriyor. Ancak burada artık her ülkede daha fazla yer almaya başlayan erken tanıya yönelik toplumsal taramaların ve ileri teknoloji sayesinde kanser olgularının daha kolay yakalandığının etkisinin olduğu açık. Burada en dikkat çekici noktalardan biri kişilerin yaşamları boyunca önemli bir kanser riskiyle karşı karşıya olma oranları. Sonuçlar erkeklerde tüm yaşamları boyunca invaziv bir kanser gelişme riskinin yüzde 42.1 olduğunu gösteriyor. Neredeyse her iki erkekten birinin kanser olacağını ifade ediyor. Kadınlardaki oran biraz daha düşük ve yüzde 37.6. Bu veri şunu gösteriyor ki, hayatımız boyunca kansere yakalanma oranımız oldukça yüksek. Bu durumda yapılması gerekli olan yaklaşım düzenli olarak check-up yaptırmak, kendinize iyi bakmak ve erken tanı şansını kaçırmamak.

Kanserden korunmak mümkün mü