Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Not Önce ben mezun olduğum liseye davet edildim.Ve tam 50 yıl sonra ilk defa ziyaret ettiğim lisemde öğrenci kardeşlerime bir iki kelime söyleme fırsatı buldum.Bir iki gün sonra da Ruhat Mengi'nin programı vardı. Onu da izledim. Ve o programda laiklik baş konuydu.Bana göre, 83 yıllık cumhuriyette artık laiklik tartışma konusu olmamalıydı. Ama Türkiye'de oluyor. Hele bu TV'ler varken...Niye bu TV'ler varken diyoruz? Çünkü onlar olmasa bu tartışmaların çoğunun farkında olmayacağız, duymayacağız da ondan.* * *NEYSE şimdi gelelim sadede.Ben Pertevniyal Liseliyim. Ortaokul ve liseyi orada okudum.Şu hani Atatürk Bulvarı'nın Aksaray Meydanı ile kesiştiği noktadaki lisede.Bize son sınıfta, felsefe, sosyoloji ve mantık derslerini aynı hoca verirdi.Hocamıza pek saygılıydık. Hocamızın felsefe kitabı da vardı. Bizim liseden başka meşhur bir lisede daha ders verirdi.Ve bu sevgili hocamız dinsizdi. Evet, dinsizdi. Bunu kendi söylerdi ve dinsiz olmanın methini açık saçık yapardı.Biz kendisiyle bu konuda münakaşa ederdik. Ben de dinliliği o yaşta gücümün ve bilgimin yettiği kadar savunurdum.Hocamın görüşlerine karşı çıktığım halde onun verdiği 3 dersten de aldığım not 10-10-10'du.Bunu neden yazıyorum? Bu konuda, yani hoşgörü konusunda 50 yılda bir santimlik adım atmadığımızı göstermek için. Aksine, geri gittiğimizi vurgulamak istedim.Düşünün 50 yıl önce Aksaray gibi muhafazakâr sayılabilecek bir semtte lisede dinlilik ve din karşıtlığı açıkça tartışılabiliyor.Ve bu herhangi bir menfi etki yapmıyor. Saygı, sevgi devam ediyor.* * *SONRA pazar günü geçtim TV'nin karşısına. Baktım 50 yıl sonra hâlâ laiklik tartışılıyor. Bu tartışmada Prof. Nurşen Mazıcı, Nuray Mert ve Mehmet Metiner baş oyuncu. Şunu söylemeden geçemeyeceğim, Prof. Mazıcı'yı TV'de de olsa tanımaktan memnuniyet duydum.Laikliğin en çok dindarları koruduğu bu münakaşalar sırasında bir kez daha belirtildi. Yani laiklik asıl dindarlar için vardı, lazımdı.Herkes istediği gibi hareket ederse siz ulusallaşamazdınız.Avusturya'da seçimle işbaşına gelen Haider dahi iktidardan uzaklaştırılmadı mı?* * *2007, biz hâlâ laikliği, Anayasa'nın bu değişemez maddesini tartışıyoruz.Ve iktidar partisi bu münakaşalara son verilmesi yerine bu münakaşaların hızlanmasına sebep oluyor. Öyleyse rejimimiz, yani Türkiye'miz tehlikede demektir. İKİ olay üst üste geldi. Barzani "Diyarbakır'a karışırız" diyor ama Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir dut yemiş bülbül.Oysa biz onu konuşkan bilirdik, hem de çok konuşkan. Ama söz konusu Barzani olunca DTP gibi, Diyarbakır Belediye Başkanı da susuyor. Kürt kökenli kardeşlerimiz acaba ne der? ARANIYOR 1983'te idam edilen Teğmen Ömer Yazgan'ın infazdan 10 dakika önce eli kelepçeli halde yazdığı mektup 24 yıl sonra ailesine verildi. Bu mektup önceki gün bir gazetede yer aldı.Yazgan'la beraber üç genç daha asılmış, onların da resimleri yayımlandı ama yazdıkları mektuplar yok. Bu dört kişi kimdi, nasıl idam edildiler ve mektuplarında ne var, merak ediyoruz. Açıklayın. 4 idamı açıklayın BARZANİ Bu, haftanın haberi değil.Yılların haberi. "Dönüm noktası" sayılabilir.Neydi o?Barzani'nin Türkiye aleyhine söylediği sözler. Bu sözleri çekinmeden geri adım atmadan dün de tekrar ediyor."Eceli gelen cami duvarına işer" demeyin. Ankara bu durumu artık ciddi ciddi düşünmeli ve buna kesin son vermeli. Ne pahasına olursa olsun son vermeli."Diyarbakır'a karışacakmış?Kim bu Barzani?Başbakan Erdoğan diyor ki:"Sözlerinin altında ezilirsin." Yani Başbakan Erdoğan'ın bu cümlesinden Barzani denen aşiret reisinin Apo gibi dertop edilip Türkiye'ye getirileceğini mi anlayalım?Bu yetmez, hükümet sil baştan bir Ortadoğu ve Kuzey Irak politikası saptamalı.Öyle bir politika ki pısırık olmayan, 1 milyon askeri olan bir ülkeye yakışan bir politika. Aktif bir politika.Bakın Ankara, Dışişleri, yani hükümet "Ortadoğu konferansının İstanbul'da toplanacağını" sanıyordu. Oysa yer ilan edildi. Bu konferans Mısır'da toplanıyor. Yani Irak, Mısır ve Ortadoğu'nun birçok ülkesi Türkiye'yi sevmiyor, saymıyor. Öyleyse bizim onlara muamelemiz de benzer şekilde olmalı. Onların anlayacağı tarzda olmalı.Ankara büyüklüğünü ispat etmeli. İlk ispat da Barzani'ye karşı olmalı. O Türkiye aleyhinde konuştuğuna pişman edilmeli. Bu yalnız Milli Güvenlik Kurulu'nun toplantısıyla olmaz.Artık Ankara, bölgesinde inisiyatif almalı. Artık dış politika ve terör konusunda yalpalamayı bırakmalı. Apo gibi getirilsin HER TAŞ "Her taş yerinde ağırdır" diye bir sözümüz var.Senelerce denenmiş, sonra bu söz kullanılır olmuş değil mi?İşte son örnek "Avrupa Yakası".Bu TV dizisi çok izleniyor. İzleyenleri de bol bol güldürüyor. Yani yerli diziler arasında rakipsiz.Bu dizide Ata Demirer, Bülent Polat ve Evren Akın vardı. Sonra üçü de Avrupa Yakası'nı terk etti. Herhalde zannettiler ki kendileri ayrıldıktan sonra bu dizi batacak. Oysa bakıyorum onlardan sonra da dizi, yani Avrupa Yakası izlenirliğinden bir şey kaybetmedi. Yine benim gözümde 1 numara.Dizinin eski parçaları daha erken saatlerde aynı TV'de oynuyor. Ve bu 3 oyuncu da başarılı. Peki bu başarılı 3 kişi şimdi nerede?Biri, eskiden, yani Avrupa Yakası yokken komedi zannettiğimiz bir dizinin yeni sayılarında rol aldı. Ama ne o eski dizi kurtuldu ne de oyuncu kendisi.Öyleyse, "Her taş yerinde ağırdır" sözü doğruymuş.Bunun örnekleri bizim meslekte de var...Bizim meslek dedim de aklıma geldi. Bazı TV'lerde yarışmalardaki bazı gazetecilerin haline ben acıyorum doğrusu.Bir dayak yemedikleri kalıyor. Onlarda gurur yok mu? dheper@milliyet.com.tr Avrupa Yakası