Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

776 bin kilometrekare toprak üzerinde 72 milyon kişi. Bu toprak dünyanın en hareketli, iklimi en güzel yerinde.
Ama bu güzel topraklar üzerindeki bu 72 milyon kişi mutlu olmak için değil, birbirinin adeta gözünü oymak için, tabir yerindeyse cepheleşiyor, savaşıyor.
Belki bu 72 milyon kişi savaşmıyor da savaştırılıyor.
Kim tarafından?
Birkaç parti ileri geleni tarafından.
Ve bunların dalkavuğu, “kifayetsiz muhteris” bazı vatan düşünmeyenler tarafından.
Bu vatan düşünmeyenler her alanda var, çalışıyorlar ve hizmetlerine karşılık para, kredi ve mevkiyle tatmin de ediliyorlar.
* * *
Artık bunları bir kenara itelim, bırakalım.
Bu 72 milyonu nasıl mutlu ederiz, Türkiye’yi nasıl büyük, zengin ve modern bir devlet yaparız, ona bakalım.
Hainlikleri nasıl tarih yazmaya başladıysa halkın refahı ve mutluluğu için siyaset yapanları da yazacaktır.
Bu bir boş laf, bir nasihat değil, hayal hiç değil, beklentidir.
Siyasetten ve siyasetçiden halkın cümlelere, yazıya dökülememiş beklentisidir.
Yeter.
Birbirinizi yediğiniz, yediğimiz yeter.
* * *
Bütün devlet müesseseleri hafta içinde birbirlerine ateş püskürdü. Geçmişte olmadığı kadar bildiri, açıklama yayımlandı.
Niye?
Bunların bu ülkenin geleceğine ne faydası var?
Buna meydan verilmeli mi?
Faydası yok, zararı varsa meydan verilmemeli...
Peki kim meydan vermeyecek, verdirmeyecek!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
22 Temmuz seçim sonrası konuşmasını bugün söylenmiş gibi tatbik ederek.
Evet, bugün Türkiye’de AKP en güçlü parti.
Ve bu partide en güçlü kişi Erdoğan.
O, gücünü, bu halkın yüzde yüzünün mutluluğu için kullanmasını bilecek, yani bütün Türk milletinin saadeti için çalışacak, yalnız AKP’nin değil. Bunu, tekrar edelim, Erdoğan ancak ve ancak 22 Temmuz konuşmasını yürürlüğe sokarsa sağlayabilir.
Bunu mevcut Anayasa’nın değişmez hükümlerine saygı göstermekte  örnek olursa sağlayabilir. Aşağılık duygusuyla hareket eden bütün dalkavuklara susun derse sağlayabilir.
Türkiye için, bu yurt için, bu 72 milyon için bir “iç barış sefeberliği” gerek. Bunu da bugün ancak Başbakan Tayyip Erdoğan başlatabilir. Bekliyoruz.

Haberin Devamı


HANGİSİ DOĞRU?..
IMF Türkiye Masası Şefi Giorgianni, “Türkiye cambaz ipinde yürüyor” diyor.
OECD’nin araştırmasında, “Türkiye’nin pahalılıkta ABD’yi yakaladığı” görülüyor.
AKP hükümetine göre ise, ekonomi iyi gidiyor.
Kime inanalım?..

Haberin Devamı


Terim’e ihtiyaç var mı?
Çekler karşısında sanki 1. devre başka, 2. devre başka millilerimiz vardı. Herhalde 1. devre Fatih Terim’in taktiği harfiyen uygulandı. 2. devre oyuncular baktılar ki Türkiye güme gidiyor Terim’i bir yana bıraktılar ve takım şaha kalktı.
Siz yarın da bunu yapın gençler...


İsveç’e teşekkür
İsveç meclisi Ermeni tasarısını 37’ye karşı 245 oyla reddetti. 66 üye de toplantıya katılmadı.
Bu arada Süryani asıllı milletvekili Yılmaz Kerimo, “milletvekillerinin 1915 olaylarına ilişkin Ermeni tasarısını kabul için oy kullanmalarını” ısrarla istedi. Ama 245 üye Yılmaz Kerimo’yu dinlemedi.
Teşekkürler İsveç.


ÖSS
Sınav iyi, ya iş...

ÖSS her yıl olduğu gibi bu yıl da pazar günü yapıldı.
1.5 milyon öğrenci bu sınavlara katıldı.
Bu gençlerin amacı, istediği bir üniversiteye, istediği bir fakülteye girmek, yani istediği, sevdiği bir mesleğin sahibi olmak.
Bu mümkün mü?
Türkiye’de mümkün değil.
Böyle olmasaydı Başbakan: “Her öğrenci üniversiteli olacak” der miydi?
Ne demek istediğimizi açalım.
Marifet her genci üniversiteye almak değil, her üniversite mezununa iş bulmak olmalıdır. Mezuna iş bulamıyorsanız, genç yüksek tahsil diplomasıyla işsiz dolaşıyorsa, onları üniversiteye almamanız almanızdan evladır.
Ankara Ticaret Odası’nın yaptığı yeni bir araştırmaya göre, işsizlik oranı yüksek tahsilli gençler arasında yüzde 28’e varıyor. İş bulmak ümidini kesip iş piyasasından çekilenlerin de dahil olduğu yüksek tahsilli “atıl gençler”in oranı ise yüzde 34’e ulaşıyor.
Demek ki yüksekeğitimde devrim gerekli. Daha doğrusu sistem gerekli.
Üniversiteye Türkiye’ye gerektiği kadar öğrenci alınmalı. Yani işsiz üniversite mezunu olmamalı.
Meslek okulları çoğaltılmalı ve cazip hale getirilmeli.

Haberin Devamı


TV DİZİLERİ
İnandırıcı olmuyor

Evlerde artık birden fazla TV alıcısı var.
Onun için isteyen istediği programı rahat rahat izleyebiliyor.
Asi seyrediliyor. Seyrediliyor ama artık bir konuda bıktırdığını da söylemeliyim.
Neden bıktırdı?
Şundan.
Her hafta dizinin başında Asi ile Demir yakınlaşıyor ve dizi sonunda ayrılıyor. Ama aylardır her hafta böyle. Senaryo yazarları isterlerse bunu 10 yıl böylece sürdürebilirler. Ama gerçekçi olmuyor.
Hele geçen haftaki bölümde Demir, garson kıza zarar gelmesin diye onunla evlenmeye hazır olduğunu söylemez mi? Gel de inan. Adamın sevdiği var, ama garson kızla nişanlanacak. Olur mu?
Yani her şey Asi ile Demir’in birleşmemeleri için ama hep birbirine tıpatıp benzeyen olayarla.
“İnsanlar konuşa konuşa...” diye bir sözümüz var. Asi’nin yazarları bunu unuttu galiba. Asi ile Demir bir hafta da insan gibi oturup konuşsalar, işler böyle hep birbirine benzer şekilde sarpa sarmayacak. Seyirci de “Eh Asi’nin senaryo yazarları da bizi, ‘bilinçli seyirci’ olarak kabul etti galiba” diyecekler.
Bir de TV’de “Popstar” yarışması var. Önceki gece bitti. Mehtap 1. oldu.
Nota bilmeyen, kulağı duymayan, yarışmanın başından beri jüriden devamlı eleştiri alan Mehtap’ın nasıl 1. olduğuna jüri bile şaşırdı.
Biz de şaşırdık. Ya siz?..